Erdem'in söylediklerinden sonra bütün gün kıpır kıpır bir hâlde derslerin bitmesini beklemiştim. Video olayını neredeyse aklımdan çıkarmış, bana yavaş yavaş bakmayı bırakan öğrencileri hepten unutmuştum. Okul çıkışında kapıda buluşmuştuk ve Sena'nın o minik anda araya sıkıştırmayı başardığı göndermeli sözlerine son vermek için aceleyle anlaştığımız mekâna sürüklemiştim Esin'i.
Eh, tabi bunu yaparken elini tutmak zorunda kalmıştım.
Bir yanım hâlâ buna inanamıyordu ama işte burada oturmuş bütün olanları ona anlatmıştım. Anlatırken uzun zamandır içimde biriktirip durmuşum gibi dökülüyordu ağzımdan kelimeler. Konuşurken söylediklerimden çekinmememe neden olan bir güven hissi oluşturmuştu Esin bende. Tahmin ettiğimin aksine bana ön yargıyla değil anlayışla yaklaşmıştı. Dediklerimi yüzünden düşürmediği şefkat ifadesiyle dinlemişti.
Lezbiyen olduğumu söylediğim kısım da dâhil.
"Vay be." diye tepki verdi anlatacaklarım bittiğinde. Sonra gözlerimin içine baktı, gözlerinde bir şeyi anlamışçasına bir parıltı vardı. "Benden hoşlanıyorsun, değil mi?"
Sorusuyla beraber bir an donup kaldığımda kafasını yana eğdi. Şu an kalbim öyle hızlı çarpıyordu ki kriz geçireceğimden korkuyordum. Esin biliyordu, bütün şu anlattıklarımın yanında ona karşı hislerim olduğunun da farkındaydı.
O kadar çok mu belli ediyordum?
Yerimde kıpırdanıp şoku üzerimden attığımda "Hiçbir şeyi içimde yaşayamıyorum galiba." diyerek güldüm.
"Dedi cinsel yönelimini herkesten saklamak için kendini bile kandıran kız." Elini uzatıp yüzümü kapatan bir tutam saçı kulağımın arkasına attı. Dokunuşuyla beraber bir süreliğine solunum sistemim çalışmayı bırakmıştı. "Dürüst olayım Ceylin, beni etkilemedin, diyemem. Kendini o kadar belanın içine attığın hâlde hiçbir şey olmamış gibi çıktın işin içinden. Ben olsam okula gelmez, evde oturur hasta numarası yapıp ağlardım. Bu duruma düşen arkadaşlarımın da senin kadar soğukkanlı kalabildiğini görmedim hiç. Yaptığın şeyin aptalca olduğu gerçeğini değiştirmese de bu..."
Yutkunup yavaşça yanağıma hafifçe değdirdiği elini tutup masanın üstüne indirdim. Avcunu yukarıya çevirip parmaklarımı çizgilerinde gezdirerek elini okşama isteği doğmuştu aniden içimde. Ancak "Aması var, değil mi?" dedikten sonra elini kendine çekti.
Gözlerini benden ayırmadan konuşmaya devam etti. "Ben gizli bir ilişki yaşayamam. Liseye kadar Kanada'da yaşadım. Annem bir üniversitede profesördü, açık fikirli bir insandır. Beni de öyle büyüttü. Kendimi bildim bileli panseksüelim, hiç ne olduğumu sorgulamadım. Direkt kabullenmiştim çünkü. Türkiye'deki hiçbir koşuldan da korkmuyorum. Senin ailenle yüzleşmek istemediğini biliyorum. Seni buna zorlayamam. Arada takılmak istersen olur ama sürekli bir şey bekleme benden."
Sözlerinin üzerine müsamaha göstermekten başka şansım yoktu. Gözlerimi masanın üzerinde gezdirirken sustum.
Böylece üzerinde Esin yazan koskoca bir defter kapanmış oldu.
🏳️🌈
Aradan on yıl geçti. Koskoca on yıl, demesi dile kolay.
Büyümüştüm. Geçmişte yaptıklarımın saçmalığının her geçen gün daha da farkına varmış ve tekrar hata yapmamak için çabalasam da yeniden düşmüştüm. Sonra önemli olanın kalkmak olduğunu öğrenmiştim. İnsan olmanın doğasında bu vardı, daima bir dalgalanma hâlinde yaşamak. Kalbiniz kırılmasın diye kendinizi geride tuttuğunuz takdirde hayatı yaşayamıyordunuz, hayatı sonuna kadar yaşamaya kalktığınızda önünüze çıkar engellerle canınız yanıyordu. Ancak biri olmadan diğerinin değeri anlaşılmıyordu da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sakla Kendini
Teen FictionYanlış sanılan doğru, doğru sanılan yanlıştır bazen. Gerçekler ise yalan pelerinini giyinmiş dolaşır aramızda. Bunlar da yanlış sandığım doğruların ve yalan görünümlü gerçeklerden geride kalanlar. 🏳️🌈 12.02.2021