Bölüm 1 - Asi Evlat

143 3 0
                                    

Sanırım kısmi felç geçiriyorum. Çünkü suratımın dörtte üçü gerekli faaliyetlerini gerçekleştiremiyor. Evet havanın bu mevsimde bu kadar soğuk olması çok normal tabi sıkıca giyinmiş birine göre ama o aradığın ben değilim dostum. Hey, pekala tamam tamam! Sorunun bende olduğunu kabul etmeye başlayarak içimi azıcık ısıtsam diyorum ama yeni bir hortum evet tam olarak olan bu, hortum dalgasıyla iğneler vücuduma batıyor. Sanırım benim yerimde olan herkes donmayı göze alarak bunu yapardı. Apar topar üzerime ince yağmurluk tarzı bir şey alıp evdeki kavgadan kaçmıştım. Neyseki hala yüksek sesten zonklayan kulaklarıma soğuk pek işlemiyordu bu sayede. Kahretsin bir pazar sabahımız vardı ve yine içine etmişlerdi. Umurlarında da değildim. Kadın olan tam bir taramalı tüfekken koca adam olanı kalaşnikofu aratmıyordu. Yani sözleri demek istemiştim. Anne ve babamın.

Kendim dizayn etmeye çalıştığım hayatımın üst başlıklarına pek donunmamış sayılsalarda parantez içlerinde, virgüllerde, ünlemlerde ve bknz açıklamalarda hep onlar ve onların zarureten süren müthiş anlaşamamazlıkları. Onlar yüzünden ileride mutlu bir hayatım olmayacaktı eh zaten olmasındı. Günde bin defa aklımdan gecen bu karamsar dusuncelerin iki yüz yetmiş sekizini daha sabahın onunda aklımdan geçirten varlıklar, size sonsuz teşekkürler.

Herneyse ayaklarım nereye gittiğini biliyordu. Sorgusuz sualsiz bana kapılarını açacak olan Yıldız'a. İsmi gibiydi kendiside; gözleri kalbi, elleri, kucağı parıl parıl olan ve suan karşımda dikilen bu kız kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açmıştı. Yine. Önce kocaman sarılıp her seferinde nasıl oluyorda kemiklerimi kırmıyor diye düşünürken çok tiyatral bir bir edayla 'içeri gel' bakışlarını atmış ardından o herkesin ve en çokta sevgilisinin bayıldığı shakira poposuyla beni gülümsetmişti. Konuşmadan anlaşabileceğim üç kişiden biri. En iyisi sayılabilir hatta.

Bu sırada telefonum titriyordu ve ekranda annemin bizden esirgediği ama etrafa bolca yaydığı o harika gülümsemesi. Israrla çaldırıyordu. O resmi hangi akla hizmet oraya koymuştum acaba. Beni aramak böyle zamanlarda nadir yaptığı bir şeydi.

-Kızım!

Evet beni deli eden o ses tonunu kullanmıştı yine. Kızgın fakat alttan alttan 'bak nolursa olsun seni merak ediyorum hadi yine iyisin' tonu.

-Dinliyorum

Umursamaz gorunmek. Bu hayatta yapabildiğim en iyi şey.

-Nereye kayboldun öyle?

-Anne ne diyeceksen söyle işim var.

-Sabrımı zorlama kahvaltı masasından bu şekilde kalkamazsın bunu biliyorsun.

Evet daha dik konuşup onu çığrından çıkarabilirdim ama uğraşmaya niyetim yoktu. Sonra iki gün trip çekecek modda değildim.

-Ah özür dilerim anne ya nasıl oldu da o müthiş kavganızı sonuna kadar dinlemedim ki. Bu seferki çok farklı bi konu olmalıki fazla kızmışsın.

Evet bu uğraşmak istemeyen tarafımdı.

-Güneş! Nerdeysen eve geliyosun hemen.

Yeah(!) işte keyfimi yerine getiren bağırışı. Zafer benim!

-Gelmeyeceğimi biliyosun.

-Geliceksin dedim.

-Görüşürüz anne, afiyet olsun.

Sonunu uzatarak söylemiştim eminim şuan çok huzurludur. Tabi.

-Kanka çok aç mısın?

Hastayım sana Yıldız.

-Ha ciddi ciddi soruyosun?

-Tamam be efsane bi kahvaltıya hazır ol.

Kahvaltı yaptıktan sonra Yıldız'la biraz milleti çekiştirdik. 2 saat kadar falan. Hey tamam dedikodunun dibine vurmuştuk. O kadar çok gülmüştük ki hergün aynı muhabbetleri yapmaktan sıkılmıyorduk. Zaten Emir hakkında konuşmaya bayılıyordum. Benim aşk hayatım spontane ve heran ekşınsızlıktan ölebilecek gibi kıvranırken onların bu harika ve eğlenceli taraflarına bayılıyordum.

Yıldız'ı hiç kıskanmam. Tam anlamıyla kardeşten ötedir benim için. Hatta benden daha iyi şeyler onun başına gelsin isterim. Başka bir sevgi. Ah farketmeden bazen nadirende olsa sevgi pıtırcığı olabiliyordum. Çok nadir. Malesef herkese genel olarak soğuk davranan bir mizacım vardı. Çok eğlenceli çılgın biri olduğumu biliyorum. Bir gün karşılaşırsak size hayatınızın en güzel gününü yaşatabilirim en iddialı olduğum konulardan biri. Neden buraya geldik ya kendimi anlatmaktan pek hoşlanmam. Kişisel özelliklerimden yani.

