2. Bölüm

82 8 20
                                    

"Sizin gibi erkeklerden"

Yazar bize burda ne anlatmak istemişti? Yazar Hoseok olunca ne anlatmak istediğini anlamak için profesör felan olmak gerekli.

Sırtımda hissettiğim keskin acı ile uzun süredir taşın üzerinde uzandığımı fark ettim. Ağrıyan bedenimi zorla kaldırıp oturdum. Enseme değen soğuk hava ile titredim. Arkama doğru döndüğüm de müzik odasının camını açık gördüm. Kara bulutlar tüm atmosferi kaplamıştı. Çalışmak için geldiğim odaya göz gezdirdim ve sessizliği dinledim. Karanlık okulda tamamen yalnızdım. Artık kalkıp gitmem gerekliydi.

"Sizin gibi erkeklerden. Ya Hoseok. Seni küçük....."

Hoseok'un sözlerini unutturmak için ellerimi saçlarıma götürüp karıştırmaya başladım. Onun herşeyi beynime kazınmış gibiydi hicbir şey onu unutturamıyordu. Karşımda duran aynada yansımamı gördüm.

"Sen salaksın. Çocuk erkeklerden hoşlanmıyorum dedi bunu neden böyle bu kadar düşünüyorsun?!?!" Parmağımı kaldırmış aynadaki yansımama bağırıyordum.

Delirdim gerçekten delirdim. Ne bekliyordum Hoseok'un erkeklerden hoşlandığını mı? Beni seveceğini mi?

Güçlü bir kahkaha patlattım. "Hayal gücüne hayran kaldım Changkyun"

Oturduğum yerden zar zor kalkıp savaş alanına dönmüş çantamı toparladım. Kendi savaş alanımı toparlayıp müzik odasından çıktım. Hayaletler bile daha ortaya çıkmamıştı, okul boştu. Okul da kimsenin olmadığı sessiz olduğu zamanları en sevdiğim zamanıydı. Okulum hergun böyle olsaydı lanet ederek değil de dua ederek gelirdim.

Kendi dünyama dönmek için ceplerimde kulaklığımı aradım. Ama ne ceketimin ne de pantolonumun cebinde yoktu. Yere bağdaş kurup oturdum ve çantamı ters çevirip içindeki herşeyi döktüm. Kulaklığım bu kara delikte olabilirdi. Çantamın içinden çöp yığını ve ne zaman koyduğumu hatırlamadığım bir defter çıktı. Kara deliği biraz daha karıştırınca aradığım şeyi buldum. Sonra yine kendi yarattığım savaş alanımı toparlamaya koyuldum. Kulaklığımı taktım ve müzik listemde gezinmeye başladım. Şuan morelimin yerine gelmesi için eğlenceli bir şarkı açmam gerekliydi

Sistar - Touch my body

Bu şarkı modumu yükseltebilirdi. Melodi kulaklarımda yankılanmaya başladığı an bedenimde onunla birlikte hareket etmeye başladı.

"Touch my body"

Arkamı dönüp kalça dansını yapmaya başladım. Sağ ayağımı kaldırıyorum ve hop kalçamı sola doğru vuruyorum. Aynısını sol tarafıma da yaptım. Bu dans insanin içindeki mutluluk hormonlarını salgılanmayı başarıyordu. Önümü dönüp kollarımı göğsüme kaldırdım. Ellerimi bedenimde gezdirmeye başladım. Bu eller Hoseok'un elleri olabilirdi.

Kulaklığım olmasına rağmen boş koridorda yankılanan kahkaha ile olduğum yerde durdum.

O an karşımda gördüğüm şey ile bedenim kaskatı kesilmişti. Az önceki tüm enerjim gitmiş bedenimden tüm kanlar yüzüme doğru hareket etmişti.

Karşımdaki Hoseok'du

Kahkasını bastırmaya çalışıp benimle konuşmaya başladı. "Napıyorsun sen?" Ardından yine bir kahkaha.

Sesi boş koridorda duvarlara çarpa çarpa kulağıma geldiği zaman bir hışımla olduğum pozisyonu düzelttim. Ağzımı açmaya çalıştım ama kelimeleri bir araya getiremiyordum. Ne diyebilirdim ki? Rezil olmuştum.

"Changkyun-ah sana diyorum." İşaret parmağını bana doğru sallıyordu. Kahkahası durmadı.

İlk defa ismimi onun ağzından duymuştum. Rüyaların aksine canlı bir şekilde ismimi duymak daha farklı hissettirdi. Bu durum karşısında kaşlarımı çattım. Birden yüzündeki gülümseme kayboldu. Başka tarafa doğru dönüp eliyle saçlarını karıştırmaya başladı.

MAGNETİC // WonkyunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin