(Ji Sung)
Gece saat üçü geçmesine rağmen Jungkook hâlâ gelmemişti. Gece gelmeyebilirim demişti ama yinede bekliyordum. Ama uykumun ağırlaşması ile pes ederek salondan çıktım. Merdivenlerden sessice çıktıp aynı sessizlikle odama gittim. Min-Seo melek gibi uyurken, bende yatağıma yattım.
Uzun zamandır girmediğim Instagram'a girince sadece bildirimlere göz gezdirdim.
@jeon.hj uzun bir aradan sonra fotoğraf paylaştı, bakmayı unutma!
@hana.kim'in attığı hikayeye hemen göz at!
@jeon.jk bir fotoğraf paylaştı
Gibi bir sürü eskiden kalma bildirimler vardı. DM kutumda görülen bildirim sayısı da oldukça fazlaydı. Sadece göz gezdirdim ve geç kalmadıysam, önemli olanlara cevap verdim. Telefonumu kapatarak kenera koydum ve uykuya kendimi teslim ettim.
✒.
Gece boğazımın kuruluğu ile uyandım. Başucumdaki suyun bitmiş olduğunu görünce mutfağa inmek için yataktan çıktım. Min-Seo yine üstünü açmıştı ve bende yine üstünü örttüm. Odadan çıkıp merdivenlerden indim. Salondan sızan ışığı görmemle salona gittim. Işığı açık unutmuş olmalıydım.
Ama öyle olmamıştı. Koltuğa uzanmış eliyle başını tutan Jungkook'u görünce yerimden sıçradım. Gelmiş miydi? Neden yatağına gitmemişti ki? Burda uyursa sabaha her yeri tutulacaktı buna emindim çünkü koltuklar uzun süre yatmak için rahat değildi. Yanına giderek ismini seslendim uyanması için. Sadece bir şeyler mırılandı ama duymadım. Mırıldanmaya devam edince anlamak için yaklaştım.
Birden bileğimden tutarak beni kendisine çekti ve kollarının arasına aldı. Ben şaşkınlık ve heyecandan nefes alamazken kulağıma fısıldadı. "Gitme, benimle kal"dedi. Kalbim atmayı durdurmuştu, sanki iflas etmişti artık bu kadar heyecana. Bir şey demedim ve onun kolunun altından da çıkmadım. Sabah erkenden kalkıp Min-Seo'nun yanına gitmem gerekiyordu sabah yanında beni göremezse korkabilirdi çünkü.
Sabah bunları hatırlamayacaktı öyle değil mi? Sadece uyku sersemliği olarak yaptığı bir şey olarak kalacaktı onun için. Elimin ulaşabileceği uzaklıkta olan elini tuttum ve bir öpücük bıraktım. Seni seviyorum Jeon.
✒.
Sabah yanımdaki hareketlilik ile uyandım. Her tarafım tutulmuştu. Sağ tarafıma dönünce Jungkook'u gördüm. Tabi ya gece birlikte uyumuştuk. O da gözlerini açınca direkt açıklama yapma gereği duydum.
"Ben su içmek için gelmiştim seni burda görünce yatağına git diyecektim ama sen b-"diye ben hızla anlatırken baş parmağını dudaklarımın üstüne koydu. Yine sabah sabah kalp krizi geçirecektim.
"Biliyorum ve hatırlıyorum Ji Sung ben söyledim."diyerek gülümsedi. Kalbimin sesi yine duyulunca gözlerimi kapattım. "Kalbinin sesi taa yüz metre öteden duyulur"dediğinde sessizce "Git o zaman duyabilir misin bi bak"demiştim ama dediğimi duymuştu.
"Ben gidersem böyle atmayı bırakır ama. Haksız mıyım ?"dediğinde bir süre şaşkınlık ile ona baktım ve hemen ayağa kalktım. Eğer biraz daha yanında kalırsam sağlığım tehlikeye girecekti. "Min-Seo'ya bakmam gerek"diyerek ordan hemen toz oldum.
Odama geçtim ve elimi kalbime dayayarak sakinleşmeye çalıştım. Hatırlıyordu, aklı başındaydı ve beni yanına çağırmıştı. Ona olan hislerimden de bihaber değildi. Ne yapacaktım ben.
✒.
Min-Seo'yu bebek arabasına bindirince emniyet kemerini de bağladım. Dört aylığı geçmişti ve artık oturabiliyordu. Bu bana bir çok açıdan kolaylık sağlıyordu. "Hazır mısınız gidelim mi?"dedi Jungkook. Başımla onu onaylayarak ayakkabımı giydim.
Sabahki olaydan sonra ondan kaçmaya çalışıyordum ama pek mümkün değildi.
Annemgil bizi yemeğe çağırmıştı ve şimdi oraya gidiyorduk. Ev zaten yakın olduğu için yürümek istemiştim. Hava almak iyi gelecekti. Her yere araba ile gitmek istemiyordum. Evden çıkınca anayoldan yürümeye başladık. Biz sessizdik sadece Min-Seo, bebek arabasının yerdeki çakıl taşlarını ezerkenki hafif sallantısına kahkahalar ile gülüyordu. Ve bizde ona gülümsüyorduk.
Dışarıdan gören birinin 'Ne kadar mutlu bir aile' diyebileceği bir andı. Aslında Jungkook ile eskiden olduğumuz durumla şuan olduğumuz durum arasında kesinlikle alaka yoktu.
Güvenlikler bizi görünce otomatik olarak kapıyı açınca başımla hafifçe eğildim ve selam verdim. İnsan evindeki güvenliği bile özler miydi ya? Evin giriş kapısı açılınca görüş alanımıza HyuJin girdi. Jungkook'un, "Yerden bitme ot gibi her yerden çıkıyor"diye mırılandığını duyunca gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım.
HyuJin hepime selamlaşınca ve Min-Seo'yu öpücüklere boğunca ellerimizi yıkayıp masaya geçtik hemen. Çünkü Jungkook bir türlü hazırlanamadığı için geç kalmıştık.
Herkesle selamlaşınca sofrasında büyüğü yemeye başladı ardından da biz başladık. Bize öğretilen buydu, sofranın büyüğü yemeğe başlamadan başlanmaz derdi annem hep. Tabi Min-Seo elindeki muzla uğraşırken bu kuralı ihlal etmişti ama olsun.
Yemek gayet eğlenceli ve hoş sohbetle geçerken sessizlik olunca HyuJin, Jungkook'a hitaben konuştu. "Ji Sung çok güzel evet ama artık yemeğine mi odaklansan?"dediğinde Jungkook gözdevirdi. Annemgil ise gülümseyerek kendi aralarında konuşmaya devam ettiler. Aynı şekilde babamgilde.
Bana mı bakıyordu gerçekten?
Jungkook HyuJin'e bir şeyler fısıldadı ama duymuştum. Gerçi ne anlam ifade ettiğini bilmiyordum muhtemelen kendi aralarında bir şeydi.
"Tohumlar çoktan filizlendi bile HyuJin"
🐑Ben geldim!
🐑İki bölüm önce hatırlıyor musunuz JK Ji Sung için ne demişti? [ Sana karşı hislerim tohumcuk halinde şuan ama ne zaman o tohumlar filizlenecek o zaman senden hoşlanıyor olacağım ve ne zaman o tohumlar bir ağaç olacak işte o zaman ise sana aşık olacağım.] Hayırlı ugurlu olsun.
🐑Yeni bir kurguya başladım. Art|JJK diye gerçekten güzel bir kurgu olacağını düşünüyorum ilk bölümü yayımlandı. Profilimden ulaşabilirsiniz desteklerinizi esirgemeyin lütfen
🐑Sizi seviyorum ve öpüyorumm muah muah💜
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Answer ❦︎ |JJK|✔ [Tamamlandı]
Fanfiction[Tamamlandı] "Senin abin Jeon Jungkook'a aşık olacak kadar aptalım, evet"