safsata

35 0 0
                                    

"Birbirimizi mutlu edemememiz yetmiyormuş gibi, yüreğimizin bize zaman zaman bağışladığı sevinci de birbirimizden esirgememiz mi gerekiyor? Efkarlı olduğu halde mutsuzluğu gizleyebilecek, yakınlarının neşesini yok etmeden kederini kendi başına üstlenebilecek kadar kişilik sahibi olan tek bir insan gösterin bana! Bu efkar, daha çok, kendi kişiliksizliğimiz ile ilgili içsel bir kaygı, kıskançlıkla iç içe, aptalca bir kendini beğenmişliğin kışkırttığı bir değersizlik duygusu değil midir? Mutlu edemediğimiz insanların mutlu olduklarını görüyoruz ve buna dayanamıyoruz. " der Goethe. Burda Dostoyevski izi aramaya çalışıyorum ve kitaplardan bir kaç olay bu yazdıklarıma eşlik edecek. Polina ne zaman başı sıkışsa onun yanında beliren Kumarbaz bu söze bir detay sunabilir mi? Polina nın Kumarbaz a karşı onurlu duruşuna değinmeye gerek yok bile. Nereden mi çıkarsıyoruz bunu? Bir kumarbaz olup ilişkinin ahlaki boyutunda kendimizi onun yerine koyabilir ve Polina karşısındaki ezikliğini yaşayabilirsek gerekli kaynaklara erişebiliriz belki de. Aksi durumda, kendimizi konumlandıramadığımız her ikili ilişkide yargı sahibi olamadığımız için ve de buna hakkımız olmaması dolaylı da olsa...
Polina Kumarbaz için onur sahibi biriydi, bunu ilişkiye karşı erkek tarafının  ısrarından anlayabiliriz. Dostoyevski nin "Erkek için şeref, kadın için gururdur her ilişki" kuramını buraya uygulamaya çalışmayacağım ama haklılığımı savunmak için Polina nın bir kez olsun Kumarbaz 'ın aşkına dair herhangi bir yan beklenti ve horgörüye kapılmadığını söylesem? Başka onurlu davranışlar bekliyorsanız hayatını göz önüne getirmenizi tavsiye ederim. Polina ya pek değinmeyen Kumarbaz birçok kere ondan nefret ettiğini dile getirir. Bir kez olsun Polina ya dair elle tutulur bir yargıyla karşımıza çıkmış mıdır? Işte şimdi burda Goethe ye başvurabiliriz; şahsiyet kavramını bireysel inlemelerle betimlemeye çalışmakla bize anlatmak istediği daha derin şeyler mi var yoksa şahsiyeti bu anlatıma sığdırıp hayatımıza devam edersek, inleyen her hastayı, aşk ve uzaklık acısı çeken her aşığı sahsiyetsizlikle suçlarsak, daha sığ bir yerden mı bakmış oluruz sözün kendisine? Dostoyevski aşk acısı çeken Kumarbaz la bize ne anlatır bu söze dair? Şimdi de Kumarbazı mı yargılayacağız dersek bu pek tabiki anlamsız bir çaba içine girmek olur çünkü onu bize anlatan kimse yok. Hayatını gözler önüne sermek biraz aydınlatıcı olamaz mı? Polina aşkının verdiği savurganlık ve sessizlik bir şahsiyet belirtisi olabilir. Söz'den yola çıkarak söylüyorum bunu zira kitapta Kumarbaz a dair herhangi bir aşk acısı ve de inilti duymak mümkün değil, nefreti dışında. Ki nefret etmek de evrenin ona verdiği en kutsal haklardan  biri olmalı. Dostoyevski nin roman karakterleri gibi yaklaşıyorum olaya. Bir insan,  bir başkasını öldürmek, nefret etmek ve de kıskanmak hakkına pekala sahip olabilir. Çünkü doğamızın ve yaşama alanımızın koşulları bunu gerektirmez mi? Birimizin 10 birim kazanmak için akşamını ettiği bir günde bir kumar oyuncusunun yarim saatte 1000 birim kaybedip, hiç de umursamaz bir tavra girebilmesi, bizim için engin bir kıskançlık alanı sağlıyor ve bu duyguyu yaşatıyorsa, neden hayatı bu haliyle reddedelim ki?

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jan 31, 2021 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

DostoyevskiWhere stories live. Discover now