28. Geçmiş ve Şimdi

2K 166 134
                                    

"Sue, tek istediğim biraz yalnız kalmak!"

Diana elbette ki Susan'a karşı sesini yükseltmeyi istemezdi. Zaten yeterince arkadaşını kaybetmişti ama buluşması gereken biri vardı ve bunu ayarlamakta epeyce zorlanmıştı. Yalnız kalması gerekiyordu.

Susan kaşlarını çattı. "İyi, kal bakalım. Bu gidişle kalıcaksın zaten!" Bir hışımla Domuz Kafası'nı terk etti.

Diana iç çekerek ateş viskisinden büyük bir yudum aldı. Abenfort tabii ki ona ne isterse veriyordu. Zaten Diana teknik olarak 1000 yaşındaydı yani yasadışı sayılmazdı.

Susan ayrıldıktan bir süre sonra Abenfort geldi. "Beklediğin arkadaşın geldi, D." Diana kafasını sallayıp içkinin kalanını dikti.

Abenfort ona arka odaya kadar eşlik etse de içeri girmedi. Diana odada maskeli adamla yalnızdı.

"Maskeni çıkarma zamanı sence de gelmedi mi Rhody? Bak, yalnızız."

Rodolphus Lestrange yavaşça maskesini çıkardı. "Seni görmek de güzel, D." Diana gülümsedi. "İtiraf ediyim, gelmeni beklemiyordum." Rodolphus maskesini masaya bırakırken Diana'ya yaklaşmıştı. "Seninle buluşma fırsatını kaçıramazdım." Diana yere baktı. "Sen artık evli bir adamsın Lestrange, sözlerine dikkat etmeni öneririm." Rodolphus Diana'nın önüne gelen saç tutamını kulağının arkasına sıkıştırdı. "Sadece seni sevdim Black, bunu gayet iyi biliyorsun." Diana bir adım geri çekildi. "Aslında artık bir Riddle'ım." Arayı yeniden kapattı. "Bir Lestrange olana kadar benim için hep Black olarak kalıcaksın." Güldü. Diana buna sadece gülebildi. "En son yerimi Voldemort'a satan biri olarak çok da iyi bir aşık sayılmazsın Rhody." "Belki, ama en azından bem başkasını severken onun duygularıyla oynamadım."

Diana içinden kahkahalar atıyordu. Sevgi mi? Rodolphus'a karşı hissettiği en derin şey ancak hoşlantı olarak adlandırılabilirdi. Yine de sonu Bellatrix gibi bi cadıyla bittiği için ona üzülmüyor değildi.

"Geçmişi bir kenara bırakalım." dedi hızlıca konuyu değiştirmek için. "Bugünden haber ver. Tom benden ne istiyor?" "Anladığımız kadarıyla," diye yanıtladı Rodolphus, çok da ikna edici olmayan bir sesle. "Senin kendini öldürmeni istiyor."

Diana'nın kaşları çatılmıştı. Onun ölmesini istiyorsa niye geri getirmişti? Ve neden kendi öldürmüyordu?

"Niye beni öldürmüyor o zaman?" diye sordu şaşkın bir tonla. Rodolphus kaşlarını kaldırıp dudaklarını büktü. "Bilmem. En garibi bizim de sana zarar vermemizi yasakladı. Seni öldüren olursa ona ölümlerden ölüm beğendireceğini de ekledi."

Tamam, işte şimdi Diana'nın kafası iyice karışmıştı. Tom ne istiyordu: ölmesini mi, yoksa ölmemesini mi? Eğer ölmesini istiyorsa neden bu işi kendi halletmiyordu da Diana'nın intihar etmesini istiyordu?

Rodolphus bir anda bileğine baktı. "Gitmem lazım. Görüşürüz güzelim." yanağına bir öpücük kondurunca Diana gülümsedi. "Hoşçakal Rhody..." dedi hafif üzgün bir tonla.

* * * * *

"Son kez söylüyorum Lils, bu planın bir parçası olmıycam!" dedi Remus sert bir tonla. Lily bilerek dudaklarını büktü, ağlamaklı gibi oldu. Bir iki kere de sahte bir şwkilde burnunu çekti. "Kendini cidden acındırıyor musun?" Lily kafasını salladı. Remus yenilgiyle kitabını kapattı.

"Bakın, Diana bir şey saklar mı saklamaz mı bilmem. Ama eğer bu bir sırsa bize söyleyip söylememek onun kararı olmalı, değil mi James?" dedi imalı bakışlarla. James kaşlarını çattı. "O konunun bununla ne alakası var?" "Belki çok, belki hiç. Ama ortaya çıksa çocukların ona nasıl davranacaklarının garantisini verebilir misin? Ayrıca, önce onunla konuşmayı deneseniz mesela? O arkadaşımız, hala öyle!" Lily yere baktı, bu sefer cidden ağlamaklı oldu. "Konuşmuyor Remus, kırıcı laflar kullanıp ondan uzaklaşmanı sağlıyor." Sonunda Remus dayanamayıp "Ee, normal!" diye bağırdı. Herkes şaşkın şaşkın ona bakıyordu.

