-Günümüz-
Sabahın lanet ışıkları gözlerime tecavüz edercesine girmeye çalışıyordu. Sabahlardan nefret ederim.
Çünkü, yeni bir güne başlamak sürrkli bana lanet olası hastalığımı hatırlatıyordu.Yataktan zorla da olsa kalktım ve dün gece gördüğüm rüya üzerine düşüncelere daldım. Rüyamda, annem vardı. El ele tutuşmuştuk, ben küçüktüm. Güneş etrafta gülümsercesine ışık saçıyordu. Hava da biraz bile bulut yoktu, hiç yoktu. Annem elimi tutmuştu yemyeşil çimenleri olan bir yayla da koşuyorduk. İkimizde durdu. Annem yüzümü elleri arasına aldı, "Ben döneceğim, beni sadece 5 dakika boyunca gözlerin kapalı bekle." Annem ordan ayrılmaya yeltendi, bense gözlerimi açtım ve onu hırkasının kolundan tuttum "Anne, bırakma beni lütfen." Annem elimi yavaşça hırkasının kolundan indirdi ve ellerimi kavradı, "5 dakika bekle söz veriyorum ki döneceğim." Kafamı salladım ve gözlerimi kapadım. İçimden 5 dakika saydım. Gözlerimi açtığımda annem yoktu. Onu gece yarısına kadar bomboş yaylada bekledim. Omu çağırdım durdum. Ama gelmedi.
Rüyam böyleydi işte. Fakat, benim hiç annem olmamıştı. Doğduğumda çöpün kenarında ölüme terk edilmişim. Bir kadın beni bulup yetimhaneye bırakmış. Bense, 15 yaşında oradan ayrılıp kendi kendime bakmışım. Şuan 22 yaşında genç bir kızdım.
Son zamanlarda böyle rüyalar görüyordum. Annem babam vardı, mutluydum gülüyordum ve onlarla birlikte eğleniyordum. Ama bunlar sadece bir rüyaydı. Gerçek olmasını istemezdim çünkü beni ölüme terk eden o iğrenç insanları tanımak istemiyorum. Onlardan nefret ediyorum.
Hayatımda bir an bile o iğrenç insanları merak etmedim çünkü beni onlar bırakmıştı, ben değil. İsterdim ki bir annem babam olsun ve beni kollasınlar. Ama yoktu. Ve onları merak da etmiyordum.
Üç tane yakın arkadaşım vardı. Aleksitimi hastalığımı sadece onlar biliyordu. Jennie, Jisoo ve Lalisa. Jisoo benimle kalıyordu normalde ama son 1 haftadır babası bitkisel hayattan çıktığı için babasına bakıyordu. Onun annesi yoktu ama babası vardı. Benimse, hiç birşeyim yoktu. Sadece üç kız kardeşim.
Herneyse, duygu sömürüsünü kesmem lazım. Jennie ve Lalisa ise yurt dışında üniversite okuyordu. İkisininde benim gibi sadece Ben ve Jisoo'su vardı. Onlarında ailesi yoktu. Biz yetimhanede çocukken tanışmıştık. Jisoo'nun babası çok hastaymış o çocukken ve Jisoo kaçırılmış. Sokakta bırakılmış. Babası o zamanlar bitkisel hayattaymış, bu yüzden kimsenin bir bilgisi yokmuş onun kaçırılmasıyla ilgili. Sokakta bırakılmış ve yetimhane müdürümüz onu sokakta görmüş. Ardından, ona sıcak kollarını açmış. Babası 1 hafta önce bitkisel hayattan çıkmıştı. Mucizevi bir şekilde, 16 yıl boyunca bitkisel hayatta kaldı ve yaşamaya devam etti.Jisoo, benim için değerliydi çünkü birlikte çok şey paylaşmıştık. Tabii ki Jennie ve Lalisa da öyle. Jisoo ile ikimiz, Jennie ve Lalisa'yı yurt dışına göndermek için gece gündüz 12 tane yarı zamanlı işte çalışmıştık. Jennie ve Lalisa ise çok fazla ders çalıştığı için sadece 2 tane yarı zamanlı işe vakit bulabiliyordu. Ve bu emeklerin sonuncunda, şuan Harvard'da tam burslu okuyorlardı. İşletme okuyorlardı ve üniversiteden sonra ikisi de moda düşkünü olduğu için bir butik açacaklardı. Tabii kiralamak istemiyorlardı çünkü kira öderken dara girmek istemiyorlardı. Küçük ve ucuz bir dükkan satın almayı planlıyorlardı. Orada başlayıp, işleri büyüteceklerdi. Şapşallar, kolay sanıyorlardı sanırım büyümeyi.
Düşüncelerimden çıktım ve soğuk suyu açıp buz gibi bir duş aldım. Duştan çıktığımda kısa bir kahvaltı yaptım ve koşa koşa çıktım. Miras işlerini halletmem gerekti. Fazla bir miktardı açıkçası. 20 milyon won du. Baya fazlaydı, 1 milyon won kredi borçlarına gidiyordu. 3 milyon won ise 8 aylık kiraya. Ucuz bir kiraya oturuyorduk. Üniversitemize yakındı. 16 milyon won kaldı. Giysiler, ayakkabı ve diğer kişisel ihtiyaçlar için de 2 milyon won. Geriye kalan ise 14 milyon won. Bu paranın 4 milyonu benim üniversite harçım, 4 milyon wonu da Jisoo'nun üniversite harçı. Geriye 6 milyon won kaldı. Bunların 4 milyon wonu 8 aylık gıda tüketimi için. Geriye 2 milyon won kaldı, bu parayı da Jisoo unnie ile ikimiz paylaşacaktık. Jennie ve Lalisa'ya para göndermemiz gerekmiyordu çünkü tam burs kazandıkları için büyük bir şirket onlara sponsor olmuştu. Sonuçta, Harvard'da tam burs kazanmışlardı.
Hesaplamalarımı bitirdiğimde otobüse bindim ve miras işlerinin geri kalanı için Busan'a doğru yol alan otobüsün camlarından gökyüzünü izledim...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aleksitimi,,JiRosé,,
RomanceAleksitimi; "duygusal sağırlık" Kişilerin kendi ve diğerlerinin hislerini algılama yetisinden yoksun olmasıdır... |Aleksitimi hastalığı, kişinin hiçbir şekilde duygulara sahip olamamasıdır. Bunu yenmek için, duyguları tetikleyen kişiler ve olaylar g...