Cherry Blossom Kingdom

72 20 14
                                    

Medya prensesimiz...

Uyuyamıyordum...
Sanki bir şey beni rahatsız ediyordu.

Daha gün aymamıştı güneş kendini hayla saklıyordu. Birkaç gündür kâbus gördüğüm için uykumu rahat bir şekilde alamıyordum. Elimi uzun yastığın altına koyduğumda bir şeye dokundum. Yastığın altında olan şeyi çıkarıp baktığımda bir kitap olduğunu fark ettim. Bu geçen gün üstüne su döktüğüm kitaptı ama şu an kuruydu. Sabah bakarım diyip kitabı ileri doğru attım. Uykum vardı ama korkuyordum... Geçen gece çok değişik bir rüya görmüştüm. Upuzun köşklerin olduğu bir yerdi. İnsanlar kısa elbiseler giyip dışarıda dolanıyordu. Birkaç insan bir şeyin içine binmiş hızlıca o şey ile ilerliyordu. Uzun olan köşklererin üstünde kareler karelerin içinde insanlar... Oldukça korkutucu bir ortamdı ama sorun olan şey bu değildi ağzıma beyaz bir bez konulup benim bayılmamdı.

Kafamı sağa sola salladım kesinlikle beynim bana oyun oynuyordu. Göz kapaklarım bana 'uyu' emrini veriyordu...

~
Koca köşke baktım. Köşk desem doğru olur mu bilmiyordum. Beyaz büyük iki katlı bir Köşk. Adımlarımı köşke doğru çevirdim bu kapıyı nasıl açıcaktım ki? Tek bir çekme yeri vardı elimi oraya attığımda elim birden ordan geçti. Korku ile sendelediğimde ne olduğunu anlamadım. Ölmüş müydüm? Adımlarımı içeri yönlendirdim kapının içinden geçmiştim. Tiz bir çığlık sesi evde yükseldiğinde adımlarımı oraya çevirdim.

Gördüğüm manzara gerçek miydi?
~

Korku ile ayağa fırladığımda. Ne olduğunu anlamamıştım. O da neydi öyle? Derin nefes aldım. Sakinleşmeliydim.

Nefesim biraz daha düzene girdiğinde. Camdan dışarı baktım hava daha yeni aydınlanıyordu. Kafamı toplamak için dışarı çıkıcaktım. Elbisemi giyinip saçımı minik bir topuz yaptım. Tacımı taktıktan sonra hazırdım.

Önümdeki papatyaya baktım. Çok güzeldi, sarayın içinde birçok değişik tür çiçek bulunuyordu. Kafam gördüğüm rüyadaydı neydi o öyle? Kesinlikle saça sapan bir şey.

Kafamı sağa sola salladım. Olmayacak şeyler düşünüyorsun eunbi. Biraz ilerlediğimde gülleri görmüştüm. Bir tarafta kırmızı güller varken diğer tarafta siyah güller vardı. Adımlarımı siyah güllere çevirdim yanlarına ulaştığımda güzel kokularını içime çektim. Yapraklarına baktığımda siyahın en koyu tonunu taşıyordu. Küçüklükten beri siyah güllere ilgi duymuşumdur kırmızı, sarı, pembe gibi renkler hoş değildi bence.

Siyah güllerden bir tanesini koparmaya çalıştığımda dikeni parmağıma batmıştı. Parmağımı hızla geri çektiğimde kanadığını farkettim. Birden parmaklarımı örten mendil ile ne olduğunu anlamadım. İki büyük el mendili kan akan yere sardığında bu ellerin kime ait olduğuna bakmak için kafamı ellerin sahibine çevirdim.

Karşımda gördüğüm tanıdık yüz ile tebessüm ettim. Mendilin sahibi Efendi Taehyung'tu. Benim ona baktığımı farketmediğinden elimdeki yara ile uğraşıyordu. Bana doğru baktığında hemen geri elime bakmaya başladım.
Pek acımıyordu ama Efendi Taehyung'un benimle ilgilenmesi hoşuma gitmişti açıkçası.

Efendi Taehyung'un elleri ellerimi serbest bıraktığında mendile baktım. Üzerinde KT yazıyordu. Bu benim bulduğum mendilin aynısıydı.

"Teşekkürler Efendi Taehyung" Efendi Taehyung tebessüm ettiğinde kalbim hızlandı. Neden hep böyle oluyor?

"Prenses bir daha lütfen daha dikkatli olun." Kafamı olumlu anlamda salladım. Benden oldukça uzundu.

"Beraber yürümek istermisiz Efendi Taehyung?" Sorduğum soru ile Efendi Taehyung şaşırmıştı sanırsam ne vardı ki?

"Tabiki prenses hazretleri." Yavaş yavaş ilerlemeye başladığımda Efendi Taehyung'ta hemen yanımda ilerliyordu.

"Koguryo için ne düşünüyorsunuz Efendi Taehyung?" Efendi Taehyung aynı şekilde ilerliyordu.

"Koguryo Kralı hiçbir şey haketmiyor. Kralın söylediğine göre koguryo Kralı tahtından edildikten sonra tahta Efendi Namjoon çıkıcakmış."

"Ne?" Efendi Namjoon mu? Kral bunu neden bana söylemedi peki? Evet Efendi Namjoon oldukça başarılı biriydi taht için en uygun ama kral bana'da söyleyebilirdi.

"Efendi Namjoon yeni koguryo Kralı olucak. Bilmiyor muydunuz prenses?"

"Bilmiyordum." Yürürken hizmetçiler peşimizden geliyordu. Peşimde birilerin dolaşmasını hiç sevmiyordum sanki her an birşey olucak. Olsa bile beni koruyamazlardı sadece peşimde geziyorlardı.

"Prenses izninizle size birşey sorabilir miyim?" Kafamı olumlu anlamda salladım ne sorucaktı ki?

"Geçen günlerde yapılan Fener alayına katıldınız mı prenses?" Şaşkınca efendi Taehyung'a baktım neden sordu ki?

"Evet, peki ya siz?" Fener alayında böyle bir sima görmemiştim gördüm mü yoksa?

"Evet bende katılmıştım prenses." Kafamı olumlu anlamda salladım. Yanımızdan selam verip geçen hizmetçilere tebessüm ettim yaptıkları şey gerçekten de zordu. Sürekli birilerine hizmet edip ölümle yakın olmak.

Birden önüme çıkan bedenle geri sendeledim Efendi Taehyung ise birden önüme geçmişti. Bir adım yana atarak kim olduğunu görme çağıştım bu Prens Jimin'di.

"Prens Jimin?" Prens Jimin Efendi Taehyung'a sinirli bakışlar atıyordu. Gözlerini bana çevirdiğinde yüzündeki sinirli ifade yerini kocaman bir gülümsemeye bırakmıştı.

"Prenses" Hafifçe eğildiğinde bende kafa selamı verdim. Ne olmuştu da gelmişti ki?

"Korkulacak biri değil efendi Taehyung bu Prens Jimin Leydi Yerin'in ve Leydi Yewon'un abi'si." Efendi Taehyung bana baktıktan sonra önümden çekildi.

İlk kez bu kadar kısa oldu değişik hissediyorum açıkçası.

Sevmediğiniz bir bangtanfriend ship'i var mı?
Benim var tae ve yerin'in
shipini hiç
sevmiyorum:(

Neyseeee. EunTae koyayım
alta hediye olsun
bari.

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mükemmelllll

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mükemmelllll

Cherry Blossom Kingdom //EunTae//Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin