3.bölüm - %5

548 36 6
                                    

Yazar : taohuneytea
Çeviren : EgeHayal & byz_g-ri
Hikayenin asıl linki : http://www.wattpad.com/story/9734995-metal

Alnına silah dayamış biri vardı, soğuk metal tenine baskı yapıyordu. Ensesinden aşağı soğuk terler boşalıyordu ve tüyleri diken diken olmuştu. Yüzü karanlık tarafından gizlenen kişiyi göremiyordu. Adamın elini görebiliyordu, beyaz teni ve gergin parmaklarından damarları belli oluyordu. Sehun gözlerini kapattı ve geleceğini bildiği tetik sesi için kendini cesaretlendirdi. Yanağında bir nefes hissediyordu, diğer adam iç çekti.

"Gelecek sefere." diye Sehun’un kulağına fısıldadı. Silah kafasından çekildi ve Sehun yere doğru çöktü. Adamın kolları uzandı, elleriyle Sehun’un çenesini kavradı. Sehun adamın kıkırdamasını duydu ve elleri kayboldu.

Sehun korkunç rüyasından uyandığında nefes alamıyordu. Boynunu tuttu ve hava alabilmek için zorla nefes aldı. ‘Yardım edin’ diye ses çıkarmaya çalışıyordu ama olmuyordu. Yalnızdı. Zorlukla ciğerlerine biraz hava girdiğinde, yatağından yuvarlandı ve yumruğuyla yere vurdu, ama birinin duyabilmesi için ses çok az diye düşündü. Şifonyerdeki kutuya uzanabilecek mi diye kollarını kaldırdı. Çok yüksekti. Mağlup bir şekilde yere uzandı, kendinden geçmeyi bekledi..

--

Tao sıçrayarak uyandı. Oturdu, telaşlandı ve şaşırmış şekilde odasına bakındı. Kısık sesli bir pat sesi duymuştu, son seferde onu uyandıran gibi. Belki de Sehun yine aşağıya kahvaltıyı geçiştiriyordur diye düşünü. Ama dijital saatine baktığında bunun doğru olmadığını anladı. Bu evdeki herhangi birinin uyanması için çok erken bir saatti. Yanlış bir şeyler olduğunu söyleyebilirdi. Yavaşça kapıya doğru yürüdü, kapıyı ses çıkarmadan açtı ve dinledi. Bunu yaparken zihninde notlar aldı.

Pat pat sesleri tekrarlanmamıştı. Belli belirsiz sesler vardı, ahşapa sürtünen kumaş gibi. Ara sıra öksürük sesleri geliyordu. Ve bu ses...holün karşısından geliyordu.

Genç efendi.

Holün karşısına doğru koştu ve kapıyı yararak açtı, bunu yaparken ‘Sehun’ diye bağırıyordu. Kimseyi uyandırmamayı umdu. Görüşü çabucak karanlığa uyum sağladı ve genci yere kapaklanmış şekilde buldu. Yanına diz çöktü, gözleri genişledi, sahneye baktı.

Gözleri kapalı. Elleri boğazının etrafında. Boğuluyor gibi, ama tamamen değil. Derin olmayan nefesler. Hareket etmiyor..

“Sehun, beni duyabiliyor musun?” Çocuğun omuzlarını yavaşça salladı. Sehun birazcık kafasını salladı. Tao’un kalbi daha da hızlı çarpmaya başladı. Zamanla yarışıyordu. ‘Sehun, bana sorunun ne olduğunu söyleyebilir misin?’

Sehun kafasını hayır anlamında salladı, konuşamıyordu.

Tao sakinleşmeye çalıştı. Bu en acil durumda, panik olması iyi olmazdı. Kolunu yavaşça kaldıran Sehun’a baktı. Şifonyerdeki kutuyu işaret ediyordu. Tao hiç düşünmeden kutuyu aldı ve içini karıştırmaya başladı. Haplar, bandajlar, merhemler.. soluk alma cihazı? Onu aldı ve kafasını tekrar sallayan Sehun’un önünde tuttu, saniyeler içinde daha da güçsüzleşmişti.

Tao onu kaldırdı ve ilaçla yardım etti. Onu nasıl kullanacağını bilmiyordu, bu yüzden Sehun’a yapması için izin verdi. Genç olan ucundaki kapağını açtı ve tüpü ağzına dayadı, düğmeye bastı ve yavaşça nefes aldı. Aynı şeyi tekrarladı. Birkaç saniye sonra, sonunda daha iyi olmuştu, seslice oksijeni çekti, sakinleşmek için elini göğsüne koydu. Koruma genç efendisine bakıyordu, böylece durumu idrak etmişti.

“Efendim.. Böyle hassas bir sağlığınız olduğunu bilmiyordum”

Sehun cevaplamadan önce iki defa öksürdü. "Kapa…çeneni" Omuzları titriyordu ve tekrar öksürdü. “Bana..hapları..uzat”

METAL (ÇEVİRİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin