1 Yıl Sonra :
Gözleri sararmış , iyice zayıflamış olan kardeşime bakarak şunları söylüyordum :
-Bugün Ameliyat günün. Sakın korkma tamam mı ?İyi olacaksın.
- Tamam, korkmuyorum Kırca abla.
-Bana söylemek istediğin bir şey var mı?
-Evet.
-Ama veda sözü yok. Çünkü geri geleceksin ?
- Kırca abla... Eğer bana birşey olursa ağlama. Bir de yetimhanede ki arkadaşlarıma onları çok sevdiğimi söyle. Başka isteklerim de var.
-Söyle...
- Bana bir yıl önce aldığın 3 TL lik dondurma dan arkadaşlarıma da alır mısın ?
-Sen ameliyattan çıktığın zaman beraber alırız.
-Kırca abla ! Geliyormusun ?
-Nasıl geleyim? nâlân.
- Sen olmadan olmaz...
- Neden olmasın ki ? Tekrar buluşuruz nasılsa.
-Sen olmadan korkarım !
- Tamam. ısrar etme daha fazla. Canım benim.
-Yaşasıııınn...!
- Bağırma nâlân ! Sakin ol. Seninle gelemem. Ameliyat olup geleceksin bu yüzden korkmana gerek yok.
-Peki.
O ameliyathaneye taşınıyorken, babam bana bakıp :"Elimden gelen herşeyi yapacağım." Diyordu. Ben de ona güvenmekten başka bir şey yapamıyordum. Riskler barındıran bu ameliyatın sonucu beni ya dünyanın en mutlu insanı yapacak,ya da ölmekten beter edecek di. Saatler geçiyordu. Ben ameliyat hane nin önünde tek başıma bekliyordum. Yalnızlık senfonisi duyuyordum. Ama bu sessizliği bozan bir şey vardı sanki. Kapıdan içeri bir topluluk oluşturan minik ayaklar girmişti. Surat ifadem donuk du. Anlam verememiştim.
"Meraba Kırca abla. Biz Nâlân'ın yetimhane den arkadaşlarıyız." Demiştiler.
-Merhaba. Oturun lütfen. Şimdiden söylüyorum Nâlân iyi olacak. Eğer bir şeyler ters giderse ve buradan birisi ağlarsa : iğne yaptırırım ona göre...
Sanki bir şeyler ters gitse ben aglamazmışım gibi onlara adalet dağıtıyordum. Ama ben ümitliydim. Bu minikler oturunca bende bir yer bulup oturmuş ve beklemeye devam etmiştim. O kadar zorlanıyordum ki kötü şeyler düşünmemek için. Ama yapamıyordum. Beklemek vakit geçtikçe beni darltıyordu. Kapının önünde bir oturuyor,bir dolanıyordum. O tarafa bu tarafa derken beklemekten bıkıyordum. Aynı zamanda iyleşmesi için dualar ediyor, çocuklara da dua edin diye tembihliyordum. Onlarda minik ellerini açıyor "Allah'ım nolur iyileşsin." Diyoardı. Bu masumların dua edişi benim hoşuma gitmekle beraber , ümidimi çoğaltıyor du. Hâlâ ayakta dolanıyordum. Yaklaşık 1,2 saat geçmişti. Ben ümitli bekleyişimin son saniyelerini hesaplıyordum. Ve birden Ameliyathane'nin kapısı açılmıştı içeriden çıkan Doktor, üzerine adeta saldırırcasına "Durumu nasıl?" diye sorunca : "Henüz birşey söylemek doğru olmaz."demişti. Bu cevabı alan ben ; sadece susmaya karar vermiştim. Doktorun cevabını duyan çocuklar da bana soru sormamıştılar. 3 saat geçmişti artık.
Ameliyat hane den Babam çıkmıştı ilk önce. Gözleri dolmuştu.-Baba ne oldu ?! Ameliyat güzel geçti dimi ?
- Kırca , kızım. Bir hata oluştu. O hatayı düzeltmek için içerideki doktorlar çaba gösteriyorlar.
-Baba sende git , birşey yap. Müdahale et. Ne bileyim komut falan ver. N'olur ?
-Elimden birşey gelmez kızım. İkinizde benim evladımsınız, lütfen böyle yapma. N'olur ağlama ?!
Babamın bana ağlama demesi bana etki yapmayı başaramamış olacak ki gözyaşlarım durmak bilmiyordu.
-Baba onu iyleştirmeye vesile ol ! Yalvarırım sana.
-Ben yapmam gereken herşeyi yaptım Kırca,kızım.
-Yapman gerekenden fazlasını yap o zaman !
- Az sonra içeri gireceğim. Onun için daha fazla tavsiye vereceğim. Sen de bu sırada kendini topla ve dua et.
-Tamam. Tamam nolur hızlı ol baba.
Babam içeri girmiş di bana kalan ise yine az önceki gibi beklemek di. Saatler geçiyordu, saniyeler dakika,dakikalar saat,saatler gün , günler ay,Aylar yıl,Yıllar asır olmuştu içimde. Sanki saniyelerde değil de asırlarca bekliyordum Kardeşimi. Sağlıklı bir şekilde çıksın ve bana yeniden "Kırca Abla" desin diye dualarının ardına dua katıyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝕂𝕒𝕝𝕡 𝕪ü𝕜ü𝕞
ActionKırca, hayatını bataklıkta sürdürürken bir yandan da üvey kardeşine bakmak zorunda. Nefret etmesine rağmen bakımını üstlendiği üvey kız kardeşi onun hayatındaki mihenk taşı oluyor ve "nasıl", "niye" sorularını sormaya bile vakit kalmıyor. Çıka gelen...