Fezaların evi okula çok uzak değildi, bildiğim yollardan geçerek varış noktasına ulaşmıştık. Ailesinin nerede olduğuna dair bir fikrim yoktu ancak çok da umurumda olmadığından sormayacaktım. Üçüncü kattaki dairelerden birine girdiğimizde elindeki anahtarı dresuarın üzerine koyup ceketini çıkarttı ve askıya astı. Ben ise kollarımı çaprazlamış etrafa bakınıyordum. Modern tarzda döşenmiş orta halli bir Türk ailesinin evinden hiçbir farkı yoktu. Duvardaki aile fotoğrafından kafamı çevirip yere baktım.
Dürüst olmak gerekirse biraz midem bulanıyordu. Kararlı değildim, zihnimde kendime dair oluşmuş şüphe zerreleri saniyeler ilerledikçe büyüyerek bir yığın oluşturuyordu ama bir şekilde kafama koymuştum bunu yapmayı. Hatta kendimi içine yerleştirdiğim saçmalıktan nasıl geri dönebileceğimi bilmediğimden daha da kapana kısılmıştım. Yapmam gereken yegane şey hayır demekti, değil mi? Geri dönebilirdim, şu an kafamın içinde dönen bin bir ihtimali bir kenara savurup sırf kendimi düşünseydim şu an buradan çıkıp evime gidebilirdim.
Gözlerimi Feza'ya çevirdiğimde telefonunu kontrol ediyordu. Ardından bana dönüp "Bir şey içmek ister misin?" diye sordu. Sesi boğazında bir şey düğümlenmiş gibi çıkıyordu.
"Olur." dedim üstümdeki gömleği çıkartırken, ellerim duraksar gibi olsa bile devam ediyordum. Onları geriye çekmeye çalışan bir kuvveti hissediyordum kaslarımda. Bunu istiyormuş gibi yapmak çok zordu, saçmalıktı. Geri dönmeyeceksem de kolaylaştırmak için bir yolu yok muydu?
Esin'i düşün.
Hadi oradan canım.
Aslında Esin'i hayal edersem belki daha kolay olurdu. Esin'le böyle bir anın içinde bulunabileceğimi düşünmek bende çok farklı duygular oluşturuyordu. Bir anda hafifçe uyuşuyordu bedenim, gözlerimin kapanası geliyordu. Nasıl oluyorsa Esin'in parmak uçları tenimde kayarcasına ilerleyip kıyafetlerimden kurtulmama yardım ediyorlardı. Kafamı sallayarak gerçek dünyaya döndüğümde derin bir nefes alıp elimi boynuma götürdüm. İçimden bir ses bunun çok kötü bir fikir olduğunu söylüyordu, onu böyle kendi saçmalıklarıma bulaştırmak istemiyordum.
Düşüncelerim Feza'nın içeri girmesiyle kesildi. Elinde iki bardak vardı. "İçki içiyorsun sanıyorum." Bardaklardan birini aldığım gibi kafama diktim. İhtiyacım olan şeyi biliyordum, düşünmemem gerekiyordu. Başka biri bu anı yaşıyormuş da ben bunları izliyormuşum, aslında bedenimin içindeki benim ruhum değil gibi olacaktı. Zaten ruhum tüm bu olanları reddediyordu, en azından onu kurtarabilirdim ve bunu yapmanın en kolay yolu alkol almaktı. Üstelik alkol beni epey hızlı çarpıyordu. Feza'ya doğru birkaç adım atıp elindeki bardağı alıp kenara koydum.
Ona yaklaşıp öpmeye başladığımda kafamda istemeden Esin canlanıyordu. Kafam yavaş yavaş uyuşurken Feza'nın belime yerleştirdiği elini, dudaklarımdaki sıcaklığını, beni odasına çekelerken attığı adımların sesini Esin'e ait sanıyordum. Boğazımdan kaçan bir inlemeyle beraber geri çekildiğimde karşımdaki gözler yine Esin'e ait değildi.
Feza "İlkin mi?" diye sorduğunda kafamı iki yana salladım. Daha önce erkeklerle yatmıştım meraktan ama hiçbir zevk almadığımı fark ettiğimde bu kendimi sorgulamama neden olmaya başlamıştı. Hayatım boyunca da erkeklere hiç ilgili olmamıştım ancak ailemin düşünce sistemi dolayısıyla da kızlardan hoşlanabileceğim ihtimali hiç can bulmamıştı aklımda. Sonra bir kıza denk gelmiştim bir gün, aklımı kaybettiğim ve verdiğim kararların hepsinin yanlışlara dönmeye başladığı gün; şimdi burada kendimi başka bir çıkmazın içine atıyordum.
Elinin kalçama indiğini hissederken "Ben daha önce yapmadım." diye itiraf etti Feza. "Yardımcı olabilirim." deyip onu yatağa ittirdim ve üstüne çıkıp kasıklarına oturdum. Daha fazla alkole ihtiyacım vardı, ayıklık ve sarhoşluk arasında çakılıp kalmıştım. Feza gözlerini kapatıp yutkundu ve birden üstüne bir rahatlık çöktü. O anda karşımdakinin kim olduğuna dair kararsızlıklarım doğdu. Esin'in yumuşacık görünen saçlarına ellerimi daldırdığımı sandığımda saç tellerinin devamı gelmeyince Feza'yı buluyordu gözlerim. Sırtını yataktan kaldırıp atletimi üzerimden çıkardı ve boynumdan aşağı doğru öpücükler kondurmaya başladı. Göğüslerimin üstüne geldiğinde sutyenimin kopçasını açmaya çalıştı. Beceremeyince "Sikerler." deyip normal bir kıyafetmişçesine üstümden çekip çıkardı.
