Bembeyaz ışıklarla dolu bir yerdeyim. Annemin ve babamın kollarının arasındayım.
“ Seni hiç bırakmayacağız! ” , “ Seni çok seviyoruz! “
“ Bende sizi çok seviyorum canım annecim canım babacım! “ , “ Sizden başka kimsem yok.”
Sımsıkı sarılıyoruz… Sonra birden uzaklaşıyorlar… Artık göremiyorum onları...
“ Anne! Baba! Nereye gidiyorsunuz? Beni bırakmayın! “ “Anneeee anneciiiim!”
------
Uyandığımda yüzümden terler akıyordu. Üstümde anlamsız bir yorgunluk vardı. Yastığımı dikilttim ve yaslandım. Gece lambasını açarak odanın loş ışığında gözlerimi kapatarak gördüğüm rüyayı hatırlamaya çalıştım..
“Günlerdir gördüğüm rüya” diye geçirdim içimden. “Bu rüyayı defalarca görmüştüm.” İstemsiz olarak gözlerimden yaşlar döküldü. Yine onları görmüştüm ‘annem ve babam’… ‘Yıllar önce talihsiz bir kaza sonu kaybettiğim annem ve babam’ …
Gece lambasını kapattım. Yastığımı ters çevirdim ve soğuk tarafına başımı koyarak uyumaya çalıştım. Belki onları bir kez daha görebilirdim.. Rüyada bile olsa.. Bu umutla uyumaya çalıştım.. Gözlerimi kapattım…
Ta ki bir kahkaha sesi duyduğum ana kadar. Bu ses Aysun’dan başkası olamazdı. Kimse üvey annem kadar iğrenç gülemezdi.
Sonra birden omuzlarımda bir ağırlık hissettim sanki biri beni yatağa bastırıyordu. Birden hışımla gözleri açtım. Üvey babam neredeyse üzerime çıkmıştı. Çok korktum ve çığlık atmaya başladım. Ben bağırdıkça omuzlarımı çok daha fazla bastırıyordu. Gücüm ona yetmiyordu. İttiriyordum fakat nafile. Üzerime o kadar çok baskı yapıyordu ki..
Beni öldürmeye mi çalışıyordu yoksa taciz mi ediyordu anlamamıştım. Tek hissettiğim şey korkuydu. Ağlamaya başladım..
Üvey babamın son zamanlardaki davranışları beni ürkütmüştü. Bu nedenle yatağımla komodinim arasına ne olur ne olmaz diyerek bir bıçak saklamıştım. Sağ elimle onu yerden almaya çalıştım. Kolumu uzatıyordum fakat erişemiyordum bıçağa..
O an korkuyla ve kaçma ümidiyle üvey babamın erkeklik organına tekme attım. Bağırarak üzerimden kalktı sendeleyerek yere düştü ve başını yatağımın köşesine çarptı. Üvey annem elindeki kamerayı yere fırlatarak kocası Feyyaz’a koştu. O an farkettim bizi kamerayla çektiğini ‘alçak kadın’ .
Hemen bıçağı yerden alarak Üvey babam Feyyaz’ın sırtına sapladım. Öyle bi bağırdı ki kulaklarım zonkladı. Artık gücü kalmamıştı yerde kıvrılmış acı çekiyordu. Üvey annem Aysun ise korkudan tir tir titriyordu. Üzerine yürüdüm ve birkaç adım geri attı belli ki korkmuştu. Ona zarar vermek istemedim hamileydi. Bir can taşıyordu. Bu kadar korku onun için yeter de artardı bile.
Komodinimin üstünden telefonumu ,yastığımın altından annem babam ve benim olduğum resmi aldım. Giderken de kamerayı almayı unutmadım tabii ki. Merdivenlerden 2’şerli 3’erli iniyordum. Kalbim küt küt atıyordu.
