664 97 44
                                    

Hafif bir tebessüm ile elindeki kitabı bıraktı. Zeka fışkıran gözlerini umutsuzca Harry'nin parlak yeşil gözleriyle birleştirmeye çalışıyordu. Fakat Harry yemin etmiş gibi parmaklarıyla oynuyor, sessizce masanın üzerine yığılmış resmi görünüşlü parşömenlere bakıyordu.

"Yani... Bunu yapmam gerektiğini mi söylüyorsunuz? Hermione'yi aynadan çıkmaya ikna etmem gerektiğini?"

Yavaşça başını yana eğdi. Gülümsemesi hâlâ yüzünde hüküm sürüyordu. Rahatlatıcı bir sesle konuşuyordu fakat dudaklarından çıkan her sözcük Harry'nin kalbine bir iğne gibi batıyordu.

"Evet, Harry. Bunu yapman gerektiğini söylüyorum."

Sonunda gözlerini Dumbledore'un yorgun fakat bir o kadar da iyimser bakışlı kırışmış suratına çevirdi. Titreyen ellerini saklamak ister gibi yumruk yapmıştı. "Ama profesör, Hermione'yi bir kez daha kaybedemem."

Yumuşak adımlarla Harry'nin yanına ilerleyip nazikçe elini çocuğun omzuna sardı. Mavi gözleri oğlunun iyiliğini isteyen bir baba misali şefkatle Harry'nin yüzünde geziniyordu.

"Onu hiç tekrar kazanmadın ki."

Kaşları hafifçe aşağı büküldü. Dudaklarını aralamış, aklına gelen ilk cümleyi söylemeye hazırlanıyordu ki Dumbledore acelesiz, tüy gibi yumuşak sesiyle Harry'nin söylemeye yeltendiği sözcükleri çocuğun ağzına tıktı. "Diğer arkadaşlarının öldürülmesini istemiyorsun, değil mi?"

Afallayan bir sarhoşun şaşkınlığıyla nefesini bıraktı. Kirpiklerini kırpıştırdı, başını aceleyle iki yana sallamaya başladı. "Elbette istemiyorum-"

"O zaman sadece yap, Harry. Çoğunluğun iyiliği için doğru olanı yap."

|| ╰ •»⊰✧⊱«• ╮ ||

"Bu saçmalık!" diye bağırıp gömleğinin yakalarını çekiştirdi. Bir yandan da taşıdığı birden fazla kitabı kolunun altında sabit tutmaya çalışıyordu. "Aynanın etrafına yaptığı büyü çoğunluğu korumaya yetmiyor muymuş?"

Omuz silken Harry dalgın dalgın çenesini kaşıdı. "Sanırım büyünün bi' saatten sonra Hermione'yi durdurmaya yetmeyeceğini düşünüyor."

Aniden olduğu yerde durdu, histerik bir kahkaha attı. Onun durduğunu gören Harry de sorgulayan bakışlarla Ron'a bakmaya başlamıştı.

"Dostum, Hermione aptal bir aynaya hapsoldu! Aynadan çıkamıyor. Asası yok. Tek silahı koca bir bıçakken büyüyü nasıl etkisiz hâle getirmesini bekler?"

İç geçirdi ve ellerini gergince kuzgun karası saçları arasına daldırdı. Dürüst olmak gerekirse kafası karışmıştı ve yorgundu. Ağaç kökleri gibi göz bebeğini sarmalayan damarlar ise bunun en belirgin kanıtıydı.

"Bilmiyorum, Ron. Hiçbir şey bilmiyorum ve bilmek de istemiyorum."

aynadaki katil | harry potterHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin