*네/사*

28 5 13
                                    

-geçiş-

"Kelebek etkisi nedir bilir misin?
Tek bir bakışının üzerimde oluşturduğu etki de pirinç keki etkisiydi sanırım.."

°°•°•°•°•°•Vmin•°•°•°•°•°•°

~푸른~

Elimle ağzımdaki maskeyi düzelterek kendime son bir bakış atmış ve hızlıca  etrafta dört dolanmaya başlamıştım.

Tedavi olarak bir odaya tıkılmalı mıydım?
Yoksa hayatımı istediğim gibi mi yaşamalıydım?

Başımı olumsuz anlamda sallayarak bu konuyu daha sonra düşünmek için rafa kaldıracaktım.

Aynı iki ay önce yaptığım gibi.

Derin bir nefes vererek yatağıma oturdum. Elim istemsizce gitarıma uzanırken dudaklarımı birbirine bastırarak sürekli konuştuğum çiçeğe döndüm. Çiçekle üç haftadır yaptığım gibi tek taraflı sohbete girişirken konumuz belliydi.

Pirinç keki çocuk.

Belki de ona..
Pirinç prens demek daha doğruydu.

Düşüncelerim  istemsizce gülümsememe yol açarken derin bir nefes vererek kaşlarımı çatmıştım.

O kişi..
Üç haftadır zihnimden ayrılmaya tenezzül etmiyordu.

Lakin,
Onu kafeye girdikten sonra bir daha görmemiştim.

Bu durum canımı sıkıyordu.
Sesindeki 'özür dilerim' tınısı beni benden alırken, şarkı söylerse nasıl muazzam bir ortam olacağını düşlemeye başlamıştım bile.

Bedenime baştan aşağı bir titreme gelirken, kulaklarımda yankılanan melodi ile sırıtmıştım.

Duyuyordum işte,
Bu muazzam bir histi.

Kendime gelerek telaşla odadan çıkmış ve Büyükannemin yanına ilerlemiştim. O sırada bacaklarıma dolanan Junghyun ile gülümsemiş ve saçlarını karıştırmıştım.

"Tae Hyung! Günaydın hyung!"

Neşeyle bacağıma sarılan çocuğu kucağıma almak için eğildiğimde başımın dönmesiyle dengemi sağlayamadan kalçam yerle buluşmuştu.

Junghyun kıkırdayarak yanıma gelip kollarını boynuma dolamış, bana iyice sokulurken gözlerimi yumarak derin bir nefes aldım.

"Siz ikiniz, yerde ne yapıyorsunuz?"

Duyduğum alaycı sesle başımı çevirip Hea'ya bakarken, Junghyun şakıyarak araya girmişti.

"Tae Hyung! Hoppa yaptı"

Hea'nın şüpheci bakışlarını görmemle gülümsemiş ve yerden kalkmıştım.
Gözlerimin önünde yukarıya kayan görüntüler ile lanet ederek savsak adımlarla kapıya ilerledim.

"Taehyung! Üzerini kalın giyin!"

Büyükannemin sesi kulaklarımda uğuldarken siyah şemsiyemi almış ve kapıyı çekerek dükkanın arka kapısından dışarı çıkmıştım.

Verdiğim derin nefes havaya karışırken listemi çıkarmış ve göz gezdirmiştim.

Lunaparka git ve roller coaster'a binerken su iç.

Bu maddeyi hangi kafayla yazdığımı düşünürken diğer maddeye göz gezdirdim.

Uçan gemilerden al.
Uç onunla

Kaşlarım kendiliğinden çatılırken diğer maddeleri okumaya başlamıştım.

Bunlar ne saçma maddelerdi böyle..

Başımı onaylamazca sallayacakken başımın dönmesiyle düşmekten son anda kurtulmuştum. Adımlarımı hızlandırarak kağıttaki en mantıklı seçeneği seçmiş ve adımlarımı nehir kenarına çevirmiştim.

Nehir kenarına git ve şansın varken elindeki şekerleme ile dolan.

Evet, şansım varken..

-Kim Taehyung

KASIMPATI-Vmin-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin