Düne göre sakinleşmiş Yonca'na merhaba de...
Yaşadıklarımı çabuk atlatabilme özelliğim yararına oldu tüm bunlar. Sevincini yaşayabilen için sana iki saniye tanıyorum, veee bitti! Şimdi gelelim benim çığırımdan çıktığım o geceye...
Öncelikle... Sana o an yaptığım şeyle beraber 'piç kurusu' dediğim için üzgün değilim. Tamam, bu dediğim senin öyle olduğun anlamına gelmez ama annesin yanında pısıp kalman sana küfretme isteğimi her saniye çoğalttı. Ha, aklıma gelmişken... Sana tam bir 'ana kuzusu' demem bunu üstüne alınma hakkı verir sana. Eğer alınmadıysan, Yadigar'dan yüzsüzlük tacını alacaksın bu gidişle, ben sana diyeyim.
Annen bana midesiz dedi, yani onu kastetti. O kelimeye benzer şeyleri ima etti diyorum sana Bahadır!
Ah, şu an anneni savunuyorsunuz. Ne tatlı ve hayırlı bi' evlat...
BOK!
İlk kavgamızın yıldönümü için seneye kadar hazırlık yapacağım. Yeni bir kavga düzenleyerek!
Dün gecemiz hastanede geçti, neden dediğini duyar gibiyim küçük Ersenler...
Babanın kafasında salata tabağı parçaladım. Çok canice, biliyorum. Ama en azından tabak cam olmasına rağmen kafasına atılan 6 dikişle bu işten kurtulması mucizeydi. Tükenmez kalem kullanmayı alışkanlık haline getirmeseydim, şu an kendimi ifşa ettiğim yeri silebilirim.
Evet, anneni cani olarak görebilirsin ama bir sor, niye yaptım?
Sorduğunu varsayarak gelin güvey oluyorum. Gerçi zaten öyleyim ya. Hani gelin güveydeki gelinim falan. Hahaha, pekala... Gülme sen.
En son yazdıklarıma dayanarak yazıyorum bunları. Çünkü az önce geçen sefer yazdıklarıma bakıyorum da sinirden yazım bile değişmiş o gece en son yaşanan şeyleri yazmamışım bile...
Mutfak kapısının önünde duran kaynanam ve onun hemen dibinde 'bir bokluk çıkmadan şu geceyi bitirsek' niyetiyle emaneten duran seni görmüştüm en son.
Bu güzelim gözlere gösterdiğin manzara bu mu Bahadır, bu mu benim layık olduğum?
Küçük Ersenler'e laf anlatıcam diyip de yine sana sarmam olmadı Baho ya, bi' laf atmadan duramadım sana.
Şimdi olay anlatışım tamamen sana yönelik yavrum benim... Hah, bende kal şimdi.
Baban, annesinin bana söylediği, "Aldırdın, değil mi?" lafına benim, "Keşke siz de aldırsaymışsınız," cevabıma karşılık "Senin kadar geniş değiliz biz," diyerek laf sokmasın mı!
Ben cevap bile veremeden, "Keşke bu evliliği yaparken midenizin de bu kadar geniş olduğunu akıl edebilseydi benim oğlum, midesizliğin bu kadarı da pes," dedi. Daha doğrusu bağırdı,hönkürdü falan.
Yani, bir Trakyalı'ya yapılabileceklerin de bi' sınırı olmalı...
Olaylar benim salata tabağını kavramam ve babanın başına geçirmeme kadar ağır çekimde iken(veya sen öyle hayal et) hastaneye gelene kadar geçen zaman sanki ileri sarma tuşuna basılmış gibi geçti. Yani kusura bakmayın, o küçük salata tabağımı babanın kafasına atmam dışında pek bi şey anımsayamıyorum dün geceye dair.
Sonuç olarak dün gece ve pazartesi gecesini hastanede geçirdik. Şu an salı gününde olduğumuzu anlamışsındır. Odamızdaki duvar saati ikiyi gösteriyor. Ciddi bir şey yok fakat pimpirikli kayınvalidem oğlunun hastanede kalmasının daha doğru olduğunu söyledi.
Bu dediğinin sebebi benim hafife aldığım ama aslında olması gereken pimpiriği mi yoksa ben miyim emin olamadım.
Pek de haksız sayılmaz hani, eve döndüğünde elimden her an 'yanlışlıkla' bir kaza çıkabilir gibi hissediyorum.Ama annecim, benim küçük Ersenler'im. Annene yapılan bu psikolojik şiddet karşısında benim de sinirlerim bozulmuş olamaz mı? Baban da sus pus durmasaydı, biraz savunsaydı şu anneciğini...
Bahadır, uyuman yasak bu gece. Tedbir amaçlı yani. Kaynanan az önce odadan çıktı. Şu an yalnızız. Kucağında bilgisayarla işlerini hallediyorsun sanırım. Bu yazma işi bitsin kontrol edeceğim zaten seni. Ne malım internete kızlarla yazışmadığın???
Kıskançlık yaptığımdan değil, sadece güven duygum biraz eksik. Nedenini birçok kez sorduğun ama asla anlatmamaya yemin ettiğim bi' konu bu da. Anlatmamaya yeminliyim, yazmamaya değil...Şu an yazmayacağım bu konuyu. Yalnızken yazmak en doğrusu. Eğer yazarsam, beni ağlayarak göreceksin ve... Sümüklü halim hiç hoş değil.
Gözlerini ekrana kilitlemişsin. Hakikatten, ne yapıyorsun bu kadar?
Kendim adına ipucu veriyorum:Şüpheciyimdir.
Farkettim de... Dikişlerin atıldıktan sonra benden özür diledin. Haklı olduğumu söyleyip annesinin çeyizlik takımına ait bardak setinden bardak kırıp yakalanan çocuk gibi suçlu davrandığını hissettim.
Cidden duygularını uçlarda yaşama bu beni korkutuyor. Her anlamda... Bi' de, yukarıdaki mini hikayenin aslında kime ait olduğunu tahmin edersin. Bardak kırma olayı falan... Tam benlik hareket.
Bardak da kırdım zamanında ama seni kırmaktan hep korktum Bahadır. Annemin o kırık bardaktan sonra bana bağırmasından da korktum. Şu an senin susmandan korkuyorum.
O yaşımdaki korkuma rağmen şu anki durum beni daha çok korkutuyor.
Lütfen bana susma...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaynanan Seviyormuş (!)
ChickLitKural 1: "Aileden izin alınmadan yapılan bir evlilik her zaman mutluluk getirmez." Üniversitede tanışıp aşık olan çiftimiz, ilişkilerini bir adım daha ileriye götürmek isterler. Bahadır ve Yonca... Yıldırım nikahı ile hiç kimsenin haberi olmadan evl...