Saat ikiye yaklaşırken Yıldız'la vedaştım. Eve gitmem gerekiyordu çünkü eşofmanlarımı almam gerekiyordu. Kick-boks yapıyordum senelerdir fakat vücudum bunu o kadar da belli etmiyordu. Boyum biraz uzun, kalçam hafif kalkık ve formum yerindeydi ama dışarıdan bakan hiç kimse onları tek hamlede birkaç dakikalığına kilitleyebileceğimi tahmin edemezdi.

Eve girdiğimde herkes normaldi. Herkes. Annem babam ve Aslan. Erkek kardeşim. Ona neredeyse tapıyordum. Bütün bu hayata katlanma sebebim olan tek dayanağım. Kocaman bir erkek olmuştu. 17 yaşındaydı ve fazla yakışıklıydı. Esmer teni siyah saçları hafif kirli sakalları ve muhteşem gamzeleri. İki yanağında da devlet kurulacak cinsten öpülesi gamzeleri. Aynı ikisinden bende de vardı neyseki kıskanmıyordum. Onu görmek bile beni gülümsetiyordu. Bu suratımdaki candan gülümsemeyi gören annem;

-Ne o çok özleyip dayanamamış gibisin.

Dedi ve dil çıkardı. Bu kadın tam bir çatlaktı. Arkadaşlarım konu komşu herkes ama herkes anneme bayılırdı ve her fırsatta ne kadar şanslı olduğumu söylerlerdi. Aramızda 18 yaş vardı ve o benden daha genç duruyordu. Buna eminim. Annemi seviyordum fakat özellikle bunu ondan saklamaya çalışıyordum. Normal koşullarda çok eğlenir çok güler muhabbet ederdik ama ben hep sınırda dururdum. İnsanın annesine karşı bir savunma mekanizması olması çok saçmaydı ama bende vardı işte. O da kabullenmişti.

Suratımdaki samimi gülümsemeyi silip alaycı bir tonda

-Tabi ne demezsin bayılıyorum size

Babam ve annem aynı anda bana bakıp mı sırıtmışlardı az önce. Halisülasyondu kesin. Kesin ya kesin. Ben hayatımda bunlar kadar dengesiz bir çift daha görmedim. Beni deli edeceklerdi en sonunda. Hiçbir şey olmamış gibi davranamak nasıl bu kadar normal yapılabilirdi ki?

Onlara aldırmadan;

-Aslan gelsene konuşalım

Göz kırparak işaret etmemle odama yöneldik. Aslan ve benim odam üst katta çok sevgili ebeveynleriminkiler ise alt kattaydı. Kapayı kapattıktan sonra Aslan'ı sulu sulu öpmeye başladım. Tamam çok abartmıştım. Yanaklarını silerken istemeden de olsa gülüyordu

-iğrençsin ya ne istiyosun çabuk söyle

-hiiç ne isteyebilirim ki

Bu en masum tonda atmış olduğum bir yemdi.

-Üç saniyen var

Diyip ölümcül bakışlarını gönderdi

-Pırım kılmadı bıbıcığım

Dediğimde ikimizde kahkahalarla gülmeye başladık

Birazdan şu meşhur türk dizilerindeki başrol kötü kadınları aratmayarak kameraya bakmış gibi yapacak ve sinsi bakışlarımı atacaktım. Aslanın cebinden çıkarıp verdiği parayla şuan emellerime ulaşmıştım. Sahne kötü kadın gülüşü; Action----> NİHAHAHA

Beş dakika içinde evden çıkmıştım. Durağa doğru emin adımlarla gidiyordum mutluydum çünkü üşümüyordum. Sırt çantam yine ağırlıktan kamburumu çıkaracaktı birazdan eminim.Ufak kar taneleri suratıma düşerken soğuk geçirmez nitelikte sayılır bir şekilde giyindiğim için kendimi tebrik ediyordum. Lütfen lütfen tezahürata hiç gerek yok. Bu şapşiklikle nereye geldiğimi anca anladim. Aferin bana en saçma sokağa girmiştim. Normalde hiçbir şeyden korkmayan ben bu sokaktan çekiniyordum. Tam arkamı dönmeye karar verip adım atmışken bir ses duydum. Sonra bir kaç ses daha. Evet biri acıdan inliyordu ama başkalarıda vardı. Bağırıyorlardı. Kavga gibi. İşte şimdi welcome to vicdan muhasebesi. Üniversite içimdeki cesarete birde delilik eklemişti ve şuan tam da en son ihtiyacım olan şey buydu. Yürümeye karar verdim. Onlara doğru. Tam sapağı dönmüştüm ve karşımdaki gruba odaklanmaya çalışıyordum ki bir el arkamdan kavradı ve en beklenmedik anda iki kolumu kilitledi. Aslında tek bir hamleyle ondan kurtulabilirdim ama yapmadım. Hayatımda ilk defa yüreğime korku tohumları düşmüştü ve ben bunu izlemek istedim.

-Hey bakın bakalım burda kim varmış!

Tam bir gerizekalısın Güneş. GE Rİ ZE KA LI !

KORK BENDEN!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin