kırmızı

22 1 0
                                    

Lezbiyen olduğumu fark ettiğim ilk gün. Herkes bana bakıyor gibi hissediyorum. Sanki herkes bendeki bir değişikliğe odaklanıyor gibi. Oysaki hep aynı Ceylin'im ben. Karakterim değişmedi, düşüncelerim değişmedi. Duygularım değişmedi, yalnızca korku eklendi üzerine.

Kimsenin yüzüne bakmak istemiyorum. Saklanmak istiyorum hatta. Ancak saklanacağım sığınak dahi üstüme yıkılacakmışçasına korkuyorum.

Omzumda hissettiğim el ile hızla günlüğümü kapatıp arkama döndüm, kimsenin yazdıklarımı görmesini istemiyordum. "Ay, Sena! Ödüm bokuma karıştı be!"

"İyi iyi, azıcık korku insanı canlı tutar." deyip elindeki kahveyi masaya koydu ve yanıma oturdu. Her zamanki gibi keyfi yerindeydi.

"Ee, n'apıyorsun kantinde yalnız yalnız? Tam da köşeye yerleşmişsin, ne güzel çocuk kesilir buradan. Sanki bizim okulda çok yakışıklı var da, neyse... Alo! Kime konuşuyorum? Dalıp gittin yine."

"Her zamanki gibi işte biliyorsun." Ben hep dalgın bir insandım, bu seferki dalgınlığım ise normalde olanlardan başka düşüncelere aitti.

"Mezun olsak da sana bir üniversite hayatı yaşatsam... O zaman dalmaya vaktin bile olmaz." Güldüm Sena'ya, bahsettiği zaman öyle uzak hissettiriyordu ki sanki hiçbir zaman ulaşamayacaktım.

"Benim yerime de sınavlara sen girersin o zaman."

"Ay aman, Allah korusun."

Patlattığı gözlerini küçültüp sandalyeye yaslanan Sena kahvesini yudumlarken gözü bir yere takıldı. Aniden öksürmeye başlayıp gözlerini patlattı. "N'oluyor be?"

"Ceylin!" Sesinde heyecanlı bir tını vardı. "Reisler Tayfa buraya bakıyor. Daha doğrusu sana. Ay bismillah!"

Kafamı kantinin ortasındaki masaya çevirdiğim anda onunla göz göze geldim. Feza.

Tebessüm edip arkasını bana arkasını döndüğü an yanında oturan arkadaşı Cengiz onun ensesini tutup sıkmıştı. Önümde gerçekleşen manzaraya çok anlam veremesem de birisi bunu oldukça manidar bulmuş gibiydi.

Sena bileğimi sıkıca tuttu, neredeyse yerinde hoplamaya başlayacaktı. "Ceylin! Kesin Feza senden hoşlanıyor, bak demedi deme."

Gözlerim ilgisizce masanın üzerindeki kurumuş yapışkan kahve lekesinde takılı kalmıştı. "Ne alaka Sena? Gereksiz bir muhabbetin malzemesi de olmuş olabilirim. Çok da büyütme."

Sena ellerini iki yana kaldırıp yüzünü tavana çevirdi. "Hey Allah'ım yarattığın, diğer yarattığının farkına varamıyor? Ceylin'e yardım ihsan eyle."

Bakışlarımı ona çevirip boynumu hafifçe yana eğdim. "Son senede sevgili mi yapılırmış, tek derdim o sanki." Oysaki aklımı kurcalayan kişi yaşanan cümlenin öznesi olsa ben nesne olmaya hazırdım.

Sena kaşlarını kaldırıp "Sen bilirsin ama ben olsam kaçırmam." derken zil çaldı ve sınıfa çıktık.

Sınıfta en arkada tek başıma oturuyordum hep yaptığım gibi, gözlerden uzak kalıp köşede saklanmayı seviyordum. Önümde Sena ve Erdem oturuyordu. Sena, Erdem'e kantindekileri anlattığında Erdem gözlerini bana çevirdi. Omuz silkip kulaklıklarımı taktım ve günlüğümü açtım. Dersimiz İngilizceydi ama son sınıf olduğumuzdan ders işlemiyorduk nasılsa.

En yakınlarımdan bile saklamam gerekiyormuş gibi hissettiğim bu duyguyu, özgürce yaşama isteğini nasıl bastırabilirim bilmiyorum. Olduğum kişiyi neden bir köşeye itmem gerektiğini sorguluyorum önce. Hiçbir suç işlemiyorum, kimseye zarar vermiyorum. Benim seçmediğim bir şey yüzünden prangalara vurulmak adil gelmiyor bana.

Sakla KendiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin