Ertesi sabah berbat uyandım midem bulanıyordu ve kaslarım ağriyordu.
Telefonum çalmaya başladı arayan Nora'ydı.
-Günaydın bebek dün okula gelmedin seni merak ettim iyimisin?
-İyi değilim Nora konuşmamız gerek.
-Okuldan sonra gelirim.
-Hey! kırmızı alarm diyorum!
-Annen evdemi?
-Hayır.
-Tamam 15 dk ordayım.
Telefonu kapatıp yataktan kalktım mutfağa gidip kendime bir kahve yaptım o sırada kapı çaldı,
-Sorun ne Alex neler oluyor?
-Oturalımmı?
Birlikte bir kanepeye oturduk ben olan biteni anlattım.
-Neler olduğunu bende bilmiyorum Nora ve bu beni korkutuyor.
-Hey, sakin ol sendeki bu değişim herneden kaynaklanıyorsa onu bulucaz birlikte üstesindén geleceğiz bebek merak etme.
Nora beni rahatlatıyordu kendimi daha iyi hissetmeye başlamıştım.
Birlikte akşam yemeğimizi yiyip bulaşıklarıda hallettik. Televizyonun önündeki kanepeye çöktük herşey normaldi. Tanrım,lanet olsun..
Sırtıma bir andan büyük bir acı saplandı ciğerlerimde hava kalmamıştı Nora etrafımda koşturup bişeyler söylüyordu ama ben hiçbirini duymuyordum. Kaburgalarım kırılıyordu sanki bir ateş mideme düştü, karnımın tenimin yandığını hissediyordum.Kanları gördüm çok minik damlacıklar halinde kanıyordu tenim . Tanrım,Tanrım,Tanrım çok canım yanıyordu.. Bir ışık çaktı şimşek düşmüştü sanki odaya ,sis kaplamiştı heryeri, ve beni çağıran karanlığa gömüldüm .
Gözkapaklarım açılmamak için direniyordu, uyanmıştım ölmemiştim hala yaşıyordum iyi ama burası neresiydi,oda zifi karanlıktı tek ışık bitmek üzere olan bir mumdan geliyordu. Kalkmayı denedim başım dönünce durdum ve tekrar denedim bukez başarmıştım odaya bir göz gezdirince tek olmadığımı anladım ,duvarın dibinde sandalyede yarı yayılmış biri vardı dikkatli bakınca tanıdım Jakob..
-Neler oluyor Jak ! ben niye burdayım burası neresi ve sen niye burdasın ve bana ne oldu! ?
-Nefes al serçe,sakin ol sana herşeyi anlatıcam artık zamanı geldi.
-Neyin zamanı?
Sandalyeden kalktı yatağa gitti bir köşesine oturdu eliyle beni çağırdı, itaat edip gidip yanına çöktüm,
-Bana neler olduğunu anlatıcakmısın artık Jak?
Jak gözlerini dikip bana baktı sonra bakışlarını duvara sabitledi çenesindeki tek bir kas seğiriyordu ama yüzü donuktu hiçbir şeyi ele vermiyordu.
-Sen seçilensin mühürlü olansın.
-Pardon neyim ben?!
-Bizler yani ben bir melezim ,ölümsüzüm dört elemetin bir yada ikisine hakim olabiliyoruz.
Şok! resmen şok olmuştum nediyordu bu adam böyle !
-Elementlere hakimiz derken?
-Ateş,hava,su ve toprak . Ben ateşi yönetiyorum onu istediğim şekillerde ve yere eğebiliyorum onu kullanıyorum.
Sadece aval aval bakıyordum söylediklerinin hiçbir anlamı yoktu idrak edemiyordum.
-Peki bende bir melezmiyim ohalde?
-Hayır,sen mühürlü olansın yüzyıllardır kehanetlerdesin ne olduğunu bilen yok kainler göremiyorlar sen saklı olansın.
Ben korkudan açılmış gözlerle bakmakla yetindim sadece..
-Tek bildiğimiz ya bizi bu karanlıktan kurtarıcaksın yada ebediyete kadar kökümüzü kazıycaksın..
-Ben nedemem gerektiğini bilmiyorum Jak hala bu olanlara inanamıyorum. Peki ,bedenimdeki kanları gördüm o acıyı ölsem unutmam ne oldu öyle ?
-Üç gündür baygınsın Alex annen durumu öğrenmesin diye seni benim evime getirdik şuan 1 haftalık kamp gezisinde olduğunu sanıyor. Kanlara gelince runlar, bedenine işlendi dönüşümün tamamlandı bileğinde,sol göğsünde ve boynunda runların sembolleri var aslında bedeninin heryerinde var ama bu üçü gorunen ana runlar. Senin ne olduğunu gösteren.
-Peki neyim ben?
-Bilmiyorum ,kimse bilmiyor.Bu ancak sen bilebilirsin
-Tanrım..
-Sen yok etmek için yaratıldın.
-Neyi? Yada kimi?
-Melez ırkını...
Yüce tanrım bu olamaz biranda değiştim ve dönüştüğüm şey sevdiğim adamı öldürmek içindi onun ırkını, ailesin,dostalarını yok etmek için.. Lanet olsun..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK BİR DOKUNUŞ...
Fantasía-Korkuyorum... -Şşş, ben yanındayım serçe sana zarar gelmesine izin vermeyeceğim.. -Ama nasıl Jak ? bu işin sonunu biliyorum ben... -Yemin ediyorum minik serçe Yemin ediyorum sana zarar gelmemesi için canım pahasına mücadele edeceğim.. Ve tek bir do...