“Meva bu gün biraz gergin gibi, bahçede yürüyüş yapsak olur mu Fatih amca?” dedim camdan dışarıyı bayık gözlerle izleyen Meva'yı göstererek.
Fatih amca,Mava'nın babası ve mükemmel bir insandı. Meva'nın ona çektiğini düşünüyorum. Kardeşi Kuzey ilk başta bana sert çıkışsa da tek niyet'inin ablasının mutluluğu olduğunu anlamıştım birlikte geçirdiğimiz iki ay içerisinde.
O gün Meva beni eve bırakmıştı. Pek konuşmadık. Ardından her gün beni kapımdan aldı ve birlikte sahile gittik. Bazen piknik yapıyor,bazen kart oyunları oynuyorduk. Bazen de o bana güzel sesiyle kitap okuyordu.
Üç gün öncesine kadar hayatımız aynı mükemmel uyumla devam etti. Sonrasında Meva fenalaştı,üç gündür hastane de tedavisine devam ediyordu.
Sesi kısıldı bu gün,henüz doktorlar nedenini söylemedi. Bu olay Meva'yı pek üzmüştü. Çok konuşkan biriydi ve susmak zoruna gidiyordu.
Üstünde minik bir balığın olduğu not defteri almıştım, diyeceklerini ona yazıyordu. Yazdığı ilk kelime aklıma kazındı.
Üzülme,en azından senin sesini duyabiliyorum. Bu tanrının en büyük armağanı zaten.
Nasıl hâlâ sevmeye devam ediyordu anlamıyorum. Canı çok yanıyordu ama hâlâ gözleri beni bulunca gülümsüyordu.
Tekerlekli sandalye'ye oturttuk sona asansöre doğru ilerledik.
“İyi misin hayatım?” dedim.
Evet, belki birlikte olduğumuzu söylemeyi unutmuş olabilirim.
Ben teklif etmiştim. Üç dakika suratıma öylece bakmış, sonra da,“ Yine mi halüsinasyon görüyorum?” demişti. İnanılmaz derecede güzel ve sevimliydi.
Kafasını çevirip bana bakıp gülümsedi.
Bahçe de bir süre dolaştık,sonra bir yerde durduk.
Bir süre sadece birbirimizi izledik. Sonra deftere bir şeyler yazmaya başladı.
Şimdi sana bir anahtar vereceğim,olur ya bir gün bana bir şey olursa odam da,yatağımın altındaki kutuyu aç. Tamam mı?
Sinirle ona baktım “ Böyle konuşmaman konusunda anlaştığımızı sanıyordum. Beni üzüyorsun Meva.”
Lütfen, sadece al.
Anahtarı alıp cebime koydum. Sessizlik olmuştu.
“Sana gizlice çikolata almamı ister misin.” dedim gülümseyerek. Şekerli şeyler tüketmesi yasaktı ama birazcıktan bir şey olmazdı. Hem bu moralini de düzeltirdi.
Heyecanla başını salladı.
“ Tamam odaya bırakayım seni gidip alırım.” tam kalkacakken elimden tutup kendine çekti ve sarıldı. Normalde bu da yasaktı, enfeksiyon falan kapabilirdi. Fakat kollarımı boynuna satmaktan kendimi alıkoyamadım.
Onu yatağına koyduktan sonra,kapıdan çıkmadan evvel geri dönüp baktım. Beni izliyordu. Gülümsedim onu öyle görünce,çok şirindi.
Karşılık olarak gülüp el salladı.
Marketten iki tane çikolata ve meyve alıp döndüm.
Odaya gireceğim sırada kapıda Kuzey'i gördüm. Ağlıyordu.
O an yüreğimden bir şey koptu sanki. Ellerim uyuştu.
“N-ne oldu?” dedim alelacele.
Kuzey kendini yere atıp bağırarak ağlıyordu. Onu hiç böyle görmemiştim.
Fatih amca yoktu.
Hemen odaya girdim. Korktuğum başıma geldi. Yatak boştu.
Elimdeki poşet yere düştü,içindeki meyveler dağıldı.
Elimle yüzümü sıvazladım “hayır,hayır hayır... Kuzey ne oldu Meva nerede? Konuşsana!”
Sakinleşmeye çalışır gibi kafasını iki yana salladı,“ Fenalaştı bir an da. Doktor kanserin yayıldığını söyledi. Sesi de bu yüzden gitmiş! Yoğun bakım da şimdi. Bir şeyler yapıyorlar bilmiyorum... Sadece bekleyin dediler.”
Neyi bekleyecektik? Meva'nın bahsettiği,aslında hiç olmayan mucizeyi mi?
Yavaş yavaş yer çöktüm. Yanaklarımdan yaşlar süzülüyordu. Ağzımı açıp tek kelime edememedim.
Beni bırakmazdı, değil mi?
“Gitme... Ne olur şimdi değil... Gitme.”
Yoğun bakım'ın kapısında,soğuk zemin de üç üzgün insan oturuyorduk şimdi. Üçümüz de iki saattir aralıksız ağlıyorduk.
Sevgili Yağmur, mutlu sabahlar dilerim.
Senden gelen,sana dair,seni ilgiendiren her şeyi seviyorum. Yemin ederim seni çok seviyorum.
Benim hayatım zaten senden ibaret, Yağmur. Nasıl vazgeçerim senden?
Ben seninle mutsuz bile olurum. Seninle olsam yeter. Yanımda ol yeter.
Aşk denen şey böyledir, Yağmur. Çoğu soru cevapsız kalır. İnsan derdini anlatamaz,dermanını bulamaz.
Seni çok özledim Yağmur. En kısa zamanda seni görmeyi diliyorum.
Beynimde kelimeler dolanıp durdu.
O zeminde iki mutsuz adamla tüm gece tanrıya dua ettim. Mucizesini bizden esirgememesi için yalvardım.
“Bir şeyleri affedebilmek lazım.”
Merkür.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MORFİN G×G
Short Story"Hiç değilse küçük bir hatıra olmayı istiyorum. Beni unutman,hiç fark etmemen öldümüm olur."