5

520 32 37
                                    

//chanbaek, 5
stone cold- demi lovato

"Baekhyun, bu maça katılman çok tehlikeli"

Sehun yutkunarak konuştu. Sehun'un endişesine karşı Baekhyun sıcak bir gülümseme sundu.

"Katılacağım Sehun ve bu sahadan zaferle çıkacağız, güven bana"

"Ya yine bay--" Sehun kendi cümlesini yarıda kesip derin bir nefes aldı. Bunu söylemek istemiyordu. Bu kötü ihtimallerden bahsetmek istemiyordu

"Baekhyun lütfen eve dönelim. Takım sensiz de kazanabilir"

Baekhyun Sehun'un dolu gözlerini gördü.

"Sadece, güven bana. Bunları maçtan sonra da yapabiliriz. Şimdi gitmeliyim"

"Baekhyun!"

Sehun'un seslenmesine aldırış etmeden soyunma odasına doğru koşturur adımlarla ilerledi. Jongdae maça gelmeyeceğini söylemişti ama gelseydi Baekhyun için fena olmazdı. Arkadaşlardı ama birlikte pek bir şey yaptıkları söylenemezdi. Bir keresinde Jongdae'nin Sehun'a Baekhyun için 'benim yaşam enerjimi sömürüyor' dediğini duymuştu. İkisinin de bundan haberleri yoktu.

Boşverdi.

"Baekhyun daha iyi hissediyor musun? İstersen oynamayabilirsin, koçla bu durumu konuşurum"

Chanyeol'ün sesini duyunca bakışları ona döndü.

"Teşekkür ederim Chanyeol ama buna gerek olduğunu sanmıyorum"

Chanyeol omuz silkti.

"Pekala, sadece bir öneri"

Soyunma odası boşalırken Baekhyun dolaptan bir ilaç çıkardı ve içti. Bu daha iyi hissetmesini sağlayabilirdi, belki.

Sona kalan birkaç kişiyle birlikte o da sahaya girerken koç diğer takımın gelmesine 2 saat kaldığını bu arada antreman yapmaları gerektiğini söylüyordu. Kendi içlerinde ikiye ayrıldılar ve ısınmaya başladılar. Baekhyun ve Chanyeol aynı takımdaydı.

Chanyeolle göz göze geldiler. Chanyeol ona gülümsedi, Baekhyunda karşılık verdi.

"Chanyeol! Ah, antremana başladınız mı?"

Chaeyoung'un sesi top sektirme sesleri arasında kayboldu ancak birçok kişi duymuştu.

"Chaeyoung, burada ne işin var? Sana maç saatini söylemiştim"

"Erken gelmek istedim. Antreman yapacağınızı biliyordum"

Chanyeol sahanın dışına çıkıp Chaeyoung'a sarılırken koç acele etmesini zırvalıyordu.

"Hadi çocuklar! Her şey maçtan sonra! Hadi!"

Chanyeol tekrar sahaya girdiği zaman kendi ayarladıkları takımlar arasında maça başladılar.

Henüz kısa bir süre geçmesine rağmen Baekhyun yorulmuştu.

Top eline geçtiği zaman potaya doğru ilerledi.

"Baekhyun! Bana at!"

Chanyeol potaya çok yakındı. Baekhyun ilerlemeyi bıraktı ve topu Chanyeol'e atmak için hazırlandı.

Ama bir şey oldu. Kulakları çınlamaya başladı ve sıkı sıkı tuttuğu top elinden kayıp düştü. Sesler kulağında uğulduyordu. Başını çevirip Chanyeol'e baktı. Endişeyle ona doğru koşuyordu.

Baekhyun, yere düştüğünü hissetti, burnu kanıyordu. Ağzından kan geldiğini de anlamıştı. İğrenç bir tadı vardı. Sehun'un bağırışları da kulağına geliyordu.

"Baekhyun, Baekhyun ne oluyor?"

Chanyeol Baekhyun'un başına oturdu ve kafasını kucağına aldı.

"C-chanyeol, ben... üzgünüm"

Baekhyun öksürdü, kekelemişti ve ağzından gelen kan çenesinden akıyordu şimdi.

"Bilmen gerekiyor... be.. ben seni hep sevdim Chanyeol"

Chanyeol dediklerini duysada cevap vermeden bakışları ile çevreyi taradı. Elleri titriyordu. "Ambulansı aradınız mı!"

"Lütfen sahaya inmeme izin verin! O benim kardeşim!"

Sehun'un ağlayan sesini duyunca her şey için çok geç kaldığını fark etti. Herkese geç kalmıştı. Hayata geç kalmıştı.

"Tanrı biliyorki iyi hisset...meye çalıştım"

Baekhyun konuştukça ağzındaki kanı yutuyordu. Bu yüzden cümleleri kesik kesikti ve bitirmekte zorlanıyordu.

Endişeli bir şekilde buraya bakan, telefonla konuşan koçu gördü.

"Chanyeol... bilmeden olmaz... ben seni hep sevdim, çok sevdim"

"Kes sesini, konuşma, kan yutuyorsun"

O an Baekhyun bunları düşünmedi. Gözlerini kapattı. Üşüyordu. Ama artık Chanyeol biliyordu. Gözlerini rahatlıkla kapattı.


işte bu kadaar.

for to live •chanbaekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin