ASİ-1

12.9K 445 45
                                    

Veee ilk bölüm!! İnşallah beğenirsiniz. Büyük ölçüde okuduğunuz ilk bölüm zaten. Birkaç saate inşallah ikinci bölümü de yayımlayacağım. Görüşlerinizi lütfen paylaşın :)

----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Asi, kıvırcık ve turuncu saçları olan bir kızdı. Gözleri de aynı saçları kadar canlı bir yeşildi. Mükemmel değildi belki ama güzeldi. Gittiği her yerde dikkati üzerine çekerdi. Çünkü güzelliğinin yanında oldukça başarılı bir stilistti Asi. Gerçek adı Asi değil, Asiyeydi. Asi ismi saçının asi dalgalarından geliyordu. İlk okul çağındayken duymuştu bu ismi. Daha sonra lise, üniversite ve iş olmak üzere gittiği her kuruma her ortama yayıldı bu ad. Bir leke değildi ama yinede hoşuna gitmiyordu bu isim Asi'nin. Çünkü bu isim bir kat daha dikkat çekmesini sağlıyordu. Bazen hiç turuncu bir kafaya sahip olmadığını, saçlarındaki bu dalgaların hiç olmadığını düşünüyordu. Ardından bu saçlara sadece birkaç kişinin sahip olduğunu düşünüyor, kendisini özel hissediyordu.

Küçük şeylerden bile mutlu olabiliyordu. Annesinin küçük bir busesi, ağabeyinin bir akşam ona laf söylememesi ya da kardeşinin en azından bir gece ona düzgün davranması mutlu edebiliyordu onu. Küçük yaşamının içerisinde büyük şeyler yaşıyordu. Yaşının olgunluğunda değildi. Ona göre 25 yaşındaki bir kadın, güçlü ve başarılı olmalıydı. Ama ona göre kendisi ne güçlüydü ne de başarılı. Yaptığı çizimleri başkalarının beğendiği nadir oluyordu. Hal böyle olunca gecesini gündüzüne katarak kazandığı okul, yıllarını verdiği çizim kursları boşunaymış gibi geliyordu ona. Sanki yıllardır boşuna uğraşıyormuş gibi... Kendisini öyle olmadığına inandırmaya çalışsa da güzel patronu Elis her zaman hevesini kırıyor, onu adım adım dibe sürüklüyordu.

Asi, okuldan mezun olduktan sonra büyük uğraşlarla Ayazoğlu şirketinin tekstil atölyesine girmişti. Büyük bir atölyede çalışıyordu. Atölye, üç gruptan oluşuyordu. Bir kısmında Asi ve arkadaşları çizim yapıyor, bir kısmında kesim yapılıyor, bir diğer kısımda ise beğenilen çizimler dikiliyordu. Her şey çok düzenli işliyordu. Sekizde mesai başlıyor, akşam beşte bitiyordu. Her haftanın cuma günü o hafta yapılan çizimlere göz atılıyordu. Asi buraya geldiğinden beri tek bir defilede görev alamamıştı. Oysaki birçok arkadaşı muhteşem defilelere imza atmıştı. Hatta ondan sonra gelenler bile birkaç defileye çıkmıştı ama kendisi bunu başaramamıştı. Sorunun kendisinde olduğunu düşünüyor, patronunun kendisini kovmadığı için her gün şükür ediyordu.

Şimdi ise atölyedeki büyük masasındaydı Asi. Bir şeyler karalıyordu. Umudunu, ışığını söndürmüşlerdi. Arkadaşları sürekli ona aşağılayıcı gözlerle bakıyorlardı. Buna alışmıştı alışmasına ama artık dayanamıyordu. Bu bakışlar, söylenen kelimeler artık içindeki ışığa ulaşmıştı. Bir bir söndürmüşlerdi onu. Toplayamıyordu kırıklarını.

.....

Derin bir nefes alıp önündeki silüete baktı. Yine siyah ağırlıklıydı çizdiği kıyafet. Korktu. İçinin de dışı gibi siyaha bulanmasından korktu. Kağıdı eline alıp buruşturdu ve çöp kovasına attı. Kadeh'ten kısık bir kahkaha duyuldu. Bu kızın başarısızlığını, çaresizliğini görmek onu mutlu ediyordu.

"Evvet kızlaarr!" diye ellerini çırparak içeri girdi Elis.

Mutluydu. Burası onundu ve ailesinin her bir ferdi ona güveniyordu. İki ay kalmıştı büyük defileye. Eğer alnının akıyla o defileyi de halledebilirse sektörde ki herkese kendini kanıtlamış olacaktı. Başarısına başarı katacak, daha çok gururlanacaktı.

"Hadi kızlar! Toplanın ve elinizde ne var gösterin." diyerek gülümsedi.

Masanın kenarına oturup sağ bacağını sol bacağının üzerine attı.

" Unutmayın defilede gökkuşağını anlatacağız kızlar. Bunu geçen gün konuşmuştuk. Renkli şeyler olacak. Siyah yok! Aklınızdan çıkarın bu rengi." dedi getirilen dosyalardan birine uzanırken.

Bir sonraki bir sonraki derken sıra Asi'ye geldi. Asi heyecanla titrerken Elis ona döndü. Saçlarını kıskançlıkla süzdü. Niye bu kadar güzeldi bu kızın saçları? Neden yıllardır tutturamadığı turuncu rengi ondaydı? Tamam onu gördükten sonra bu rengi istemeye başlamıştı ama onun saçları bu renk olmuyorsa kimseninki de olmalıydı. Söz konusu Asi olunca nedenlerle başlayan bir çok soru doluyordu Elis'in kafasına. Bir kez daha ofladı. Asi'nin sahip olduğu ama kendisinin sahip olamadığı her şey için. Asi ise bir kez daha derin bir nefes aldı ama veremedi. Elis dosyasına gözünün ucuyla bakmış, ardından da resmen yüzüne fırlatmıştı. Bu insanlar ne sanıyorlardı ki kendilerini? Sırf paraları var diye miydi tüm bunlar? Paranın insanları değiştiren, onları başka bir boyuta sürükleyen yüzüne bir kez daha lanet etti genç kız.

"Asi!" diye tiz bir çığlık attı Elis.

"Buyrun Elis Hanım." dedi Asi titreyen sesiyle.

"İçimi kuruttun! Siyah yok! Anladın mı beni siyah yok!" diye bağırdı ve ardından diğerlerine döndü. "Anlayamıyorum sizi. Bunun neresi zor? Rengarenk şeyler istiyorum sizden. Yaz geliyor. Yaza uygun şeyler düşünün. Tatili düşünün. Yaz güzel ve eğlencelidir. Yaz rengarenktir. Beni çileden çıkartmayın!" diye bağırdı.

Bu sırada atölyeye uğrayıp kardeşine bakmak isteyen Barış sesleri duymuş, telaşla odaya dalmıştı.

"Ne oluyor burada? Elis niye bağırıyorsun?" diye adeta gürledi.

Atölyedeki herkes küçük bir titreme ile kendine geldi. Adamın sesi o kadar güçlüydü ki hepsini kendine getirmeye yetiyordu.

Elis ağabeyinin, kendisini başarısız görmesinden korkuyor, utanıyordu. Asi ise bir kez daha hayal kırıklığına uğramanın burukluğunu yaşıyordu.

Elis korkudan adeta titremeye başlamıştı. Beceriksiz görünmekten çok korkuyordu. Zaten Asi kötü hissetmesine yetiyordu. Şimdi bir de ağabeyinin gelmesi onu mahvetmişti. Ağabeyinin zamanlaması hiçbir zaman iyi olmamıştı zaten.

"İyiyim. Bir şey yok." dedi sesinin titrememesine dikkat ederek.

"Ben de yedim!" diye bağırdı Barış. Ardından onu süzen aç kurtlara baktı. Yüzünü buruşturarak Kadeh'e döndü.

"Kadeh! Bana ne olduğunu anlatman için 3 dakikan var!" dedi Barış.

"Barış... Bey... Şey..."

"3 dakika dedim!" diye bağırdı Barış. Artık sabrı taşıyordu.

Sert olmayı sevmezdi. İnsanlar ile olan ilişkisini samimi ve sıcak tutmayı severdi ama bu kadınlar bunu hak etmiyordu. Bu iş yerinde bir disiplin olmalıydı. Bu kadınlar patronlarının yanında nasıl davranacaklarını iyi anlamalıydılar.

"Gökkuşağı temalı defile için tasarımları inceliyordu Elis Hanım. Tasarımların hiç birini beğenmeyince de sinirlendi ve patladı." dedi Kadeh ve ardından alıcı gözle Barış'ı süzdü. Bu adam avlarının arasında en üst sırada yer alıyordu.

‎"Bir ay kaldı defileye ve siz hiçbir şey yapmadınız mı? Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsunuz? Hele sen Elis! Nasıl bu kadar rahatsın? Bunca zaman ne yaptınız?" dedi biraz daha sakin olmaya çalışarak. Kardeşinin titreyen ellerini görebiliyordu.

"Halledeceğiz abi. Bunun için uğraşıyorum ama kimse beni dinlemiyor." diyerek özellikle ve sinirle Asi'ye baktı.

Barış, bir müddet kardeşini izledi. Ardından kardeşinin sözleriyle gözü yanındaki turuncu saçlı kıza kaydı. Sanki olayla hiçbir alakası yokmuş gibiydi. Sanki dünyadan soyutlanmış, başka diyarlarda savaş veriyordu. Saçlarının her bir buklesi dimdik olmuştu. Elektrik çarpmış gibiydi sanki. Çaresizdi. Nedense acıdı ona Barış. Bu kızın yüzüne yansıyan acısına, çaresizliğine acıdı.

ASİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin