ஐﻬ
"Ruhlar ölür,
Peki bedenler, ruhu ölmüş bir beden yaşayabilir mi?
Sadece ölüm mü ayırır iki bedeni?
Ruhunu parçalara ayıran,
Siyah aynalardaki hissizliği
bedenine taşıyan,
Belki de seni öldüren kişi,
Senin yaralarını sarabilir mi?"ஐﻬ
Mavinin en sert kanına bulanmış gözleri beni buldu. Elimi alıp kalbinin tam üzerine götürdü.
"İşte burası." dedi titreyen sesiyle. "Tam da burası yaralar mahzeni Küçük Gardiyan. Ben, seni de burda buldum."Bana biraz daha yaklaştı. Nefeslerimizin birbiriyle teması, daha önce yaşadığımız şeylerin bir göstergesiydi sanki.
"Senin yaraların, benimkine karışsın istedim hep. Ama olmadı. Her geçen gün, daha da yara açıldı. Kapanmayacak, zifiri kan akacak yaralar."
Yan tarafta duran şişeyi alıp duvara vurdu. Ben ise, şişenin hayallerim gibi paramparça olmasını izledim sadece. Daha sonra yerden bir cam kırığı aldı. Ve kolunu boylu boyunca kesti.
"Tam da böyle, kapansa bile hep izi kalacak yaralar.Biz, bize yara açmaktan başka hiçbir şeye yaramadık, yaramıyoruz. Ve biz yaşamıyoruz, farkındasın değil mi Dolunay?"
Gözlerimden akan yaşlar, içimi daha önce hiç dökemediğim gecenin karanlığına akıyordu.
"Farkındayım."
Ondan uzaklaşarak konuşmaya devam ettim.
"Sayende bunu iliklerime kadar hissediyorum."
Gözlerimi gözlerinden ayırmadan konuşmaya devam ettim.
"Hatırlıyor musun? Bana sadece oyunu 'Şah'ların kazanacağını söylemiştin. Benim ise sadece bir piyon olduğumu."
Yere düşen cam parçalarından bir tane alıp avucumu boylu boyunca kestim.
"Bak, piyonlar da kazanabiliyormuş."
❅ Bu kitaba hangi tarihte ve nerede başlıyorsunuz?
Keyifli okumalar..
.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YARALAR MAHZENİ
Teen FictionBoynuma kondurduğu her öpücük kalbimden kalan parçaları ezip geçiyordu. Kafasını hafifçe kaldırdığında denizin karanlığını yansıtan gözlerini gözlerime dikti. Sarhoştu. Fırsattan istifade var olan tüm gücümle onu ittim. "Bitmedi mi hâla?" sesim çatl...