9 yada 10 yaşına kadar Çin'de yaşamıştık ve kaldığımız şehrin adı Beijing'ti-şehir mi eyalet mi her ne boksa pek bir bilgim yok Çin ile ilgili asdjkfajksdfalklks-.
Annem Seul'da doğan bir Koreli, babam ise Çin'in en taşra köyünde doğan biriydi. Ancak ikisi Kore'de tanışmışlar ve Kore'de evlenmişler, biz doğduktan sonra ise Çin'e geri dönmeye karar vermişler.
Annemin iki tane kız kardeşi vardı; Eunhe ve Kwanghe teyze. Onlar da Jongin ve ben gibi ikizdiler, üniversitede çocuk gelişimi okudukları için küçük ancak kaliteli bir anaokulları vardı. Ben 9 yaşındayken annem okuldan sonra beni oraya bırakırdı ve işe giderdi, bütün gün oradaki çocuklarla ve bebeklerle oynardım. Jongin ise Eunhe teyzenin odasındaki yatakta tüm gün uyurdu, okul onun için yorucu oluyordu.
Anaokulunda teyzelerimin çok sevdikleri bir öğrencileri vardı, Sehun. Sehun 5-6 yaşlarında, bir Çinli-Koreli kırmasına göre oldukça Avrupai duran ve yaşını hiç göstermeyen, huysuz bir çocuktu. Sehun'un bir de ikizi vardı ancak ben onun nedense hiç görmemiştim. Nedenini ise bir akşam yemeğinde öğrendim, teyzelerimden biri bana Sehun'un kardeşi, yani Yixing'in hasta olduğunu söylemişti ve bu yüzden okula gelemiyordu.
''Zavallı,'' diye bahsederdi Kwanghe teyze ondan, ''Hemofili hastalığı olduğu için uzun süreli bir tedavi görüyor.''
Sehun'un kardeşine gerçekten çok üzülmüştüm, bir keresinde annesi Sehun'u almaya geldiğinde büyük jipin arka kapısı açıldı ve bebek koltuğuna oturtulmuş sevimli bir çocuk gördüm. Kolundaki serum borusu onun güzel vücuduna gerçekten hiç yakışmıyordu. Bu çocuğun yanında oturan bir çocuk daha vardı, uzun boylu, ıslak, pembe dudaklı, buğday sarısı saçlı. Yixing ve Sehun'un abisiydi büyük ihtimal.
Sehun gerçekten huysuz kelimesine tam tamına uyan bir çocuktu. Diğer çocuklarla ile öğle yemeğine oturduğumuzda mutlaka biriyle kavga ederdi. Bir keresinde onu oyun odasında kendi yaşlarında bir çocuğu pataklarken görmüştüm, çocuk minik yumruklarıyla kendini savunmaya çalışırken o öfkeyle çocuğun gözüne geçirdi ve mosmor bir iz kaldı orada. Teyzelerim ise aşağıdaydı, ben ise donmuş gibi kapının oradan ikisine bakıyordum.
Sehun çocuğu yakasından çekmeyi bıraktı ve ufaklık yere düştü. Ardından Sehun kafasını çevirip bana baktı ve ilk konuşmamız o zaman gerçekleşti.
Gözleri çok soğuktu, öyle soğuktu ki ona her baktığımda soğukluğu bütün hücrelerimde hissediyordum.
''Ne bakıyorsun?'' dedi bana sert bir sesle.
Pekala bücür, 6 yaşındaki birine göre fazla küstahsın.
Biri ona ağzının payını vermeliydi.
''Seni teyzeme söyleyeceğim,'' dedim bende.
TAMAM, BURADA BİR ANA KUZUSU OLDUĞUMU DÜŞÜNDÜĞÜNÜZÜ BİLİYORUM ANCAK YALNIZCA 9 YAŞINDAYDIM. BU ANILARI BİLE ZORLA HATIRLIYORUM.
Sehun gözlerini kıstı ve güldü.
''Pekala, gidip söyle,'' dedi ve ekledi, ''Kız suratlı.''
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
Kız suratlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NO.2
Fanfiction''Sigara inanılmaz bir şey. Zarar vermiyor, aksine vücudumu yeniliyormuş gibi hissediyorum. Dertlerimi unutuyorum, o dumanı içime çekerken kutsanmış gibiyim sanki.''