GEÇMİŞİN KABUSLU YÜZÜ

811 20 10
                                    

Geçmişin Güncesinden

09/06/2012

Sessizlik. Gözlerimi açtığımda ilgi alanıma giren ilk şey sessizlik oldu. Yattığım yerden doğrulup ayağa kalktım. Yan tarafımdaki dolabın üzerinde olan boy aynasında ki yansımamla birkaç dakika bakıştım. Yeni uyandığını yansıtan yorgun bakışlarımda sebebini bilmediğim bir endişe vardı. Gözlerim endişeyle parlıyordu. Gözlerimi yansımamdan çekip odada gezdirdim, o an dedemin çiftlik evinde olduğumu anımsadım. Merdivenlere doğru yöneldim, merdivenlerin yanındaki duvarda bir kadın resminin bulunduğu tablo vardı. Tabloda ki kadın kalbimin hızla çarpmasına ve birkaç adım gerilememe neden oldu. Kadının alnının ortasına ok saplanmıştı ve okun kenarlarından kan sızıyordu, aslında gülümsemeyen kadının ağzı yanaklarına kadar kesilmişti ve gülümsüyormuş gibi duruyordu, aldatıcı bir görüntüye sahipti. Birkaç dakika tabloyu inceledikten sonra ürkek bakışlarımı tablodan çekip, hızlı adımlarla merdivenlere yöneldim. Merdivenleri hızla inerken son basamağa gelince yavaşladım. Tuhaftı, olması gerektiğinden fazla sessizdi. Son basamakta durmuş evde ki sessizliği dinlerken yan koridorda ki misafir odasından tetik sesi geldi. Yavaş adımlarla misafir odasına ilerlerken içimi bir korku sarmıştı, elimi kapının kulpuna koydum, sakin hareketlerle kapıyı açtım. Misafir odasına girdiğimde normâlde misafirler için lüks dizayn edilmiş odanın içinde şuan tepede sallanan ampûlden başka bir şey yoktu. Gözlerimi ampûlden çekip duvar kenarına baktığımda, şaşkınlıktan gözlerim irice açıldı. Karşımda iki tane klonum vardı, ve biri diğerine silah doğrultmuştu, silah doğrultulan klonum soğukkanlılıkla namluya bakıyordu. Silah patladı, kulakları sağır edecek kadar yüksek çıkan ses, boş odanın duvarlarında yankılanırken, ellerimi kulaklarıma bastırıp gözlerimi sıkıca yumdum. Saniyeler sonra gözlerimi açtığımda vurulan klonum yerde yatarken kafasından kanlar boşalıyor, gözleri odaksız bir şekilde, tavanı izliyordu. Kurşun alnının ortasından delip geçmişti. Dehşet içinde gözlerimi elinde silah olan klonuma çevirdiğimde o da gözlerini bana çevirdi, dudaklarında rahatsız edici bir gülümseme oluşurken elindeki silahın tetiğini çekip namlusunu alnına yasladı, ben geriye doğru adımlarken silah tekrar patladı, çığlık atarak odadan çıktım ve koşarak dış kapıya ulaştım, kapıyı açıp kendimi dışarı attığımda koruluğa doğru koşmaya başladım. Kan ter içinde gözlerimi açtığımda gözlerim önce odağını bulamadı, daha sonra yatağımın karşısındaki koltukta oturan Suna teyzeyi fark ettim. Ne yapacağını şaşırmış şekilde bana bakıyordu. Yine kabus görmüştüm. Birkaç saniye gözlerine baktıktan sonra yerimden doğrulup kalktım. Suna teyze, babamın benim yanımda kalması için tuttuğu orta yaşlı kadındı. Yüzünde yaşanmışlığın çizgilerini taşıyordu. Suna teyzeyi görmezden gelerek kıyafet dolabıma yöneldim, dolaptan siyah düz bir t-shirt ve siyah bir tayt çıkararak gözlerimi Suna teyzeye çevirdim. Üstümü değiştireceğimi anlamış olmalı ki ayaklanıp odadan çıktı. Kıyafetleri üstüme geçirip, iflah olmaz uzun ve kıvırcık saçlarımı geriye doğru itekleyip yanıma telefonumu ve kulaklığımı alarak merdivenlere yöneldim. Merdivenlerden hızla inip kendimi dışarı attım. Kulaklığımı telefona takıp Lucia - Silence şarkısını döngüye alarak yürümeye başladım. Karanlık yolu aydınlatan sokak lambalarının altında yürürken insanların nasıl bu kadar acımasız olduğunu düşünüyordum. Sırf kendileri can yakıcı bir olay yaşadıkları için, canım, kanım, dedikleri insanın da canını yakıyor ruhunu sancılandırıyorlardı. İnsan oğlu değil miydi? İşte Havva ve Adem'in torunları, garipti bazı şeyler fazlasıyla garip. Elimdeki telefonun ekranını açarak saate baktım, saat dokuzu on yedi geçiyordu. Kaldırımda sokak lambasının altında yaklaşık bir buçuk iki saat oturdum daha sonra adımlarımı eve yönlendirdim.
~
Daha yeni başladım, bu bölümler kurgunun yerine tam oturması için. Oylayıp desteklerseniz çok mutlu olurum. İyi günler :)

UÇURUMUN ÜVEYLİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin