Karanlık çökmüş, gökyüzünü aydınlatan yıldızlar benimde içimi aydınlatmaya başlamıştı. Bugün yaşadığım şeyler gözümün önüne gelince, bugünün bitmesini istemiştim artık.
"Sende fazladan iç çamaşırı var mı?"
Gökyüzüne bakarken, evden hızlıca çıktığım için yanıma birşey almadığım aklıma gelmişti. Sorumun ciddiyeti karşısında hyung gözleri çizgi haline gelinceye kadar sırıttı.
"Ne zamandan beri iç çamaşırını bu kadar umursar oldun?"
"Yeni ev. Yeni bir yaşam. Sevgilinin yanında çıplak gezmemi mi istersin?"
"Merak etme o alışık."
Bu kadar açık sözlüğün karşısında suratımı eksittim.
"Bu ayrıntıyı bilmek zorunda değildim."
Ağgh Hyunwoo hyungu evde çıplak bir şekilde dolaştığını düşünmek bile midemi bulandırmaya yetmişti.
"Ee senin şu 'patronun oğlu' nasıl birisi. Hiç bahsetmedin ondan"
Ondan bahsetmek bile hyungun yüzünde gülücükler açtırmaya yetiyordu. Bu gülücükleri gördükçe içimde ki merak duygusu daha da artmıştı.
"Ondan bahsetmem için uzunca bir zamana ihtiyacımız var. Ayaküstü anlatabileceğim birisi değil."
Dudaklarındaki gülüş kulaklarına varmış, gözleri tamamen kaybolmuştu. Tanrım!! Onu çok seviyordu. Duygusuz ayı Hyunwoo'yu bu hale getiren yüce insan kimdi?
"Ahh! Geldik eve"
Hyung durduğunda ben onunla durdum ve karşımdaki eve baktım. 2 katlı güzel bir bahçesi olan, çevresinde pek ev bulunmayan daha çok kasaba evlerini anımsatan bir evdi. Yıllarca hayatını bir apartman dairesinde geçirmiş biri olarak bu ev bana saray gibi gelmişti. Eve hayranlıktan açılan ağzımı zar zor kapatıp hyunga döndüm.
"Bense seni zor geçindigini düşünüyordum. Sen bizden daha iyi bakmışsın kendine."
Espri olmasına rağmen söylediklerim hyungu biraz rahatsız etmişti ve yüzünü birden düşürdü.
"Hyung şaka yapıyordum sadece. Güzel yaşaman beni çok mutlu etti. Bunca zaman sürekli aklımdaydı n."
"Bundan sonra hep birlikte güzelce yaşayacağız."
Sözleri, bu sıra dolmaya meraklı göz pınalarımı harekete geçirmişti.
"Heyy! Hadi eve girelim."
Gözyaşlarımı farkeden hyung onları durdurmak için beni kolumdan sürükleyip eve doğru götürdü. Cebinden çıkardığı hamsterlı anahtarlık ile kapıyı açtı ve eve girdik. Girer girmez burnuma yemek kokuları gelmeye başlamıştı.
"Hayatım biz geldik."
Hyungun seslenmesi ile yemek kokusunun geldiği mutfak diye düşündüğüm yerden kafasında şef şapkası, üstünde şef önlüğü ve elinde tahta yemek kaşığı ile benim boylarımda sevimli birşey çıkmıştı. Ne yani ayı Hyunwoo'yu bu hale getiren yüce insan bu muydu?
"Hoşgeldiniz."
Yüzündeki heyecanlı gülümseme ile beni baştan aşağı süzmüştü. Ve bir anlık şaşkın geçirdikten sonra heyecanlı gülsemesi yerini zoraki bir gülümsemeye bırakmıştı. Benden hoşlanmamış gibiydi. Bu tavrı biraz incitse bile belli etmedim ama bu tavrın yüzünden eksi puan almıştın benden yer cücesi.
"Yemeğe bakmam lazım."
Telaşlı bir şekilde çıktığı mutfağa geri girmişti. Evine misafir gelmiş yer cücesi insan böyle mi karşılar?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAGNETİC // Wonkyun
FanfictionTüm gücünü yitirip dizlerinin üstüne bir kez daha düştüğünde, onun yanında olmasını istediği anlarda olduğu gibi gözlerini kapatarak zihninde onu canlandırmaya çalıştı. İçinde oluşan heyecanla ve karanlıkta gözlerinin önünde beliren silüetiyle elini...