Apartmandan çıkmayı başardım. Bu mahalleyi pek fazla bilmiyordum. Hiç arkadaşım olmadığı için dışarı çıkmazdım.
Sağa döndüm ve koşmaya başladım. Koştum.. Koştum.. Koştum..
Sonra bir an duraksadım. Nefes nefese kalmıştım. Bir sitenin duvarına yaslandım. Etrafa baktım. Hiç bilmediğim yerlerdi burası ama bunun bir önemi yoktu. Tek amacım Feyyaz ve Aysun’dan kurtulmaktı.
Kulaklarımda üvey babam olacak o adamın sözleri yankılanıyordu. “Pis sürtük seni bu yaşına getirdik senin yaptığına bak! Bunu senin burnundan fitil fitil getiricem. Kaçamazsın benden. Elbet bir gün bulacağım seni. Orospu çocuğuu! “
Umrumda bile değildi ama bana en çok koyan ‘orospu çocuğu’ demesiydi. Herşey bir kenara ama anneme bunu demeyecekti. Sinirimden elimdeki kamerayı yere fırlattım, kırdım ve ezdim artık paramparçaydı. “ Zamanı geldiğinde bunun intikamını alıcam senden” diye geçirdim içimden..
Düşüncelerimden arındığımda bambaşka bir yerde olduğumu farkettim. Daha önce hiç görmediğim ıssız bir sokaktı burası. Cebimden telefonumu çıkardım. Saat 04.15 idi. Güneş doğmamıştı bile..
Evet üvey annem ve üvey babamdan kurtulmuştum. Fakat şimdi hiç bilmediğim bir yerde yapayalnız ve çaresiz kalmıştım.
Peki ya şimdi ne yapacaktım?
Nereye gidecektim?
İlerde bir park gördüm oturup dinlenmek bana iyi gelirdi. Parka doğru yürümeye başladım..
Boş bir bank vardı. Oturdum. Etrafta kimsecikler yoktu.
Hava soğuktu fakat benim üzerimde askılı bir bluz ve altımda kısa şortum vardı. Hem üşümüş hem de utanmıştım. Yüzümün kızardığını tahmin etmek hiç de zor değildi.
‘Keşke o trafik kazasında bende ölseydim’ diye iç geçirdim..
Düşünmeye başladım…
Acaba Aysun ve Feyyaz hastaneye mi gitmişlerdir? Yoksa Feyyaz yolda ölmüş müdür? Belki de şuan öldürmek için beni arıyordur?
Ya Aysun korkudan bebeğini düşürmüşse, benim yüzümden daha dünyaya bile gelmemiş olan bir can öldüyse? Katil miydim ben?
Ya beni bulurlarsa?
Derin bir nefes alıp verdim.. Mantıklı düşünemiyordum. Zaten benim yerimde kim olsa mantıklı düşünemezdi..
Üşümeye başlamıştım. Ellerimle kollarımı ovuşturdum. Gözlerimi kapadım ve bir müddet sessizliği dinledim..
Ardından ayak sesleri bu sessizliği bozdu..
Sesin geldiği yöne başımı çevirirken biri – sanırım bu ayak seslerinin sahibi- sağ kolumdan tutup beni ayağa kaldırdı. Arkamdan beni sıkıca sardı ve başıma silahı dayadı…
“Bırak beni hayvan! Bırak diyorum sana!”
“Kes sesini aptal! Sadece bana yardım edeceksin o kadar”
Üvey babam olabilir miydi? Hayır onun sesi tiz ve iticiydi.
Peki öyleyse bu kimdi?
Başıma silah dayayan kişi kimdi ?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH GÜVERCİN
Любовные романы-Sen benim için bu denli önemliyken ben senin için neyim Ceyhun? -İlkim saçma sapan konuşmayı kes! -Ben senin gibilerin her gece altında inlettiği kızlardan değilim! Anla bunu! diye bağırdım gözlerim biraz daha burada durursam ağlayacağımı belli ede...