turuncu

13 1 0
                                    

Birileri-Zamanın Dışında, Boşluğun İçinde

Aynanın karşısına geçip kendime bir kez daha baktım. Cumartesi akşamı gelmişti, içimdeki vazgeçmem gerektiğini söyleyen sese aldırış etmemeye çalışıyordum hâlâ. Ancak bastırması öyle zor bir histi ki giydiğim siyah atlet ve pileli etekle üşümemek adına üstüme geçirdiğim kırmızı beyaz oduncu gömleği içinde, güzel olduğunu bildiğim görünüşüm bile çirkin geliyordu bana.

"Of Ceylin, çok güzel oldun ya! Haksızlık ama diğer kızlara." Sena'ya öyle hissetmediğimi itiraf edemezdim. Tek istediğimin evde kalıp onunla dedikodu yaparak geçireceğim normal bir akşam olduğunu da söyleyemezdim. Başka bir zaman olsaydı saçma bir romantik komedi filmi açıp her saniyesinden nefret ederken izlerdik, eve gelmeden önce marketteki abur cubur stoklarını bizim eve taşıyıp filmi izlerken hepsini tüketirdik. Bu tanıdık his bana güvende hissettirirdi, çizginin dışına çıkmaya ne gerek vardı ki?

Ne var ki kendimde daima bir yerlerde saklı kalmış o şeyin ne olduğunu fark edip açığa çıkardığımda her şey değişmişçesine garip bir yumru oluşmuştu içimde. Oysaki değişen tek şey kafamın içindeki dünyaydı, ben harekete geçmedikçe değişmezdi bir şey. Bilinmezliğin getirdiği korku ise  ihtiyacım olan o tek adımı atmamı engelliyordu.

Aniden her şeyden vazgeçmeyi düşündüm, kafamın içinde döndürdüğüm düşünceleri Sena'ya anlatmayı ve konser planını bahane olduğu açıkça belli olsa da herhangi bir nedenle iptal edip onunla dedikodu yaparak normal bir akşam geçirmeyi istedim. İzlediğimiz filmdeki komik olmaya çalıştığı hâlde asla güldürmeyen sahnelere kusar gibi yapmayı diledim. Arkadaşımın güvenli kolları arasına saklanmak çok daha kolay olurdu fakat bu durumda dâhi zor olanı tercih etmiştim. 

Kafamdaki düşünceler hiç yokmuşçasına "Umarım çorabım kaçmaz." dedim. Bir yandan da bir sorun olduğunu anlamış mı diye Sena'ya kaçamak bakışlar atıyordum. Saçlarımı düzeltip ona döndüm. "Sen ne yapacaksın?"

"Annemle dizi falan izleriz herhalde." dedi. "Keşke ben de gelebilsem! Her şeye izin verirler, ilk defa vermeyecekleri tuttu. Uzaktan ikinizin fotoğrafını çekerdim."

Kaşlarımı çatıp "Yalnız mı gelecektin? Uzaktan falan..." diye sordum.

"Tabi ki de Erdem'i sürüklerdim." diyerek cıvıldadığında güldüm.

Biraz daha sohbet ederek oturduktan sonra zil çaldı. Kapıyı açan düğmeye bastım. Geri dönmek için daha vaktim vardı. Kalbimin göğüs kafesimi döven atışlarını bastırmaya çalışırken ayakkabılarımızı giyip Sena'yla aşağı indik. Feza apartmanın girişinde ellerini ovalayarak ısıtmaya çalışıyordu. Üzerinde kot pantolon, beyaz tişört ve deri ceket vardı, saçları dağınıktı. Feza'yla ikisi selamlaştıktan sonra Sena yanımızdan ayrıldı.

"Çok güzel olmuşsun." dediğinde kibar olmak adına içten olmayan bir şekilde gülümsedim. Her zaman iltifat alan biri değildim, nasıl karşılık vereceğimden emin değildim. Üstüne üstlük Feza da çok içten söylüyor gibi durmuyordu, epey gergindi. Ellerini ovalamasının nedeninin soğuk olmama ihtimalini düşündüm bir an, hava da öyle çok serin sayılmazdı.

"Teşekkür ederim. Sen de mi demem gerekiyor?"

Feza güldü ve kafasını salladı. "Hayır, gerekmiyor." Kısa bir süre duraksadı, söyleyecek bir şeyler arıyor gibiydi. "Sena neden gelmiyor?"

"Annesi izin vermedi. Bu aralar çok fazla geziyormuş. Sanki yerine oturduğu var da..." derken sesimde alaycılık vardı.

"Anladım." deyip yine sessizliğe gömüldü, ben ise zaten konu açmaya çalışmıyordum. Diyecek bir şeyim yoktu, geri dönmek için ise hâlâ vaktim vardı.

Sakla KendiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin