5 uyurken şarkı dinlemek

2.2K 383 160
                                    

"gerçekten benim yerime müzeden kaçmış o teyze ile mi yola devam edeceksin?"

kurabiyelerim ile bir cips paketimin hepsini bitirmiştik ve ben doymuştum ama hyunjin ısrarla yediklerinin karşılığında kendisinin de bir şeyler ısmarlamak istediğini söylüyordu. zaten fazlasıyla yediğimi dinlettirmeye çalışmama rağmen beni dinlememişti. ben de bir daha ki mola yerinde bu teklifini kabul edebileceğimi söylemiştim ki böylece susmuştu.

daha sonrasında otobüsümüzün adı ve istikamet şehrin adı anons edildiğinde çoktan ayaklanmıştık ve dışarı adım attığımız anda o kot ceketine sarılırken bende uzun, yünlü hırkama sarılmıştım. hava soğuktu. buralar hep böyle olurdu zaten, dinlenme tesisi soğuğu denen bir şey vardır ya.

otobüse bindiğimizde asıl yerlerimize geçmiştik. onun yanı zaten boştu, benim yanımdaki teyze ise henüz gelmemişti. otobüs birkaç dakikaya tesisden ayrılacaktı ki duyduğum aynı tanıdık ses ile soluma döndüm, bir yandan dürtüyordu da.

"pişt. jeongin çocuk. yanıma gelsene, omzuma yaslanabilirsin. teyzenin yanında nasıl rahatsız durduğunu gördüm, başını zor tutuyordun uyumamak için." düşünceli sözleri sadece kısık sesi ile değil gözleriyle bile bana ulaşıyordu ve dedikleri de doğruydu, doğru düzgün uyuyamıyordum bile çünkü teyzenin yanında istediğim gibi rahat olamıyordum.

"başından beri tek oturuyordun, rahatsız olmayacak mısın benden?" elbette olmayacak ama öyle heveslisi gibi görünmeyelim. aferin jeongin.

"tabii ki olmam, manyak mısın! eğer rahatsız olacak olsaydım seni yanıma ben davet etmezdim."

"haklısın. toparlan geliyorum." otobüsün kapıları hala açık olduğu için otobüsün içi bu son yarım saatte serinlemişti, hırkamı düzelterek yerimden kalktım ve koridora çıktım. ayaklarımın dibinde tuttuğum sırt çantamı hemen yanıma, sol hizamdaki koltuğa koydum ve buradaki marketten aldığım abur cuburların içinde olduğu poşeti de fileli gözden alıp diğerine koydum.

"oğlum nereye böyle, neden toplandın? daha mola yerindeyiz." teyze sonunda gelmişti, otobüsün parlak sarımsı ışıkları yanmıştı ki bu demek oluyordu otobüs yola çıkıyordu. sorularına tek bir karşılık vererek hepsini yanıtlamış oldum.

"yok burada inilir mi teyze? ben arkadaşımın yanına geçiyordum."

"anladım. seni yerinden ben etmedim değil mi?"

"yok öyle değil, aslında... ben onun yanında. hayır yani siz rahat edin diye."

"onu yanıma ben çağırdım. gördüğünüz gibi tek başıma yolculuk yapıyorum ama sıkılmaktan patlayacakmış gibi hissettim ben de yanıma yol arkadaşı davet etmek istedim."

"biz, arkadaşız... değil mi?"

"evet, arkadaşız."

sırıtarak gözlerini kırptı, sanırım bu rica ederim demekti.

• • •

ışıklar kapanmıştı, sadece benimki dikkat çekiyordu. karanlığa gömülen otobüste tam karşımdaki kırmızı ışıklı dijital saate baktım, gece yarısı olmuş ve herkes çoktan yeniden uykuya dalmıştı. ben ise okuduğum kitabı bitirmekte ısrar ediyordum.

hyunjin, yanına geçtiğimde ben cam tarafına geçmeyi rica edene kadar sohbet etmiştik. güzelce konuşuyorduk, konu nereye gidiyor oluşumuza geldi. ilk kez evim dışında bir yerde uzun süreli olarak tek başıma başımın çaresine bakacak olduğumu, ilk seferim olmakla beraber yaz kursu için il dışına çıktığımı anlattım. o da anlatmıştı, benim gibi yaz kursuna gidiyormuş. aslında oraya tekrar geri dönüyor demek daha doğru olurmuş çünkü o çoğunlukla orada kalırmış okulu da oradaymış yani sadece yaz kursu değil okul döneminde de gittiği bir yermiş. sonucunda ailesinden ayrı kalıyormuş ama alıştığını söyledi, ailesi gibi dostlarının olduğunu da anlattı.

ben kitabımı okurken tuhaf bir şekilde sessizdi. arada çenesini eline yaslayıp karanlık koridor boşluğundan trafik ışıklarından başka hiçbir şeyin olmadığı yoldu izliyor bazen de aynı şekilde dururken yüzünün bana döndüğünü hissediyordum. kısa çerezlik kitabı bitirdiğimde eğilip ayağımın dibindeki çantama kaldırmış ve tepemde yanan ışığını kapatmıştım. başım sürekli kayıyordu ve göz kapaklarım ağırlaşıyordu. sessizce esnedim. uykuya dalma zamanımın geldiğini anladığımda kulaklıklarını taktım ve listemde şu sıralar çok dinlediğim şarkıyı aradım. yine döngüye aldım ve ses seviyesini dışarıdan -sadece yolda ilerleyen lastiklerin sesini- duyamayacağım kadar açtım.

one direction, little things.

uyumak ile uyumamak arasında gidip gelirken hyunjin'in kıpırdanışını fark etmiştim ve başımı hareket ettirmeden onu görmeye çalışmıştım. elini uzattığı sol tarafımdan sol kulaklığımı dikkatlice almış ve kendi kulağına takmıştı. başımı yavaşça kendi omzuna yaslamamı sağlayıp rahat ol der gibi saçlarımı hafifçe patpatlamıştı.

klimaları durdurulan otobüse ister istemez soğumuştu. kucağında öylece yumak yaptığı ceketini fark ettim ki fazla hareket etmemeye dikkat ederek açtı ve bir savurmayla hırkası neredeyse onuzlarından düşmek üzere olan benim üzerime kapattı. ben çoktan uykuya dalmıştım galiba, son hatırladığım vücudunun sıcaklığının ve saçlarının kokusunun beni rahatlatışıydı.

neredeyse uyumuş olmama rağmen mırıldandığını da duymuştum.

"sana, omzumda uyuyabileceğini söylemiştim."

şehirlerarası otobüs, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin