yeşil

14 1 0
                                    

Sabah mesajlar yüzünden telefonumdan yükselen bildirim seslerine uyandım. Kaslarımdaki ağrılar da kendilerini hissettirmekten geri durmamışlardı, göz kapaklarımda ise gece fazla ağlamamdan dolayı kirpiklerime birer kiloluk ağırlıklar asmışlar gibi bir kapanma isteği vardı. Sinirlice üfleyip kafamı yastığa birkaç kez vurdum ve battaniyenin içinden bacaklarıma uzanıp ağrıyan kaslarımı ovaladım. Dün gecenin bende oluşturduğu etkiyi görmezden gelmeye çalışıyordum. Kendimi zorla kaldırıp tuvalete gittim, elimi yüzümü yıkarken aynada şişmiş göz altlarıma baktım.

Yüzüm içimde taşıdığım dağınıklığı birebir yansıtıyordu. Dün gece makyajımı çıkarmadığım için kirpiklerimin dibi daha koyu renkli duruyordu, yüzümü yıkamam rimelin tamamen temizlenmesine yardımcı olmamıştı. Oysaki çoğunu gözyaşlarımı silmek için kullandığım peçeteye bulaştırdığıma emindim.

Bir deyiş vardı, başkalarını olmayan bir şeye inandırmak istiyorsan önce kendine yalan söylemekle başlaman gerekiyordu işe. Dün akşam hiç yaşanmamış gibi düşünebilirdim, sadece bir film izlemiştim belki ve zihnimdekiler de filmden geriye kalanlardı. Dudaklarımı büzerek dışarıya uzunca bir nefes verdikten sonra gülerek aynaya baktım.

Aynen öyle, dün akşam hiç var olmamıştı bile.

Geri döndüğümde telefonu elime aldım, Sena ve Erdem'le olan grubumuzdan gelen bir dolu mesaj vardı. Sabah sabah konuşacakları çok önemli bir şey olmadığından ya pazartesiye teslim edilecek ödev için deftere yazılacakları değiştire değiştire birbirlerine geçiriyorlardı ya da her zamanki gibi boş beleş bir şeyin dedikodusunu çeviriyorlardı diye düşünmüştüm.

Sena

İKİ ŞEY SORMAK İSTİYORUM

İLK OLARAK FEZA VE SEN YATTINIZ MI

VE EĞER ÖYLEYSE NİYE FEZANIN INSTASINDA 15 SN LİK SEKS VİDEONUZ VAR

BİR DE ALTINA ZEVKLİYDİ YAZMIŞ OÇ

İşte bu düşündüğüm şey değildi.

Mesajları okuduğum gibi başım dönmeye başladı. Gözlerim kararınca yatağa oturdum ve telefonu bir kenara koydum. Yüzümdeki sahte gülüş kurdelelerini koparıp kağıttan bir maske misali rüzgarda sürüklenircesine kaybolurken kafamda dolaşan düşünceleri kontrol edemiyordum.

Ne olmuştu?

Kapının aniden açılmasıyla irkilerek odamın girişine çevirdim gözlerimi, annemdi gelen. "Ay, anne. Ödümü bokuma karıştırdın."

Sırıtarak "Ne o? Bir işler mi çeviriyorsun gizli gizli?" dediğinde gerildiğimi belli etmemeye çalıştım, klasik bir anne cümlesini tam vaktinde kullanmayı başarmıştı. 

Bıkkın bir şekilde baktım ona. "Uf, ne olacak Allah aşkına? Benim süper aksiyonlu bir hayatım varmış gibi konuşuyorsun." Titremelerini saklamak için üstlerine otururken annem endişeli bir şekilde bana yaklaştı. Bir şeyler olduğunu anlamış mıydı?

"Ateşin mi var senin?" diye sordu elini alnıma koyup. "Yüzün solmuş, sararmışsın. Boğazın acıyor mu?"

Anlamadığını fark edince istemsizce kasılan omuzlarım gevşedi. "Biraz." diye yalan söyledim. "Dün akşam soğuktu azıcık, çarptırdım sanırım."

"Eh, giyersen o kısacık eteği kıçın donar tabi." Normalde kavga çıkartma ihtimalimin yüksek olduğu bu cümleye karşılık vermeyince annemin kaşları çatıldı fakat bir şey söylemeyip saçlarıma küçük bir öpücük bıraktı ve odamdan çıktı.

Sorgulamamasına şaşırarak ellerimi popomun altından çektim, titremeye devam ediyorlardı. Hem öğrendiğim şey hem de annemin anında odama damlamasıyla nefesim boğazıma takılı kalmıştı sanki. Birkaç defa gözlerimi kırpıştırıp üstümden hislerimin ağırlığını atmaya çalışarak telefona yeniden uzandım. Hızlıca ekranı kaydırarak mesajları kaldığım yerden okumaya devam ettim.

Sakla KendiniHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin