Aradan bir saat geçmişti, ve ben hala elimdeki bilete tuhaf tuhaf bakıyordum. Tamam fabrikaya gidebilirdim ama ben yirmiyedi yaşında bir hakimdim.
Şu an kış tatilinde olduğumuz ve rehabet gören bir hakim olduğum için işim benim için sıkıntı değildi. Ama yaşımdan ötürü katılamayabilirdim. Ben ne yapacağımı düşünürken sokağın ortasında bir çocuk gördüm.
Sonra aklıma bir fikir geldi, neden onunla birlikte fabrikaya gitmiyorduk? Hemen ayağı kalkıp çoraplarımı giydim pijamalarımı bile değiştirmeden binadan çıktım. Ve o çocuğun olduğu yere hızlı adımlarla çocuğun olduğu parka doğru yürüdüm.
Çocuk salıncakta yalnız başına sallanıyordu onun bu haline üzülmüştüm aslında. Onun yanına kadar yaklaşıp elimi çocuğun omzuna yavaşça koydum"ismin ne senin bakalım delikanlı" çocuk suratıma tuhaf bir şekilde baktıktan sonra" charlie" dedi ismi çok tatlıydı. Ben de çocuğa tatlı bir şekilde gülümsemeye çalıştım ve şu soruyu sordum;
"sana bir biletimin olduğunu söylesem ve yanıma alabileceğim kimse yoksa benimle çikolata fabrikasına gelirmiydin?"
Çocuk suratıma şöyle bir baktı ve salıncaktan kalkıp yerde duran çantasından bir altın bilet çıkardı,sonrasında üzgün bir şekilde bana döndü;
" Altın biletim var ama ben çikolata fabrikasına gitmek yerine bunu satıp aileme yardım etmek istiyorum"
Böyle konuştuğunda üzülmüştüm. Anlaşılan maddi durumları iyi değildi, ve altın bileti vardı demekki çoktan ailesinden birini onunla gelmesi için seçilmişti. Ama ben yinede şansımı denemek istiyordum;
"Peki o zaman şöyle yapalım, sen çikolata fabrikasına ailenden biri ile git bende kendi biletimi senin için kullanırım ve en sonunda büyük ödül senin olur. Ve günün sonunda sana ve ailene maddi destekte bulunurum"
Çocuk elini çenesinin altına koyup dediklerimi tartmaya başladı. Anlaşılan hala emin olamamıştı, bense elimin hala çocuğun omzunda olduğunu farkedip elimi onun omzundan yavaşça çektim.
Çocuk biraz daha düşündü ve sonunda cevap verdi;
"Çok iyi birisiniz bayan yardım teklifiniz için teşekkürler lütfen Benim için fabrikaya gelin"
Bende onun kurduğu bu cümleyle ona sarıldım ve yanağından makas aldım.
"Yarın yine bu parkta saat sekizde buluşalım o zaman"
"anlaştık"
Ben çocuğun, çocuk benim elimi sıktıktan sonra ayrıldık. Eve geldiğimde saat 8 olmuştu, bugün bu olanları yaşadığımdan kendimi çok şanslı hissediyordum bu yüzden şarkı söyleyerek banyo yapmalıydım.
Banyomu yaptıktan sonra uykumun bastırmasıyla tarla başı perileri (Winx) olan yorganımın altına girdim kendimi uykunun kollarına bıraktım.
Sabah uyandığımda saat yediydi, ben ise çok yavaş hazırlanan biriyimdir. Hemen yatağımdan kalkıp giysi dolabına doğru yürüdüm. İçlerinden sadece geniş bir tişört ve tuhaf bir eşofman rahat görünüyordu. Kendi kendimi tebrik edip üstümü giyindim. Sonra rutin işlerimi yaptım(anladınız siz ajjsakjsjs).
İşlerim bittikten sonra heyecanla sırt çantamı alıp çıkıcaktımki serçe parmağımı sehpanın kenarına çarptım. Küfür ederek merdivenleri üçer beşer atladım, en son yaşlı bir teyze bana uzaylı görmüş gibi bakıyordu.
Binadan çıkar çıkmaz son süraat parka koşmaya başladım zaten yavaş koşan biriydim. Parka vardığımda saat 7:48 di. Hemen etrafıma bakındım ve charlie'i gördüm. Yanında yaşlı bir adam vardı. Onların yanına yürüdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bay Wonka
FanfictionWilly Wonka'nın çikolata fabrikasına gitmeye hak kazanan beş çocuk vardı. Peki ya 6. bir misafir daha olsaydı?