Bir kahkaha attıktan sonra ben de tişörtünü çıkarıp bir kenara attım. Dizlerimin üstünde yükselip göğüslerimi ağzının hizasına getirdiğimde kafasını kaldırıp gözlerime baktı. İkimizin de bir süre boş boş bakmasının ardından göğüs ucumu yalayıp ısırmaya başladı. Kafasını tutup kendime yasladım ama hiç tepki vermiyordum. Sadece ayak uydurmaya çalışıyordum. Arada Esin kafama giriyordu, sanki onun dili tenimin üzerinde dolanıyordu. O zaman vücudumda bir karıncalanma hissediyordum, Feza'nın suladığı topraklarda Esin'in çiçekleri açıyordu. Bulanık kafamla durumu yeniden anladığımda ise kış gelip tüm çiçekleri solduruyordu, her şey eskiye dönüyordu.
Kendimi Feza'nın üzerinden kaldırıp yatağa uzandım ve eteğimle beraber çorabımı da çıkardım. Feza da ayağa kalkıp pantolonunu çıkardı ve üzerime uzandı. Çamaşırımı çıkardığında oraya doğru baktı, bir şeyleri anlamaya çalışıyor gibi bir surat ifadesiyle kendi çamaşırını çıkardığında ise kafası benimkine döndü. Ben ise gözlerimi onun yüzünden ayırmamıştım, bu ana ait ne kadar az şey hatırlarsam o kadar iyiydi.
Nefesleri birbirine karışmışken Feza "Arkanı dönebilir misin?" diye sordu. Sorgulamadan dediğini yaptım. Prezervatifi taktıktan sonra arkamda onu hissettim.
İçime girdiğinde gözümden bir damla yaş düştü.
Ben hareketsiz bir biçimde öylece beklerken Feza hareket etmeye başladı. Aldığım alkole rağmen oldukça kendimdeydim, sandığım gibi işe yaramamıştı. Bu anın oluşturduğu dehşeti ne alkol ne de Esin'in hayali yok edebiliyordu. Kafamda her şey karman çormandı. Ailem beni evden atıyordu, arkadaşlarım küfür edip beni kovuyorlardı, Esin kuvvetli bir tokat atıyordu yüzüme. Boğazımdan bir hıçkırık koptu. Dışarıdan inilti gibi duyulmuştu büyük ihtimalle ki Feza devam etti.
Nefes seslerini ve arada ettiği minik küfürleri duyuyordum. Bitmesini öylece beklemek yerine kafamı arkaya döndüğümde gözlerinin tamamen kapalı olduğunu gördüm. Sonra dudaklarından bir isim döküldü.
"Deniz!"
Şaşkınlıkla yüzüne bakarken o da bir anda ne dediğinin farkına varıp duraksadı ve gözlerini açtı. Hemen kafamı önüme çevirip yutkundum ve inlercesine bir ses çıkararak "Neden durdun?" diye sordum, duymadığımı zannetmesini umuyordum. Bunun üzerine Feza hiçbir şey olmamış gibi hareketine yeniden başladı.
Demek ki tek suçlu ben değildim, bir anda az da olsa hafif hissettim. Feza resmen başka bir kızın adını inlemişti. Deniz denen kız aklındaysa neden benimle seks yapıyordu? Durumun trajikomikliğiyle ağlanacak halime gülecektim neredeyse. Amacı kızı unutmak veya kıskandırmak ise hiç doğru bir yolda değildi.
Çünkü senin yolun mükemmel, değil mi Ceylin?
Kafamdaki karmaşa devam ederken arkamdan gelen inlemeye kulak verdim, Feza boşalmak üzereydi. Fark edince ben de sahte sesler çıkarmaya başladım. Sona geldiğinde ise numara yapmaya devam ettim.
Yatağa kendimi atıp derin nefes alıp veriyor gibi davranıp Feza'ya göz attım. Sırtüstü uzanıp iki eliyle yüzünü kapatmıştı. Ellerini çekip bana doğru döndü. "İlkin nasıldı?" diye sordum. Gülümseyerek "Güzeldi." dedi ama bunu nezaketen söylediği açıktı. Birden kafamdaki çarklar döndü ve bir şeyler yerine oturdu.
"Bir şey sorabilir miyim?"
"Tabi ki."
"Arkadaşlarınla iddiaya falan mı girdiniz?"
Feza gözlerini kocaman patlatıp hemen kaçırdı. "Ben..." diyerek kendini açıklamaya çalışsa da onu durdurdum. Cevabımı almıştım.
"Sorun değil Feza. Ben de seni kullandım. Suçlu hissetmene gerek yok." Kaşlarını çatsa da sorgulamadı.
İkimiz de bir süre hiçbir şey demeden orada yattık. Yeterince kendime geldiğimde üstümü giyinip "Beni eve bırakabilir misin?" diye sordum. Feza kabul edip beni eve bıraktı. Ayrılırken yüzlerimize hissettiklerimizin ne kadar berbat olduğunu kanıtlayan ifadeler hâkimdi.
Eve girdiğimde annemle biraz muhabbet edip banyoya gittim. Kıyafetlerimi çıkarırken ellerim titriyordu. Suyu sıcağa çekip altına girdiğimde zihnime başkasınınmışçasına kazımaya çalıştığım sahneler teker teker gözlerimin önünde canlandı. İyice temizlendikten sonra odama kapandım. Kendimi yatağa atmamın ardından da bütün gecem gözyaşlarımı yastığa saklamakla uğraşmakla geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakla Kendini
Teen FictionYanlış sanılan doğru, doğru sanılan yanlıştır bazen. Gerçekler ise yalan pelerinini giyinmiş dolaşır aramızda. Bunlar da yanlış sandığım doğruların ve yalan görünümlü gerçeklerden geride kalanlar. 🏳️🌈 12.02.2021