altı

66 20 2
                                    


Karakola gelen Taehyung , Jimin'i kurtarmanın yolunun davayı kazanmak olduğunu düşünerek
karakoldan çıktı. İlk iş olarak bir avukat bulmalıydı. Avukatı bulduğunda geriye sadece verecekleri dilekçeyi bir an önce yetkili kişilere vermelilerdi.
Bunu da yaptıktan sonra davanın olacağı günü bekleyeceklerdi.

Taehyung: Şoför! En azından beni eve bırak! Bugün yoruldum. İşe gidemiyeceğim.Bide şu komiser züppesine çok fena sinir oldum. Verecektim ikiyüzbin dolar, çenelerini kapatıp Jimin'i vereceklerdi.

Şöför: Sizi sorgulamak gibi olmasın ama bu adam sizi niye bu kadar ilgilendiriyor?

Taehyung: İlk önce söylediğin laflara dikkat et! O adam dediğin kişi benim... Her neyse. Bu konu
seni alakadar etmez!

Şoför : Peki bayım. Sizi rahatsız etmeyeceğim. Bir daha böyle şeylere burnumu sokmam.

Jungkook ise kendini suçlu hissediyordu. İntihar etmek için
büyük bir binanın terasına çıkıp boğazına bıçağı dayamıştı.
Bağırarak herkesin dikkatini topladı.

Jungkook : Kimse yukarıya çıkmasın! Yoksa.. yoksa kendimi intihar ederim.Çok bozuk bir
cümle oldu ama olsun!

Binanın önünde bekleyen kişiler gittikçe arttı. Biri telefonuyla polisi aradı. Bu Namjoon'du. Ama o polisi başka bir nedenden aramıştı.

Polis: Hey! Bak herkes panik oluyor. İnsanlar sen ölürsen mahallenin çok kötü kokacağını söylüyor.

Jungkook, bu insanların kendini anlamamakta ısrarcı olduklarını anlayıp aşağıya indi.

Namjoon: Polis bey şu intihar girişiminde bulunan kişi benim kafede çalışıyor. Bir buçuk
aydır kafenin önünden belki bir,
iki kere geçmiştir. Şikayetçiyim polis bey.

Polis: Siz benim işimi yanlış anlamışsınız galiba efendim.
Ben suçluları yakalar, tararım.
Yani ben bu duruma bir şey yapamam.

Namjoon : O zaman bende kendi yöntemlerimle ona ceza vericem.

Namjoon Jungkook 'a doğru korkutucu bir bakış attı.

Namjoon : Düş önüme velet! Ben sana ne yapacağımı biliyorum.

İkiside kafeye doğru yürüdüler. Kafenin önüne gelmişlerdi. Kafeyi daha açmamıştı ama dışarıdaki sandalyenin üzerinde biri oturuyordu.

Yoongi: Hayıır. Bunu bana yapamazsın, Jungkook! Gitme
bir tanem.

Jungkook Yoongi' nin dediği şeyleri duymuştu. Fakat uyuduğunun farkında değildi.

Jungkook : Sen ne diyorsun Yoongi hyung!

Yoongi Jungkook'un bağırışıyla irkildi.

Yoongi : Neler oluyor burada?

Namjoon Peki senin ne işin var burada!?

Yoongi kime cevap vereceğini şaşırmıştı. Kaçma seçeneğini deneyip oradan koşarak uzaklaştı.

Namjoon : Sana sözüm olsun Jungkook. Bir daha kafeye gelmezsen buradan defolup git.
Benim aylak çalışanlara hiç ihtiyacım yok. O Jimin'i de çoktan kovduğumu iletirsin.

Jungkook: Söyleyemem Namjoon hyung.

Namjoon: Niye söyleyemezmişsin bakalım?

Jungkook: Çünkü o şeyde... Şeyde işte. Anlasana işte orada!

Namjoon : Nerde söylesene Jungkook! Ammada lafı uzattın ha.

Jungkook: Bu yeni olan bir şey değil hyung. Nasıl anlatsam bilemiyorum.

Namjoon: Şöyle ne söyleyeceksen.
Beni oyalamaya çalışıyorsan boşuna
uğraşma bence.

Jungkook : Tamam uzatmıyorum.
Jimin hapise girdi.

Namjoon: İyi yapmışsın. Ne diyebilirim ki?

Jungkook: Kızmadın yani? Bana? Kızmadın? Bana kızmak için yer arayan sen, Jimin'i hapise
girdirdiğim için mi kızmıyorsun?

Namjoon : Niye kızayım ki?
Sana güzel bir dayak atacağım.
Arkadaşını hapishane köşelerinde
bırakan biri güzel bir dayağı hak eder!

Three Two One Zero!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin