17.Bölüm

1K 102 22
                                    

Kan çanağına dönen gözlerime koridorun sonundaki boy aynasından bir bakış attıktan sonra merdivenlerden inerek mutfağa ilerledim.

Joseph, bana uyku haplarını kullanmayı yasakladığı için gece boyu kabus görmüş dolayısıyla da uyuyamamıştım.

Dolaptan çıkarttığım mısır gevreğinden biraz tabağa döktükten sonra gevreği yerine koydum. Buzdolabından çıkarttığım sütü tabağa döktüm ve bir de kaşık alarak masaya oturdum.

Gevreği kaşıklarken Joseph aşağı inmişti. Dersi bugün erkendi anlaşılan.

"Günaydın." dedi gözlüğünü saçlarına arasına takıp yüzünü ovuştururken.

"Günaydın." dedim bir yandan mısır gevreği yerken.

Benim yaptığım gibi bir mısır gevreği hazırladıktan sonra karşıma oturdu.

"Berbat bir haldesin Veronica. Toparlanman lazım."

"Kusura bakma Joseph. Her zaman annemin vampirlerle birlikte hareket ettiğini öğrenmiyorum."

Bana garip bir bakış attı. Kaşlarını kaldırarak bana bakıyordu.

Elimdeki kaşığı kasenin içine bıraktıktan sonra dirseklerimi masaya yasladım ve kafamı ellerimin arasına aldım.

"Özür dilerim. Gece boyu kabus gördüm. Uykumu da alamadım."

"Veronica ne zaman istersen benimle konuşabilirsin. O geceden sadece üstü kapalı bahsettin. Ama..." Derin bir nefes aldı. Kafasını hafifçe iki yana salladı. "Bilmiyorum. Belki konuşursan, o geceyle yüzleşirsen rahatlarsın."

Annem, Francis, o vampir ve ben. Dördümüzün ameliyathanede olduğu o gün aklımdan asla silinmiyordu. Hele o kırmızı gözler. Kırmızı renginden korkar hale geliyordum. Derin bir nefesi ciğerlerime çektim. Klasik bir laftı ama biraz daha güçlü durmam lazımdı. Karşıma çıkan her şeyden etkileniyordum ya da normal tepkiler veriyordum. Bilmiyordum işte.

"Belki sonra. Şimdi sadece kahvaltı yapıp uyumak istiyorum."

"Pekala." diye mırıldandı.

Joseph kahvaltısını hızla bitirip üstünü giyinmeye giderken ben de bulaşıkları makineye yerleştirmiştim.

Odama çıktıktan yatağıma yattım ve yorganı üzerime çektim.

Yaklaşık dört gündür okula gitmiyordum. İki günü zaten haftasonuna denk gelmişti. Okula giderek Francis'i görmek istemiyordum. Aklım olanları almıyordu bir türlü. Annemin vampirlerle bir bağlantısı olduğunu başından beri tahmin etsem de Francis... Francis'ten bunu beklemiyordum.

O günden sonra Francis beni defalarca aramış, yüz yüze konuşmamız gerektiğine dair mesaj atmıştı. Mesajlarına cevap bile vermemiştim.

Başucumdaki telefonum çalmaya başladığında doğruldum. Telefonu elime aldığım zaman arayanın Anna olduğunu gördüm. Telefonu açarak kulağıma götürdüm.

"Anna?"

"Veronica! Hala okula gelmeyecek misin?"

Elimle dağılmış topuzumu bir arada tutan tokayı çıkarttım.

"Hayır, gelmeyeceğim. Dediğim gibi grip beni fena yakaladı."

"O zaman..." Anna'nın heyecanlı sesi kulağıma ulaştığında şimdiden kendimi duyacaklarıma hazırladım. "Biz sana geliyoruz. Hazırlanmak için on dakikan var çünkü şu anda yoldayız."

Ne olduğunu sormama vakit bile tanımadan telefonu kapattı. Elimi yüzüme götürerek yüzümü sıvazladım. Şu anda onları görecek durumda değildim. Uykusuzluğun yanı sıra psikolojik olarak da iyi bir durumda değildim.

VampirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin