Gönül, onu istemeyenin peşinden koşmayı sever, körü körüne bağlanır demir zincirlerle. Kokusunu dahi çekmemiştir içine, yahut sarılıp sıcaklığını hissetmemiştir teninde. Ama aklı meşguldür; her gününün her dakikasında onu düşünür. İçi içini yer, konuşamaz lal olmuştur dili sanki, gerçi dinleyecek biri yoktur zaten. Gözlerinde çığlıklar saklar, baktığı her yere onun resmini çizerek anlatır derdini; nefesi daralır anlatırken, çıkamaz ve bir of çektirir derinden. Sonra gözleri çığlıklarını savurur kirpiklerinden aşağı. Ama azalmaz insan, daha çok dolar acıyla, yine içine atar her şeyi.
Bir kelime bile deprem yapar yüreğinde, içinin karanlıklarında vahşet üstüne vahşet. Yiyip bitirir kendini her akşam, her sabah, her gece, her gündüz... Uykularında da rahat yoktur, uyuyamaz ki zaten. Gözleri sarhoş olur, sızar kalır sadece. Beynini işgal eden onca soru onca neden birikmiş şeyler varken; birkaç onsuzluk, biraz onsuzluk, azcık da onsuzluk...
Yalnız hisseder kendini kalabalıkta boğulurken, çünkü kimse göremez onun gördüğünü suratlarına bakarken; birkaç onsuzluk, biraz onsuzluk, bi o kadar da onsuzluk
Kadehleri dost olur yine onun olmadığı karanlık bir gecede. Zaten bir kadehlere anlatır sevdiğini, o zaman içinin yıkılmış yerleri biraz daha azalır. Dostlar bile vefasızdır, her zaman dinlemezler bir mecnunu. Ve depremler felakete götürür, harabeye döner içinin yangınlarında kavrulmuş cümleler, çıkamaz dudaklarından, yine gözleriyle resim çizer, sakalları ıslanana kadar bitmez resim, bitemez. Umursamaz artık hiçbir şeyi, sonu acı olan başlangıçlara adım atar, korkmaz acıdan çünkü. Belki de hayatının yanlışını yapar ama önemi yoktur onun için. Zaten neresi doğrudur ki yaşadığı şeylerin; birkaç onsuzluk, biraz onsuzluk, biraz daha fazla onsuzluk...
Dünyada birtek o yoktur ama o olmayınca da dünyanın bi anlamı olmaz. Nedensiz seviyordur; bilmeden, anlamadan, uzaktan, dokunmadan. Ne yapacağı hakkında bilgisi yoktur artık, tükenmiştir. Çaresizliğin künefesi bu olsa gerek. Bütün yolları denemiştir ama her zaman ayaklarının taşıdığı beden ve o bedendeki şeyler yine aynıdır; birkaç onsuzluk, biraz onsuzluk, belki de sonsuz onsuzluk...