Ateş

13 0 0
                                    

Kafamı kaldırıp "Burası benim evim değil." diyecekken içeri gitmişti bile. Ben de onu takip ederek içeriye gittim. Aralık kapıdan adımı atarken gözlerimi irice açmam bir oldu.Dışı kadar içerisi de harikaydı. Evin girişinde sağ ve sol  olmak üzere iki tane  merdiven vardı. Evin rengi beyaz ve altın boyalarla boyanmış ayrı bir lüks hava katıyordu.  Atakan salona doğru ilerlediğinde arkasına dönüp bana baktı.
"Ne duruyorsun gelsene."
Hala olduğum yerde dikilmiş boş bakışlarla Atakan'a bakıyordum. İçeride neyle karşılacağımı bilmiyordum. Üstelik kimseyi tanımıyordum. Atakan neden dikildiğimi anlamış gibi duruyordu. Yani salak bir adama benzemiyordu. Ayrıca kaç yaşındaydı acaba? Benden büyük durduğunu anlamamak imkansızdı. Yanıma gelip bu kez acıtmadan kolumu tuttu.
"Endişelenme, sadece bana bırak." Kafamı sallayıp onu takip ederek salona girmiştik. Kahverengi deri koltukta dizilmiş iki adama baktım öylece. Merak dolu bakışlar üzerimde gezindi bir süre. Atakan kolumu bırakıp yüzüme baktıktan sonra elini cebine soktu ve konuşmaya başladı. "Ateş'in yeni bakıcısını buldum." Koltukta bacak bacak üstüne atmış adam bacağını indirdiğinde dudaklarını aralayıp konuşacağını sanarken tekrar kenetledi birbirine. İkisi birden aynı zamanda ayaklanırken şimdiden terler dökmeye başlamıştım. Belimden iten Atakana kaşlarımı çatarak baktım. 
"Merhaba. Ben Ateşin babası Sinan Doğan." Uzattığı elini sıktıktan sonra " Memnun oldum efendim. Ben Deniz." Daha sonra yaşlı adam konuştu.
"Hoşgeldin kızım. Hamza Özsoy." yaşı fazlaca büyük olduğundan anneannemin verdiği nasihat ve uyarılar aklıma gelince hemen uzattığı elini alnıma koyup öptüm."Hoşbuldum efendim." dedim net sesimle. Hamza Bey bu durumdaki hoşnutluğunu gizlemeyerek genişçe gülümsedi ve Atakan'a onaylayan bakış attiğında bu ana şahit oldum. Buna sevinmeli miydim ? Kafam allak bullak olmuştu.

Daha önce hiç bakıcılık yaptın mı?" Koltuğa oturmuş gözlerimle etrafı inceliyorken soruyu duymamla etrafa bakmayı kestim. Soruyu soran Sinan beydi, yani Ateş'in babası. Çok gür olmayan siyah saçlara ve mimiklerinden sevecen ve samimi bir kişiliği olduğu belliydi.
Ellerimi dizlerime koyarak"Hayır efendim." diye yanıtladım. Adam tek kaşını kaldırıp tekli koltukta oturan Hamza Bey'e kısa bir bakış atıp tekrar bana döndü.
"Kaç yaşındasın?"
"18" ellerim heyecan, korku ve endişe üçlüsünden titrerken Atakan kulağıma eğilerek fısıldadı koyduğum mesafeyi azaltarak.
"Sakin ol, sadece cevapla. Bir şey olmayacak,ben burdayım." son kelimeleriyle güven bulmuştum. Titremem yavaşlamaya başlarken tekrar soru yöneltmişti.
"Ateş'e bu evde bakacaksın ayrıca sen de burada yaşayacaksın. Ama ondan önce Ateş'in durumundan bahsetmeliyim.Maaş durumu vs. bunları daha sonra konuşuruz."başımı sallayarak onaylayınca devam etti. "3 yıl önce bir trafik kazası geçirdik. Ben , eşim ve Ateş."Sinan Bey duraksığında boşluktan yararlanıp Atakan'a baktım. Kahverengi gözleri koyulaşmıştı. Bu durum ona acı vermiş olmalı diye düşünüyorken koyulaşan kahveleri beni buldu,aniden gözlerimi Sinan Bey'e çevirdim. Hala kahvelerinin bana baktığını hissedebiliyordum. Sinan Bey konuşmaya başlayınca Atakan gözlerini benden çekmiş ben de Sinan Bey'in söyleceklerine dikkat kesildim.
"Kazada eşimi kaybettim." Gözleri dolmuştu . Atakanı merak ettiğimde kafamı ona doğru çevirmeye cesaret edemedim.
"Ve Ateş'in bir daha yürüyemeyeceğini öğrendim." birden koltuğa geçirilen yumrukla Atakan ayağa kalkmış merdivenlerden çıkıyordu. Ürkmüştüm. Beni yalnız bırakmayacağını söyleyip güven aşılarken ürkek ceylan misali koltukta bir başıma kaldım. Arkasından bakmayı kesip Hamza Bey'e baktım. Gözlerinden bir damla yaş aktığını görünce üzülmüştüm. Anlaşılan yaşanılanlar hepsini derinden etkilemişti. Bu nedenle Atakana kızamamıştım bile.
Sinan Bey boğazını temizledi."Yani anlayacağın üzere bizim için  Ateş'in bakımı oldukça önemli. Ona kendinden daha iyi ve dikkatli bakman gerekiyor. Beslenmesi , banyosu , her şeyi... " zorlukla yutkundum. Bu tecrübeye sahip değildim. Nasıl yapacağımı kestiremedim. Atakan bana yardım edeceğini söylemişti ama daha ilk dakikadan beni yalnız bırakmıştı.
Sinan Bey" Detayları sonra konuşuruz. Yorgun gözüküyorsun, dinlen ve yarın sabah 8 de uyanıp Ateş ile tanış. Pek usludur benim oğlum." dedi dolan gözleriyle gülümseyerek. Buna karşılık bende gülümsedim.
Salona giren hizmetçiyi gören Hamza Bey konuştu.
"Firuze kızım, bu yeni yardımcımız Deniz. Ateş ile ilgilenecek. Ona yukarıda Atakanın yanindaki boş odayı hazırlayın hemen. Kızımız dinlensin,yoksa şimdi burada uyuya kalacak." dedi şen sesiyle. Odamı hazırlayan Firuze Ablaya teşekkür edip kendimi yatağa attım.
...
Boğazımın kurumasıyla gözlerim aralandı. Çok susamıştım. Karanlık odadan çıktıktan sonra bu koca şatoda mutfağı anca bulabildim. Şimdi de bardakların bulunduğu dolabı arıyordum. Nihayet bulmuştum. Tanrım neden yüksek dolap?Homurdanarak sandalyeyi alıp üstüne çıktım. Dolaptan bardağı alıp arkamı dönmemle Atakanı görmem bir oldu. Anın verdiği şokla yere düşecekken kaslı kollar bedenimi kavramıştı bile. Bardak elimden kayıp parkeyle buluşunca irice açılmış mavi gözlerimle Atakanın alayla bana baktığinı gördüm. Kalbim ağzımda atarken " K-korktum." dedim. Tek kaşını kaldırdı.
" Ne yapıyorsun bu saatte?" yutkunarak işaret parmağımla parkede parçalara ayrılan kristal bardağı gösterdim.
"Su içecektim. Ama sayende içemedim. Ne diye korkutuyorsun. Hayır , yani anlamıyorum ses etsen de mi olmaz?" sinirle söylenirken Atakan beni yere bırakmış çoktan bardağı almıştı. İkimizde sonunda su içtikten sonra Atakan baştan aşağı bedenimi süzmüştü. Bedenim kasılmaya başlamıştı. Kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. "Bana artık bir açıklama yapmak zorundasın."  Bedenimden ayrılan gözleri sorduğum soruyla soluk ve berbat halde olan yüzüme dikildi. Yüzümü hiç umursayamıyordum. Şu sıralar en son düşüneceğim konuydu. Anneannem aklıma geldikçe içim paramparça oluyordu. Şimdiyse tanımadığım insanların evinde beni buraya sürükleyen adamdan açıklama yapmasını bekliyordum.
"Ne açıklamamı istiyorsun?" Elimi kısa siyah saçlarımın dibine götürdüm ama çekiştirmedim. Sinirlenmeyeceğim , sinirlenmek yok, sakin ol Deniz.
"Beni nereden bulduğunu? Daha doğrusu nereden tanıdığını? Neden bu evdeyim? Ned-"elini dudaklarıma bastırıp esnedi.
"Gece gece bu enerjiyi nereden alıyorsun? Benim uykum var sen de berbat görünüyorsun zaten odana çık." Elini ağzımdan çektiğinde sinirim yatışmadığından dudaklarımı araladım. Bu sefer tekrar ağzımı kapattı. Ayaklarım yerden kesilince bedenimi alev sarmıştı. "No yopoyorson?" boğuk çıkan sesimle güldüğünü duydum. Daha da sinirlenirken sırtana yumruklarımı geçirdim. Alayla gülmesi daha da artarken"Boşuna çabalama."demişti. Yumruklarım işlemediği için ellerimi saldım. Merdivenlerden yukarı çıkarken kaldığım odaya götürdü ve yatağa fırlattı. Evet fırlattı(!) Başımı yatak başlığına çarpmamla beraber acıyla inleyerek kafamı tuttum.
"Öküz." Alaycı bakışlarına maruz kaldım. Elini kapı kulpuna koyarken duyabileceğim şekilde kalın bir o kadar da tok sesiyle mırıldandı. "Şimdi uslu bir kız ol ve uyu." Odayı terkederken bağırmıştım. "Öküz! Başım ahh!"
...
Odama giren ışıkla mavi gözlerimi yavaşça araladım.Kendi yatağımda olmak için neleri vermezdim! Bugün hastaneye gitmek istiyordum. Anneannemi görmek zorundaydım. Kendimi bu evde , bu yatakta uyuyunca suçlu hissediyordum. O yatakta her şeyden bihaber yatarken bense...
Dün geceden kalma baş ağrımla ellerimi kafama koydum. Sızlaması geçmemişti. Sinirlenmeyecektim. Yataktan çıkıp banyoya ilerledim. Tek kelimeyle berbattım.Sonra Atakanında aynı şeyi söylediği aklıma geldi , şimdi ona hak vermiştim. Saçlarım birbirine girmiş göz altlarım morarmış,dudaklarım mosmordu. Kısacası yüzüm kireç gibiydi. Ne kadar önemsemek istemesem de bir çocuğa bakacaktım. Kendimi çocuğun yerine koymayı düşlerken ellerim hızla dolaptaki tarağa uzanmıştı. Banyoda işlerimi hallettikten sonra odadan çıkmıştım. Aşağı indiğimde başımın ağrısını dindirmesi için ilaç bulma umuduyla mutfağa gittim. Firuze abla ve tanımadığım iki kız kahvaltı yapıyorlardı. Beni gördüklerinde genç kızların sorgulayıcı bakışları bir yana Firuze abla  sıcacık gülümseyip "Günaydın."deyince aynı şekilde karşılık verdim zoraki gülümsemeyle. Firuze abla ayağa kalkıp beni süzen kızlara tanıttı. "Ateşin yeni bakıcısı Deniz." Şimdiyse onları bana tanıtıyordu.
Önce sarışından olandan başladı."Bu Pelin benim kızım." Kız aynı annesi gibi gülümsemişti. Yeşil gözleri ve al yanaklarıyla çok güzel bir kızdı. Daha sonra yanındaki esmer kıza geçti sıra. "Bu da Leyla. Rahmetli abimin kızı." Gülümseyerek ona baktığımda aynı karşılığı alamayınca bozulmuştum. Ancak yine de iyi niyetimi konuşturmuştum."Memnun oldum kızlar." Pelin de aynı şeyi söylemişti genişçe gülümseyerek. Leyla ise sadece başını sallayıp kahvaltısina devam etti. Firuze abla bana dönerek elini beline koyup baş örtüsünü çekiştirti. "Sen ne için gelmiştin kuzum?" Anneannem gibi hitap edince burukça gülümseyerek bana bu denli yakın olmasına içten içe sevindim. En azından beni seven birileri var diye düşündüm. "Ha şey benim başım ağrıyordu da ağrı kesici isteyecektim sizden?"
"Neden ki yavrucuğum neyin var?" Düşenceli cümlesine minnetle baktım. Bu kadının yeri şüphesiz cennetti. 
Gece yarısı atakan ağzımı kapatıp kucağına aldı daha sonra da beni yatağa firlattı ben de başlığa kafamı çarptım diyemedim.
"Migrenim tuttu."diye yalan uydururken çekmeceden ağrı kesiciyi çıkarıp suyu uzattı. Teşekkür edip salona gittim. Kurulu kahvaltı sofrasında herkesin oturduğunu gördüm. Atakan elini zeytine uzatirken dedesi eline vuruyordu. "Sabret oğlum."
Atakansa kaşlarını çatmış dedesine bakıyordu.Kahvaltıya başlamak için neyi bekliyorlardı?
Zorla gülümseyerek masaya ilerledim. Atakan çok şükür bakışları atarken yürüyen sandalyede sarışın çocuğu görmemle duraksadım.Sapsarı saçları ve bembeyaz teniyle o kadar tatlıydı ki. Daha sonra gözlerini kisarak beni dikizleyen Atakana ne var dercesine omuz silktim.
"Günaydın." Hamza Beyin sesini duyunca gözlerimi ona çevirdim.
"Günaydın efendim."  Eliyle bana masaya oturmam için yer gösterince kibarca reddetmiştim.Çünkü diğer yardımcıları mutfakta yemeklerini yiyorken benim buraya oturmam doğru olmazdı. Ancak Hamza Bey zorla ikna edince Ateş'in yanına geçtim. Masum masum bana bakarken konuştum. Çocuklarla pek iyi anlaşmazdım ancak çok severdim. Benim için dünyadaki en masum kişilerin başında geliyordu.
"Tanışabilir miyiz yakışıklı?"
Ateşin gözleri birden parlayarak Atakana baktı.
"Dayı bu güzel kız benimle tanışmak istiyor."
Ben Ateşin söylediklerini şaşırmış şekilde bakarken Atakan yeğenine göz kırpmıştı. Ateş uzattığım elime sulu öpücüğünü kondurduğunda Atakan hariç masadaki herkes kahkahalara boğulmuştu.
Bu tatlı çocuğa karşı yelkenlerimi indirdim.
Bu da demek oluyor ki Mutlu Deniz kızı geliyordu.
" Ah çok naziksiniz bayım." dedim cilveyle. Bu sefer de bana gülmüşler Atakan inanamamış gibi yüzüme bakmıştı. Çünkü dün gece onu yumruklayan canavardan eser kalmamıştı. Sinan Bey Ateş'e yaklaşıp koluna dokundu. " Yeni bakıcın." bunları 32 diş sırıtarak söylemişti. Sinan Bey gerçekten sempatik bir adamdı. Bu özelliğini Ateş de görmek pek ilginç gelmiyordu.
Ateş"Hiiii!Gerçekten mi??" Şaşkınlığını gizlemeden gözlerini kocaman açıp ellerini havada çırptı. Kollarını açıp bana sarıldı bende cılız kolların arasına girdim usulca. Küçük bir çocuğun kollarında şefkati kucakladım.
Ateş ,terkeden umutlarımı yeniden bana kavuşturan çocuktu.

Yeni bölüm karşınızda. Yeniden keyifli okumalqr diliyorum❤ Sizleri seviyorum.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 14, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DENİZ KIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin