Savaşa bir hafta kala bazı kişilerin zeusun yanında olduğunu öğrendik. Neyse ben zaten biliyordum da.. Arrsin bir savaşın içinde olmamasına imkan yok. Ama bunun yanında zeki birini bulmalı ki bu Athena olamaz çünkü ikisi bir arada asla çalışmaz.
Athena kadar zeki kim mi var? Hermes, bunu bilmek zor değil çünkü ikisi de zeki tanrılardır sadece bu zekayı farklı yönlerde kullanırlar.
Max
Şöminenin orada hansla oturmuş durumu konuşuyorduk. Şömineyi yakmamı istediğinde ikiletmeden yaktım. Yalan yok biraz üşümüştüm. Hanssa elindeki bir mızrağı ve kalkanı çıkarttı."bunları yakmam gerek" dedi sebebini sorduğumda ise zeusun verdiğini ve ona zarar verebileceğini söyledi.
Mantıklı bir cevap.
Daha sonra beraber onları yaktık. Ve sözde babam gerçek yaratıcım Chaos ortaya çıktı. Bu girişlerden ne anlıyorlar ki merak ediyorum.
Ona siyah bir mızrak verdi. Tamam kıskanmış olabilirim, bu mızrak baya güzeldi ve kılıca da dönüşebildiğini öğrendik.
Hans konuşmayı unutmuş mızrağı incelerken ona dirsek attım. Odaklanmasını istemiştim oysa Chaosa teşekkürler yağdırdı.
En son "sağolun lordum" dedi. Chaos sa "bana teşekkür etme evlat ben baban gibi saygı gösterilerinden hoşlanmam" dedi ama içten içe hepimiz biliyoruz ki zevkten kuduruyor.
Gece geç bir saatte bunu konuşmanın saçma olacağını sonra diğerleriyle konuşup ortak karara varmanın doğru olacağını düşünüp kulübelere dağıldık.
Kulübeye geldiğimde Agnes yoktu.
Nerede olduğunu merak ettim çünkü buraya girmesine rağmen daha sonra burada olmuyordu.Daha fazla duramayıp yattım.
Agnes
Geçen birkaç gün içinde hansla beraber afrodit kızlarının saçlarını siyaha boyadık falan kısacası biraz eğlendik.
Sabah dışarıda oturuyordum yanımda max vardı her zamanki gibi. Afrodit kulübesinden drew kırmızı lensli ve her şeyi siyah bir şekilde çıktı.
Max korkuyla bağırdı "şu salağı durdurun yakında saçını beyaza da boyatacak", yüzündeki ifadeyi keşke görseydi.
Kahkaha attım.
Drewse maxin tipini bozdu. "senin için değil gerizekalı" dedi. Vaay gerizekalı diyeni maxe daha önce duymamıştım. Eh benim dışımda tabi.
O sırada vergil geldi. Bence drew ikisi arasında kalıp kendini klonlayarak ikisiyle de evlenmeye çalışan biri.
Vergille drew bir süre flörtleştiler. Bence yani. Sonra gittiler. Bizde arkalarındna tip tip baktık.
İyiki bi sorduk, diye mırıldandım. Maxse bana bön bön baktı? Niye mi. Az önce ona eteğim nasıl dedim. Mıdıdın ınlımım, bok anlamazsın diye geçirdim içimden.
Evet max yeminle kıyafet özürlüsü.
Üstünde şuan pespaye siyah bir metallica tişörtü altındaysa uzun bermuda siyah bir şort vardı.
Telefonumdan bir fotoğraf bulup gösterdim.
Çocuk yeminle taştı. Taşı da geçtim kaya hani böyle ama tanımıyorum herneyse ehehe. Max yuh diye mırıldandı. Doğru ama böyle giyinse bence fazlaca benzerdi ona.
Biz bunun hakkında konuştuk ve max gitmek için ayağa kalktı. O sırada hans geldi ve onu karanlığa girmemesi konusunda uyardı.
Bense konuyu açıkladım, "kızların saçlarını boyadığımızda kheiron seslere geldi ve kızları hemen karanlığa attık yani hala ordalar".
Bunu üstüne max hansın bie köşeye geçmesini istedi ve hans geçince kızları onun resmen üstüne atlattı.
Hans dururmu? Durmaz. Hepsini çarpıp bayılttı. Zeusun oğlu, söylemiş miydim? Ama maxse kızları ayılttı ve şuan o kızlara acıdım, dur ikinci kez düşündüm ve artık acımıyorum.
Max bir bariyer yarattı ve hansla kızları ortaya attı. Kızlar hansı yakalayıp sağlam bir makyaj yaptılar. Böyle daha mı şirin oldu? Dur ne düşünüyorum ben? Kendimi tokatlasam iyi olur.
Bunun sonrası iyi deği- tahminim doğru çıktı. Bunlar bir kavgaya tutuştular, umarım ölümcül yetenekleri ortaya çıkmaz.
Bense sıkılmış bir hızla izliyordum.
Ortaya girip onları enselerinden kedi misali tuttum. Köpek miydi, köpek daha çok yakışır bunlara.
Onlara duello önerdim. Ama yapmadılar.
"o zaman benimle yapın, gerçi hans yaptı ve iki saniyede yenildi ama olsun" dedim.
Ahh yazmayı unuttuğum küçük bir detay geçen günlerde hansla düello yapmak istedim. Can sıkıntısı, ama o beni seçmek yerine daha basit birini aldı. Ee bekliyordum o anında yenilen biriydi. Daha sonra birkaç kişiyle daha düello yaptı ama hepsi ona doğru ilerlemeye başlayınca hepsini çarpıp yerine mıhlamıştı. Bende fırsattan istifade (aslında fırsat dediğim gardını düşürmesi ve aşırı dikkatsizliğiydi) ona sırıtıp saniyenin onda birinde onu yenmiştim. Olay bu.
Hanssa buna karşın onun tek seferlik olduğunu bir daha onu yenemeyeceğimi ve birkaç şey daha söyledi. Üzgünüm, boş sözleri dinlemiyorum.
Bu sırada drew ağlayarak geri geldi. Bizse maxle mal mal elinin hançer tutmak için büyük olduğunu tartışıyorduk.
Drew ortada kalbim kırıldı diye bağırıyordu. Bizde maxle aynı anda 'napalım? ' dedik. Tamam drewi cidden sevmiyorum ve aşk maceralarında ağlaması gram umurumda değil.
Max drewe ; "chaos çocuklarında aşkı arama ya hepimiz kalpsizi yada canavar ben ikiside yim" dedi. Ama içindeki küçük çocuğu görebilen tek ben miyim yahu?
Drew birşeyler saçmaladı ve ben onu durdurup; "Önce git şu drew isminden kurtul tartarustaki canavarların ağız kokusundan daha kötü artı git ve biraz normal olmayı dene bu kibirle normal insanlar bile bakmaz sana ki bizi diyorsun" dedim.
Max bunların benden çıktığından emin olmaya çalışır gibi tip tip bana bakıyordu. Hanssa ağzını iki metre açmış öldürseydin diye mırıldandı.
Drew gitti.
İki saniye geçmeden kulğbesinden sesleri geldi. Kendini asmakla ilgili konuşuyordu.
Max mırıldandı : "işimize gelir en azından-"
"daha çabuk ölür de kurtuluruz" diye cümlesini tamamladım.
Hans bana açken gördüğü bie makarna gibi bişeymişim gibi bakıyordu. Ona baktım "ne bakıyorsun yüzümde birşey mi var?"dedim. Oysa hayır anlamında başını salladı.
Sonra önüne döndü, vardı bunda bir tuhaflık neyse yakında çıkar kokusu.
Bri süre sonra kızlar ve drew kulübeden çıktı o sırada salağın biri maxi tehdit ediyordu sEnİ öLdÜrEcEğİm falan filan he yarram.
Sonra drewleri biraz patakladık. Ama bunları anlatıp canınızı sıkmayacağım.
Drew kheironu çağırdı. Hans ormana gitti ve bende her zamanki gibi uyumaya...