"Özür dilerim cidden ama artık abartmaya başlıyorsunuz! Diana yanlış bir şey yaptı ama siz de gereksiz tepkiler veriyorsunuz. Marls, sana ona karşı duyguları olduğunu inkar etmedi, sadece aralarında bir şey olamayacağını söyledi. Olmadı da zaten, manasız bir öpücüktü. Tokat yemesini gerektiren bir şey değildi. Sirius'a 3 koca senedir onunla ilgilenmediğini söylüyor. Ve ona binlerce kez aşk ilanı yapmasına rağmen Hogwarts'taki her kızla yatıp kalkan da o, Diana ise itiraf etmese de onun kalbi kırılmasın diye biriyle birlikte olmuyordu. Siz kendiniz demediniz mi Diana'ya, neden Raymond Cox'u reddettin diye? Eee, şimdi sorun ne? Mesela onu suçlamaya veya hesap sormaya çalışmadan konuşmayı denediniz mi? Etkili olucağına eminim. Ama siz napıyorsunuz onun yerine, onu ifşa etmeye çalışıyorsunuz. Yazık!"

Remus ayağa kalktı ve hızlı adımlarla ortak salonu terk etti. Lily arkasından bakakalırken Marlene konuştu. "Remus haklı. Diana'nın arkasından iş çeviremeyiz. Bu, yanlış..." James de düşünceli görünüyordu. "Ben de düşüncesizlik ettim. Diana'nın hayatı hepimizin düşündüğünden daha karışık ve cidden yanlışlıkla onun yaşamını kökten değiştirebilecek bir şey ortaya çıkarabiliriz. Ben de yokum." Durdu ve derin bir nefes aldı. "Ayrıca, Remus-" "Remus doğru bir noktaya parmak bastı."

Sirius'un gelen sesiyle herkes ona döndü. Oldukça kötü görünüyordu. "Diana bunca zamandır ben ve Marlene'in duygularını incitmemek için elinden geleni yaptı. İlk defa kendini düşündü diye ona cephe aldık ve o, buna bile bir şey demedi. Tokat yedi, aşağılandı, dışlandı. Burada kötü arkadaş olan o değil, bizleriz."

Sirius kapıya yönelince Lily onu durdurdu. "Nereye?" "Özür dilemeye."

* * * * *

Diana bu sevgili rolünden cidden çok sıkılmıştı. Raymond yakışıklıydı ve fena da öpüşmüyordu ama dürüst olmak gerekirse Sirius'un dudaklarını özlemişti.

Dalıp gitmişken bir anda ve elinin sertçe sıkıldığını hissetti. Naptığını anlamak için Raymond'a baktığında kasıldığını gördü. Nereye baktığını anlamak için gözlerini takip ettiğinde... "Sirius?"

Sirius önce Diana'ya, sonra tutuşmuş olan ellerine ve hemen ardından Raymond'a döndü. "Merak etme, sorun çıkarmaya gelmedim. Biraz konuşbilir miyiz müsaade edersen, yalnız?" Raymond cevap vereceği sırada Diana "Tabii ki!" diye böldü. Raymond sorgularcasına ona döndüğünde gülümsedi. "Sen büyük salona git, ben de hemen arkandan geliyorum." Raymond isteksizce de olsa elini bıraktı ve yavaş adımlarla binay yöneldi.

Diana heyecanına hakim olmaya çalışarak Sirius'a döndü. "Ne konuşmak istemiştin?" "Ben," Sirius ellerine bakıyordu. Hafif kızarmış gibiydi. "Özür dilemeye geldim." Diana kaşlarını kaldırdı. "Anlamadım?" Sirius dudağını yalayıp kafasını kaldırdı. "Ben-" "Biz," diye sözünü kesti Marlene onun. "Alçaklık ettik. Özür dileriz."

Diana arkasını döndüğünde herkesin bir arada olduğunu gördü. Tüm eski arkadaşlarının. Hala sorgularcasına boş boş bi onlara, bi Sirius'a bakıyordu. "Üzgünüm, hala anlayamadım?"

Lily gülümseyerek öne doğru adım attı. "Sen bencilce bir şey yaptın. Hepimiz sürekli yapıyoruz! Sen hep özverili olduğun için senin de insan olduğunu unutmuşuz. Sem tek başına ne zorluklar atlatırken biz kendi bencilliğimize daldığımız için üzgünüz. Bizi affedebilir misin?"

Diana dudağını ısırdı. Kaşları çatıktı. Hala nolduğunu anlayamıyordu. "Yani, beni affettiniz mi?" James sırıttı. "Belki de bu kıza fazla kredi vermişimdir. O kadar da zeki değilmiş anlaşılan." Herkes buna güldü ve hala epey şaşkın gözükem Diana'ya sarıldı.


* * * * *

Bölümü sevdiniz mi? Diana'nın geçmişini merak ediyor musunuz?

Sizin binanız ne?

Ravenclaw'un LanetiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin