Sehun, bütün gün gülümsemişti. Sabah kahvaltısında, havuzda, tekne gezisinde, gece gittiğimiz amfi tiyatroda, akşam yemeğinde ve son olarak gittiğimiz gece klübünde. İşsiz olduğum için tüm gün belli etmeden onu izlemiştim. Ve bugün, diğer günlerden farklı olarak çok fazla sigara içmişti. Ona her baktığımda, ağzından veya burnundan dumanların süzüldüğünü görüyordum.
Akşam yemeğinde Jongin ve Sehun ızgaraların bulunduğu kısma, Bulgogi almak için gittiğinde, Yixing ile masada yalnız kalmıştım. Ve... Ona sormaya karar verdim.
Yixing nazik, uzun ve ince parmaklarıyla tuttuğu çubuklarla Kimbap yerken,
''Yixing,'' dedim, ''Sana bir şey sorabilir miyim?''
''Tabi,'' dedi kafasını kaldırıp gülümseyerek. Tıpkı Jongin ve benim birbirimizle benzemediğimiz gibi, o da Sehun'la gram kadar benzemiyordu. Sehun inatçı, huysuz ve geçimsiz biriydi. Üstelik... Tuhaftı da. Ama Yixing... O neşeliydi. Sürekli gülümser ve espriler yapardı. Mutlu olmayı seviyordu.
''S-Sehun,'' dedim kekeleyerek, ''Bugün bütün gün gülümsedi, nedeni ne acaba?''
Pekala bu garip bir soruydu.
Yixing kaşını kaldırdığında,
''Y-Yani, genelde hiç gülümsemiyor ama bu sefer gülümsediğini görünce merak ettim,'' diyerek açıklama yaptım. Sehun hakkında soru sormam onu endişelendirmişti anlaşılan.
''Bilmem,'' dedi gülümseyerek, ''Belki de buraya gelmekten hoşlanmıştır. Aslında... Annem Çin'de yaşıyor ve buraya geldiğimiz tarihe yakın bir tarihte Kore'deki evine gelecekti. Ve Sehun o yüzden biraz endişelendi... Kendisinden pek hoşlanmaz.''
Yixing dudak bükerek bana bakmıştı.
''Belki... Sormak haddim değil ama neden hoşlanmıyor?'' diye sordum.
Beyaz tenli çocuk elindeki çubukla tabağındaki Kimbap'ı dürttü.
''Bir gün sana anlatır Luhan,'' dedi omuz silkerek, ''Sehun'un ağzından dinlemen daha iyi olur.''
İyi de Sehun'la her konuşmaya kalktığımda deli gibi kavga ediyorduk.
''Aramızın iyi olmadığını biliyorsun,'' dedim gülümsemeye çalışarak, ''Anlatmak istemezsen sorun değil,'' diye de ekledim.
Yixing nazik bir şekilde kıkırdadı. ''Hayır, gerçekten onun sana anlatmasını istiyorum. Eğer mutluysa, birkaç gün sorun çıkartmaz. Hatta sana nazik davranacağına bile eminim.''
Dudak büzdüm. Sehun ve naziklik? Buyur?
''Şaka mı yapıyorsun...'' dedim bıkkınlık dolu bir sesle. Yixing tekrardan kıkırdadı bana.
''Sehun... Belli etmese de nazik bir çocuktur. Y-Yani, içinde bir öküz yerine minik bir tavşan olduğuna eminim,'' dedi.
Buna inanabilir miydim acaba?.............................
Ona düz, duvar gibi bir yüzle baktığımı görünce üfledi.
''Pekala,'' dedi, ''İnandırıcı gelmiyor...''
''Evet,'' diyerek onayladım, ''Hem de hiç Yixing, hem de hiç.'' Başımı kaldırdığımda Jongin ve Sehun'un, elindeki et dolu tabaklarla geldiğini gördüm.
''Bugün Sehun'la az da olsa konuş,'' dedi Yixing elini ağzının kenarına siper ederek, ''Dediğim gibi olacak, böylece hakkında daha çok şey öğrenebilirsin.''
Doğrusu Sehun hakkında bilgi sahibi olmak istemiyor değildim...
''Deneyeceğim,'' dedim gülümseyerek ve Yixing de bana gülümsedi. Gülümsemesi beni rahatlatıyordu ve Jongin'in dediği gibi bu tatil bizi gerçekten de yakınlaştırmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO.2
Fanfic''Sigara inanılmaz bir şey. Zarar vermiyor, aksine vücudumu yeniliyormuş gibi hissediyorum. Dertlerimi unutuyorum, o dumanı içime çekerken kutsanmış gibiyim sanki.''