-kırca abla,bana neden tokat attın ? Ben ne yaptım ki ?
-Of ! Sus artık, ben sana eve git demedim mi ? Sen neden insiz sokaklarda dolanıyordun ? , Ben gelmesem : o güzel yüzün erimiş olabilirdi ! İstanbul'u küçümseme.
"-A,ama..." Diyebilmişti sadece.Geri kalan sözcükleri içine atarken gözyaşıyla beraber dışarı çıkartmıştı.
-Nâlân yeter! Bide seninle uğraşıyorum ya ! Şu hale bak...
-Ben oraya bilerek gitmiştim !
"APTAL ! NİYE ?" Demiş ve sarı saçlarını çekmiştim. Elime birkaç tel gelince çok mutsuz olmuştu,ama umrumda bile değildi.
-Söyliyemem!
- Bugün başına zaten yeterince iş açtın, söyle bari sebebini biliyim ?!
-Öğrenirsen üzülürsün ama.
- Ben mi ? Hahaha...
Beni üzmeye senin gücün yetmez gülüm.- Ya yeterse ?
-Üff ! Söyle hadi. Dememle içeri kaçmıştı "-Sarı şey gel buraya ! Sarı kafaa! Ah ! O odadan çıkarsan seni varya..."sinirlenmiştim,ne olduğunu merak etmiş ,ama kendini azarlamamdan kurtarmak için sallıyor diye düşününce boşvermiştim. O gece canerin beni aramasıyla uyumaya çalıştığım yatağımdan bir anda kalkmış ve telefonuma baktımıştım.
-N'oldu ? Caner .
-Gelmen lazım kırca başkan.
-Niye ?
-Bir tane daha kuyumcu bulduk.
-Bekle beni Caner. Konum at.
Yatağımdan kalmış , üzerime deri ceketimi geçirmiştim. Saçlarımı salmaya karar verip siyah deri pantolonumun cebindeki tornavidayı almıştım. Daha sonra şu anda üzerimde olan eşofmanımın cebine atmıştım.bir yüz maskesi ve eldivenleri dolabımın kilitli bölgesinden alıp sessizce nâlâna duyurmadan dışarı çıkmıştım.
Canerin bana gönderdiği mail'e bakarak yolda gidiyordum. Çalıntı olan motosiklete atlayıp konum gönderilen yere doğru yola çıktım.
Aşırı hızlı gidiyordum.
Gönderilen adrese yaklaştığımda yaptığım hızdan ötürü saçlarım uçuyor ve vücudum hafif üşüyordu.
Canere mesaj yolladım :"Geldim. Neredesiniz ?" Mesajı yollarken motosikleti bir kenara çekmiş üzerine yatay bir şekilde oturmuştum. Saat 3 civarıydı.
Caner mesajıma geri dönüş olarak :"Gri binanın içindeyiz." Dedi. Yavaşça kaskı mı çıkartıp Demetin veya canerin yüzünü görebileceğimi umarak gri binaya doğru yöneldim.
-Caner !
-Kırca!
-Demet nerede ?
- İçeride.
"Hadi girelim o zaman." Demiş cebimden malzemelerimi çıkartıp gri binanın içine doğru adımlarımı sıralamıştım. Karanlık ve alışık olduğumuz gibi bir yerdi."Kuyumcu dükkanı üst kattaymış."diyordu az önce karanlığın içinden yanımıza gelen Demet.
-O zaman yukarı çıkıyoruz gençler !
"Hadi..." demiştiler aynı anda. Ben merdivenlerden çıkarken. En üst katlardan birinde durdum,kocaman bir kapı vardı. Benim için açması kolay... Edevat çantamı çıkartıp kapıyı patlattım. Tornavidayla teker teker söküp kapıyı Caner ve Demet'e tutturdum. Artık içeri girmemiz an meselesiydi sadece alarm kontrolü yapmalıydık. Bir bina burası ama gelen geçenin içine kolayca görebileceği bir bina. Hayvanların bile girebileceği. Alarm kurulmuş olmalı buraya.
-Caner kır şu kolu ,Demet mavi feneri tut kapıya doğru.
C: tamamdır.
D:iyi mi böyle ?
-iyi,iyi...
Ben yüksek bir yere çıkmak için caner'e elini uzat dedim ellerini birleştirip bana basamak yaptı omzuna tutunup , Demet'in de yardımıyla ikinci girişin üzerindeki alarmı çözmeye başladım. Herşey iyi gidiyordu lakin bir sorun var.
Orada birşey gözüküyor. Sarılı siyahlı.
Bu bir Alman kurdu !-Şimdi s***ık.Caner kımıldama, demet feneri yere koy.demiş ve korkmaya başlamıştım.
(Günlüğümün sayfalarına şu anda bunları yazıyorum ya oradan nasıl kurtuldum bilemiyorum. İyiki şu anda buradayım ve bunları günlüğüme yazacak bir fırsatım var. neyse yazmaya devam edeyim.)
Biz kosof duruşu yaparken köpek bizi ilk aldığından daha az dikkate almaya başlamıştı. Yavaşça aşşağı inmeyi ve o köpekten kurtulmayı planladık, Ama Caner ellerini açmaya çalışmasa ve Demet canere kızgınlıkla bağırmasaydı.
-Ulan niye rahat durmuyosunuz ?!
KOŞUN , KOŞUUUN !!!Bu sözcükler ve olaylar olurken ben koşu yolu spora başlamıştım.
Köpek havlıyordu. Peşimizden gelmeye yelteniyordu. "Hoşt." Motosiklete kadar nasıl koştum bilmiyorum, Demet ve canerde yanlarındaki araca atladılar ve yolları ayırarak kaçmaya devam ettik. Alarm sistemi ötmüştü bile arkamızdan. Umarım enselenmeyiz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕂𝕒𝕝𝕡 𝕪ü𝕜ü𝕞
ActionKırca, hayatını bataklıkta sürdürürken bir yandan da üvey kardeşine bakmak zorunda. Nefret etmesine rağmen bakımını üstlendiği üvey kız kardeşi onun hayatındaki mihenk taşı oluyor ve "nasıl", "niye" sorularını sormaya bile vakit kalmıyor. Çıka gelen...