2.BÖLÜM

66 6 0
                                    

2.BÖLÜM

Dışarıda bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyordu.Sokakta ki insanlar etrafa kaçışıyorlardı.İç geçirdikten sonra paltomu giydim ve şemsiyemi alıp dışarı çıktım.Bugün babamı görmem gerekiyordu.Her zaman ki rutin kontroller için hastaneye gidecektik.Neden böyle bir havayı seçmişti ki?Yağmurdan nefret ederdim.Her yerimin ıslanması hoşuma gitmiyordu.Acaba yağmurun neredeyse hiç yağmadığı bir yere mi taşınmalıydım?Bütün düşüncelerim birden yarıda kesildi.Kim olduğunu bilmediğim bir kız şemsiyemin altına girivermişti.Şaşkınlıkla ona baktım ve durdum.

“Ne yapıyorsun?”

Bana baktı ve gülümsedi.

“Görmüyor musun?Yağmur çok fazla yağıyor.Normalde ıslanmayı sorun etmem ama şuan ıslanmamalıyım.”

Kızın saçları zaten ıslanmıştı.Hatta heryeri sırılsıklam olmuştu.

“Zaten yeterince ıslanmışsın.”

“Evet.”

Kaşımı kaldırdım.

“Yani…Gitsen diyorum.”

“Sadece bir süre seninle yürüyeceğim.Daha sonra giderim.Beni bu halde bırakamazsın.Annem bekliyor.”

“Annen mi?O…zor durumda mı?”

“Bilmem.Sadece beni bekliyor.”

“Ama…”

Bir süre kızın ıslak saçlarına ve kahverengi gözlerine baktım.Bakışlarında en ufak bir kötü niyet belirtisi yoktu.

“Şemsiyeni kullanmama izin veriyor musun?”

“Peki.Sanırım sorun olmaz.”

Gülümseyip koluma girdi.Yine şaşkın bir şekilde baktım.

“Bu kadar yakın olmamıza gerek yok.”

Kolumdan çıktı ve yanıma dikildi.Yavaşça yürümeye başladık.

“Sen nereye gidiyorsun?”

Cevap vermek ve vermemek arasında kalmıştım.

“Birini ziyarete falan mı?”

“Hayır.Babamı hastaneye götürmeliyim.”

“Niye?O hasta mı?”

“Sadece rutin kontroller.”

“Ah,öyle mi?Tabii dikkat etmek lazım.”

“Evet.Ona bir şey olmasını istemiyorum ve…”

Birden ona anlatmama gerek olmayan şeyleri anlattığımın farkına varmıştım.

“Aslında bu seni ilgilendirmez.”

“Hiçbir evlat babasının veya annesinin hasta olmasını istemez.Bu oldukça olağan bir durum.Böyle bir şeyi benden gizlemene gerek yok.Sonuçta babanın nasıl bir hastalığı olduğunu falan sormadım ya.”

“Babam hasta değil.”

Başını eğdi.

“Doğru,üzgünüm.”

Bir süre sessizce yürümeye devam ettik ama tekrar konuşmaya başlaması uzun sürmedi.

“Buralı mısın?”

İç çektim.

“Evet.”

“Ben de buralıyım.”

“Sorduğumu hatırlamıyorum.”

“Ben de söylemek istediğim için söyledim zaten.”

“Ama yine de…Yani ben duymak istemiyorsam söylemene gerek yok.”

“Bu bilgi sana yük olacak değil nasılsa.”

Sinirle önüme döndüm.Gerçekten çok fazla konuşuyordu.Kaldırımın sonuna geldiğimizde durdu.

“Durağa kadar gelmem yeter.Teşekkürler *Dae Ho.”

*Dae Ho harika anlamına geliyor.

“Dae Ho mu?Adım Dae Ho değil.”

“Zaten tutturma olasılığım çok azdı.Ama bu isim sana yakıştı.Hem yakışıklısın hem de iyi kalplisin.Harikasın.”

Bunu söylerken baş parmağını kaldırmıştı.Ben cevap vermeden arkasını döndü ancak sonra tekrar bana doğru döndü ve,

“Bu arada babana geçmiş olsun dileklerimi ilet lütfen.Umarım bir an önce iyileşir.”

Dedikten sonra koşmaya başladı.

“Babam hasta değil!”

Arkasından bağırsam da çoktan uzaklaşmıştı.Etraf gerçekten delilerle doluydu.

***

“Sağol oğlum.Her seferinde yanımda olmana gerek olmadığını biliyorsun değil mi?”

“Önemli değil.”

Arabanın kapısını kapattıktan sonra cama doğru eğildim.

“Dikkatli gidin.”

Şoföre başımla işaret ettikten sonra araba ilerledi ve sağa dönüp gözden kayboldu.Ağır adımlarla eve doğru yürümeye başladım.Telefonumu mesaj bildirim sesini duyunca cebimden çıkardım ve gelen mesajı okumaya başladım.Postaneden geliyordu.Benim için bir mektup gelmişti.Ne yani?Mektubu gönderdiğim kişi…cevap mı yazmıştı?

MEKTUP ARKADAŞIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin