Bazen zaman durabilir, veyahut yavaşlayabilir. İngiliz Edebiyatı veya Matematik dersinde olan bir öğrenci tahminen size zamanın durduğunu, artık akmadığını söyleyebilir. Bazen çok değerli anlarımızı yavaş çekimde gibi yaşarız. İlk öpücük, ilk dans... Bazen çok kötü anılarımızı yavaş çekimde gibi yaşarız. Araba kazası, yere düşme veya ilk basım kitabınızın havuzun dibini bir zibidi yüzünden boylaması.
Her şey yavaşça oldu. Sesler gitti. Aldığım darbeyle ellerim boşaldı, kitabım fırlayarak, ağır ağır havuzla bütünleşti. Dengemi sağladım. Ve artık, her şey eski hızına dönmüştü.
Anın şokuyla "Hayır!" derken buluverdim kendimi. "Hayır! Hayır, hayır, hayır! O kitabı bulmak için yüzlerce sahaf gezdim ben!" diye sızlandım, cehennem kadar öfkeliyken. Gözlerimi üzüntüyle sıkarak kapadım. Bana çarpan lanet olası adama döndüm, çünkü o özürler dileyip yakınışımı bozuyordu ve beni sinirlendirmişti.
"O KİTABI BULMAK İÇİN YÜZLERCE SAHAF GEZDİM." diye çığırdım, önceki cümlem gibi. Gözlerimi araladığımda karşımda yeşil gözlü, kıvırcık saçlı ve benden büyük duran bir adam vardı. Şakın ve mahçup gözüküyordu, daha çok her şeyi batırmış bir adam gibiydi. Tanıdıklıkla gözlerimi kısarken "Çok, çok üzgünüm!" diyen sesiyle tanıdım.
Harry Styles. One Direction'un eski üyesiydi sanırım. Ah tanrım, ne sanırım'ı? Ben onu Louis ile shiplediğimi bilirim.
"Lanet olası bacaklarını koşmak yerine yürüyerek de kullanabilirdin! Bedenine sahip çıksaydın İLK BASIM kitabım bu sidikli havuzu boylamazdı."
Alınmış gibi gözüken yüzüne karşı bağırmadan, adeta tıslayarak konuştuğumda hiç beklemediğim, ukala bir tepki aldım."Çarptığım için özür dilerim. Bak, ben Harry Styles'ım. Şu eski One Direction üyesi, kıvırcık? Seninle istediğin kadar fotoğraf çekinip sana albüm hediye edeceğim, tamam mı? Sadece şu konuyu kapatalım." Şok içerisinde kaşlarımı alnıma kadar kaldırdım. Aşırı yüklenen sinirle aşağıya inerek çatıldıklarında dikleşip ateş püskürecek bir havaya girdim.
"Senin albümünü istediğimi de nereden çıkardın, dazlak herif! Kim olduğun umrunda değil, senden tek bir isteğim var, kitabım!" Her an ağzına bir tane patlatabilirdim. Kibarlık edeceği yerde bana birkaç fotoğraf teklif ediyordu. Küstah! Ahmak!
Ağzı şaşkınlıkla açılırken kaşları benim gibi çatıldı. Koca ellerini kullanarak havuzu gösterdi. "Eğer bu kitabı hâlâ istiyorsan, suya girip alabilirim. Gerçekten üzgünüm, ama şu an elimden gelen pek bir şey yok. Sana çarptığım için defalarca özür diledim." Sakinleşmiş sesine uymayan görüntüsüyle, garip şekilde sakinleştim. Ani sinirimle onu gerçekten gücendirmiş olmalıydım, ama o an umrumda olan son şeydi.
"Bana yenisini alabilirsin, Harry Styles. Sonuçta albümün sana gayet iyi para getirmiştir. Hatanı böyle telafi edebilirsin." Alayla ama bir o kadar ciddi olan söylemimle derin nefes verdi. Artık daha sakindik ve bize bakan insanları seçebiliyordum. Yanımızda birileri daha duruyordu, muhtemelen dazlak herifin ekürileriydi.
"Pekala. İşte bu gayet iyi, kaç dolar vermeliyim?" Şokla kalakaldım. "Ciddi olamazsın herhalde. Oraya düşen birkaç dolar değildi, bir kitaptı." İç çekti, benimle uğraşmaktan bıkmış olmalıydı.
Bir şey demeden suya daldı, kitabımı aldı ve yüzeye geri çıktı. Karşımda tekrar dikilirken tişörtü olmadığını farkettim. Hızlıca gözlerimi kitabıma çevirdim. Ah, gerçekten mahvolmuştu. Gözlerim yanmaya başladığında elinden kitabı kaptım. Biraz bakınıp ona geri uzattım.
"Bu kitaptan, ilk basım. Aldığında bana ulaşman için sana numaramı bırakabilirim. Ah dur, Alex'i bili-"
"Ne?"
"Duydun. Havuza düşen dolar değil kitaptı. Ve o kitabı istiyorum. Bu benim hakkım, Harry Styles. İstersen aldıktan sonra Alex'e verebilirsin, o bana ulaştırır."
Yenilgiyle beni onayladı. "Pekala. Alex yakında yurt dışına gitmeyecek miydi? Eğer bu kadar zor bulunuyorsa birkaç güne bulamam. Bana numaranı vermelisin." Sonunda anlaşmamızla gülümsedim. Ben "Tamam." derken birkaç saniyeliğine suratıma şaşkınca baktı. Daha çok ne, der gibiydi. Hızlı adımlarla şezlonglardan birine yürümeye başladı.
"Arkadaşım adına üzgünüm, orta yolu bulmanız güzel." diyerek dikkatimi çekti sakalları çıkmaya başlamış, uzun adam. "Önemli değil. Ben de ona özür borçluyum, fazla ani çıkıştım." dedim hafif pişmanlığım kendini gösterirken. Adam elini uzattı. "Ben Vincent. Özür dilemenize gerek yok," derken elimi uzattım. Tam elini sıkacakken tutuşunu değiştirdi ve eğilerek elime bir öpücük bıraktı. "Adınızı bahşedebilir misiniz?"
Yaptığı şeyin muhtemelen beni etkilemesini beklemişti. Buna üzülmeli miydim bilemiyorum, ama aklıma ilk geleni yaptım. Elimi çektim. "Buna gerek yoktu ama-" derken Harry geri döndü. Arkadaşının kolundan tutup geriye iteledi.
"Kendini kaydet lütfen," derken telefonu bana uzatmıştı.Açık numara skalasından kendi numaramı kaydederken duymuyor gibi dursam da çok kısık sesli fısıldaşmaları duymuştum. "Hey, tanışıyorduk!"
"Kes sesini Vincent."
"Duruma bak, Vincent hâlâ kızı tavlama derdinde." Bu sesi ilk duyuşumdu.
"Sanki sen farklı davranırdın da, Harry'nin koşma amacını da biliyoruz."
"Kesin sesinizi!"
Duyduklarımı umursamadım. Muhtemelen Harry Eski One Direction üyesi, kıvırcık? Styles bir kadına yetişmeye çalışıyordu ve Vincent de az önceki fırsatı kullanmıştı. Erkekler, ve memeler.
Kendimi Atlantis diye kaydedip telefonu uzatırken Harry'ye bildirdim. "Atlantis benim ismim. Unutma, kitap için bu isme yazmalısın." Yumuşamış gözleri ve sakin görünen yüzüyle beni onayladı. "Tekrar üzgünüm. Kitabını olabildiğince hızlı bulmaya çalışacağım. Bayağı kitap hastası gibisin, garip." Gıcık olmuş halde gözlerimi kıstım.
"Madem birbirimize laf edecek hakkı kendimizde görebiliyoruz, ben de konuşmalıyım. Değil mi, Harry Küstah Styles?"
"Pekala, pekala. Haklısın. Fazla ukala bir çözüm yolu önerdim. Sana laf etmemeliydim de. Üzgünüm." Gülümseyip "Sorun değil, iyi eğlenceler." derken tekrar bana bakakalmıştı.
Ne? Gülümsemem o kadar mı garip?
Arkamı dönüp ilk amacım olan yere, terasa ilerledim. Kısa günün kârı, ünlülerin de piç olabileceğini görmek olmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
crazy in love {h.s}
Fanfiction"Gelen Harry Styles. Millet, ilk basım kitaplarınızı saklasanız iyi olur."