Cherry Blossom Kingdom

129 27 87
                                    


Medya prenses Eunbi

      *gülüşü ile dünya aydınlandı*

Ağacın tepesinde yerimi alığımda daha ortalıkta kimsecikler yoktu. Kafamı güneşe doğru çevirdim güneşte güzeldi ama ay kadar değil ay herşeyden herkezden güzeldi belki aya olan bu sevgim kanlı ay gecesinde doğmamdı belki güneşe olan öfkemden şu ana kadar olan bütün erkek kardeşlerim kız kardeşlerim ablalarım abilerim hep güneş gökyüzündeyken fevat etmişti ama ay benden hiçbir şey almamıştı daha çok vermişti. Gözüme çarpan tanıdık yüzle güneşi boş verip ona baktım. Dünki çocuk'tu yine arkadaşı ile oturmuş birşeyler yiğip içiyordu yüzünde dünki gibi büyük bir gülümseme vardı. Yüzünde ise boncuk boncuk terler vardı üzerinde dünkinin resmen tam zıttı eğitim kıyafeti vardı. Burda savaş eğitimi mi alıyordu?

Şaheser gibi olan yüzünü kağıda döktüm. O ise gülerek arkadaşı ile konuşuyordu.

"Prensesim." Birden arkamı döndüğümde ağaçtan düşücek gibi oldum ama hemen ağacın bir daklına tutunup düşmekten kurtuldum.

Kral bana güler yüzü ile bakıyordu içim ısınmıştı birden bire. Kağıdı kapatıp kralımıza kafam ile selamladım.

"Prensesim aynı bana benziyorsunuz neyse ben sizi rahatsız etmiyim." Kralımız burdan uzaklaştığında derince bir nefes verdim.

"Prenses hazretleri?" Bu sefer tutunucak bir dal bulamamıştım ve duvarın diğer tarafına düştüm. Sert bir zemin beklerken onun tersine yumuşacık bir yere düşmüştüm ses birden kesilince sıkıca yumduğum gözlerimi serbest bıraktım ama açmadım.

Gözlerimi yavaşça araladığımda şaşkınlığım iki katına çıkmıştı şu resmini çizdiğim gencin kollarındaydım bana şaşkınca bakıyordu bende aynı şekilde ona. Hızla kıcağından yere atladım.

"Prensesim iyi misiniz?" Bana dikkatle bakan Efendi NamJoon'a baktım.

"İyiyim Efendi NamJoon."

"Sizi sorgulamak gibi olmasın prensesim ama orda ne yapıyordunuz yaptığınız şey oldukça tehlikeli oklu biri sizi vurabilirdi." Mahçupça baktığında ona nazaran gülümsedim.

"Resim çizmeyi seviyorum Efendi NamJoon orda ise çok güzel manzara görünüyor ordaki manzarayı kağıda döküyordum. Hem çiçekler beni korkurdu Efsaneyi bilmiyor musunuz? Bundan yıllar önceki dedem yine burda krallıktayken iç savaş çıkıyor tabi Şilla o zamanlar bu kadar büyük değil. Dedem bir ağaca çıkıyor ve kiraz çiçekleri onu orda koruyor. O gün dedem'e yani eski eski kralımıza hiçbirşey olmuyor. O günden beri bu ülkenin ikinci adı kiraz çiçeği krallığı olarak kalıyor." Efendi NamJoon ve yanındaki genç beni dikkatle dinlediğinde memnun olmuştum.

Normalde bu efsaneyi pek bilen yoktur daha doğrusu pek inanan yoktur halk arasında bir efsane diye gezer işte. Bakışlarımı gence çevirdiğimde onunda bana dikkatle baktığını gördüm benim baktığımı gördüğünde ise başını eğmişti kraliyetin diğer bir kuralı...
Kraliyet ailesinden birine doğrudan bakamazsın. Ne saçma şey.

"Adınızı öğrenebilir miyim Efendim?" Ona bakıp güleryüz ile konuştuğumda tedirgin olduğunu anlamıştım bence tediğin olucak hiçbir şey yoktu sonuçta alt tarafı damarlarımda Kraliyet kanı dolaşıyordu normal halktan biri olmamı engelleyen tek şey buydu.

Cherry Blossom Kingdom //EunTae//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin