-3-

12 3 0
                                    

Sonunda ilk ders bitmiş ikinci derse gireceklerdi. Başının ağrısı biraz da olsa dinen Lena testin kapağını kapatarak gözlerini yumdu. Derin bir nefes aldı. Tekrar gözlerini açtığında karşısında Loris'i buldu. ''Sana nasıl yardımcı olabilirim,'' dedi Lena. ''Aslında çözemediğim bir kaç soru var onlara yardım etsen fena olmazdı,''dedi Loris. Çantasını çekerek yanında yer açtı Lena. Bugün sıra arkadaşı Julie gelmemişti. Onun yokluğunu fırsat bilerek tüm sıraya yayılmıştı. Her zaman dağınık çalışırdı. Yanına oturan Loris kitabını açarak çözemediği soruları göstermeye başladı. Lena hepsini tek tek anlatarak çözdü. Son soruya geldiklerinde yandaki soru Lena'nın dikkatini çekmişti, bu Andre'nin çözdüğü soruydu Loris bu soruyu çözmüş müydü? ''Bu soruyu sen mi çözdün yoksa yardım mı aldın?'' diye sordu.

 ''Kendim çözdüm, yanlış mı çözmüşüm?''diye sordu Loris. ''Hayır, hayır yanlış çözmemişsin. Sadece bu derecede bir soruyu çözebilmen beni gururlandırdı, nasıl olsa benim sınıf arkadaşımsın.'' diye şakaya vurdu.''Aslında zor değildi, derecesi yüksek olsa da bizden daha alt seviye bunu çözebilir bence.''dedi. Lena belli etmesede hem utanıyor hem kıskanıyordu. Bu soru üzerinde fazla durmasına rağmen çözememişti. ''Haklısın, bazen cidden böyle saçmalıklar olabiliyor. Bu soruyu mu çözememiştin?''diyerek konuyu kapattı. Ders zili çalmış, sınıf yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Hocaları gelene kadar o soruyu bir daha çözmeye çalıştı fakat yine başarılı olamamıştı Lena. Belkide kendimi kandırıyorum aslında eziğin tekiyim diye geçirdi içinden.

 Cam kenarı en arka sırada oturuyordu. Genelde o camın perdesi hep kapalı olurdu. Güneşi pek sevmezdi Lena. O kapalı havaların insanıydı. Şans o gün Lena'ya hiç uğramamıştı. Bu hafta felaketler haftası filandı da Lena'nın mı haberi yoktu? En sevdiği hocasının gitmesi, babasının eve gelmemesi, annesinin ve ablasının ona sert davranması.. Cidden berbat bir hafta geçiriyordu. Tüm bunlarla zihnini yormak istemiyordu. Kafasını iki yana sallayarak kolasından bir yudum daha alacaktı ki kutunun bittiğini fark etti. Bir kutu daha açsa hoca gelene kadar bitiremezdi, bu yüzden bu fikirden vazgeçerek ayaklandı. Eline boş kutularını alarak geri dönüşüm kutularının yanına gitti. Elindekileri atarken içeri Andre girdi. Lena hızla elindekileri kutuya atarak yeri geçti.

 Andre onun bu telaşlı hallerine güldü ve o da kendi yerine geçti. ''Oturabilirsiniz, bu ders serbest bırakıyorum. Konularda sanırım biraz ileri gitmişsiniz.'' Lena buna sevinse mi üzülse mi bilemedi. Sınıftan çoktan arı kovanı gibi sesler çıkmaya başlamıştı bile. Lena bir süre sınıfa baktı sonra gözleri Andre ile buluştu. Aklına sabah çözemediği soru gelmişti, test kitabını alarak Andre'nin yanına gitti. ''Rahatsız etmiyorumdur umarım,''dedi  Andre'nin yanına varınca. ''Hayır, hayır rahatsız etmiyorsun. Evet söyle bakalım sana nasıl yardım edebilirim.''  ''Aslında sabah ki soru için geldim. Sizden sonra da çözmeyi denedim fakat yine başarısız oldum Bu beni rahatsız etti.'' Andre gülümsedi, minik öğrencisinin derslere verdiği önemi  takdir ediyordu. 

''İstersen sandalyeni de getir ayakta durma.''  Kafasıyla onayladı ve boş olan sandalyelerden birini öğretmenler masasına yaklaştırdı. Test kitabını açarak soruyu buldu ve Andre'ye çevirdi. Andre soruyu okuyarak tane tane anlattı. Son şıkkı anlatırken Lena'nın kalbine birden ağrı girdi. Giren ağrı nedeniyle hafiften eğilerek inledi. Andre anında Lena'ya dönerek ne olduğuna baktı. ''İyi misin Lena? Bir şeyin var mı?'' Uzun süredir böyle ağrılar çekiyordu. Sebebini fazla çalışmasına yoruyordu fakat başka bir sebebi daha olmalı diyede düşünmeden edemiyordu. Tekrardan doğrularak eski pozisyonunu aldı. ''Bir şeyim yok merak etmeyin lütfen. Sadece dün fazla yorulmuşum antrenmanda.''  ''Şu an iyi misin? Revire gidelim mi?''  ''Gerek yok, iyim cidden.'' Kitabı önüne çekerek konuyu kapatmaya çalıştı. ''Peki öyle olsun, bir daha böyle bir şey olursa doğru revire ama. Anlaştık mı?'' Sadece kafasını sallamakla yetindi Lena.

 Tekrardan  soruya döndüler. Konun püf noktasını yanlış yerde kullandığı için çözememişti. Çözmeyi tamamen bitirdikten sonra Lena ayaklandı. ''Teşekkür ederim Bay Andre.'' '' Rica ederim Lena. Lütfen bana Bay Andre deme o kadar yaşlı mı gözüküyorum?'' Andre'nin komik yüz ifadesine kıkırdadı Lena. ''Haklısınız Bay Andre o kadar yaşlı gözükmüyorsunuz.'' Tekrardan kıkırdadı. ''Ayıp oluyor ama. Güceniyorum bak. Sadece Andre demen yeterli ama sadece bire bir iken.'' ''Peki Andre, peki sınıfta ne diye sesleneceğim?'' İlla bir sıfatla yada isimle seslenmen gerekmiyor. Sen parmak kaldırınca direkt söze başlayabilirsin. Ayrıca antrenman demiştin spor mu yapıyorsun?''  ''Evet, kick boks ile ilgileniyorum şu an henüz turuncu kuşaktayım. Yaklaşık iki hafta sonra açık kahveye geçeceğim. İsterseniz izlemeye gelebilirsiniz bende misafir arıyordum zaten.''  ''Waow harika. Eğer müsait olursam mutlaka geleceğim.'' Lena yüzüne gamzesini gösterecek şekilde bir gülümseme yerleştirdi ve ellerini birleştirip eğilerek selam verdi. Kitaplarını alarak sırasına döndü. Yüzünde ki gülümsemesi hala gitmemişti.

Saatine baktığında daha zile yarım saat olduğunu gördü. Sadece 2 saat ders çalışmasına rağmen yorulmuştu. Sınıfa göz gezdirdi. Çoğu kişi yanındaki ile konuşuyor, bir kaç kişi telefonuyla oynuyor, kapı kenarı en arka fil izliyor, geriye kalan üç kişi ise test çözüyordu. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 05, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Çaresiz..Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin