Yazar
Lily 31 Ağustos gecesi sandığını en az altı kere düzeltti. Bir şey unutacağım diye çok korkuyordu. Tam yedinciyi düzeltmişti ki annesi artık yat diye geldi. Aslında saat kızın normal yatma saatinden erkendi. Lily çok uğraştı uymak için ama ancak gece yarısı uyuyabildi. Sabah annesi gelip küçük kızı uyandırdığında saat yedi buçuktu. Hiç mızmızlanmadan kalktı büyük gündü o gün. Zaten düz olan saçlarını taradı, banyoya gidip elini yüzünü yıkadı. Kahvaltıda hiç iştahı olmamasına rağmen annesin zoruyla bir iki lokma bir şey yedi, en azından karnını doyurdu. Annesi o kadar şen şakraktı ki gülmeden duramıyordu, babası ise ikide bir sırtını sıvazlıyordu. Petunia ise o kadar sinirliydi ki kardeşinin yüzüne bakamıyordu.
Lily özenle Flame'ın sepetini hazırladı ve kitledi, yolda çıkıp kargaşa yaratmasını istemezdi. Birlikte arabaya bindiler. Lily kafasında gerekli şeylerin listesine bakıyor bir şey unutmadığından emin olmaya çalışıyordu. Biraz sakinleşmek için camdan dışarı baktı.
Perona geldiklerinde Lily Snapelerin çoktan glmiş olduklarını gördü. Ailesiyle birliktek yanlarına gittiler. Lily elindeki bilete baktı (mektubun içinden çıkmıştı) "Dokuz üç çeyrek mi?" dedi Severus'a. Snape eliyle 9 ve 10. Peronlar arasındaki boşluğu işaret etti. Ona oldukça benzeyen annesi yavaşça duvara doğru yürüdü ve yok oldu. Severus uzanıp Lily'nin elini tuttu ve duvara doğru koştu. Lily korkarak kendini çarpmaya hazırladı ama darbe asla gelmedi. Sıcak buharın içinden geçmek gibiydi. Gözlerini açtığında rüyalarına gireceğinden emin olduğu buharlı,kırmızı bir trenin karşısındaydı. Tabeladaki alt8 'Peron Dokuz Üç Çeyrek, Hogwarts Ekspresi' yazıyordu. Onlar duvarın önünden çekilince Bay ve Bayan Evans'la Petunia'da geldi. Snapelerden ayrılıp başka bir köşeye geçtiler.
Sonunda Lily ablasına patladı. Küs ayrılmaya gönlü razı olmamıştı. Ablasını anne babasından bir iki adım uzağa çekti. Yapmadığı bir hata için özür üstüne özür diledi. "Dinle-" diyordu, ablasının elini yakalayıp sıkı sıkı tuttu. Kız çekip kurtarmaya çalışmasına rağmen bırakmadı. "Belki ben oradayken Profesör Dumbeldore'a gidip seninde gelmen için onu ikna edebilirim!" dedi "Git-mek-is -te-mi-yo-rum" diye heceledi Petunia "Sence ister miyim ben bir şatoya gidip..." gözlerini peronda gezdirdi, büyücü ve cadılara baktı. "Benim - benim ucubenin biri olmak istediğimi mi sanıyorsun?" dedi. Lily'nin gözleri yaşlarla doldu. "Ben ucube değilim ne korkunç bir söz." dedi. Petunia sonunda elini kurtarabilmişti. Lily eğilip "Müdüre yalvarırken ucube okulu olduğunu düşünmüyordun." dedi. Petunia afalladı "O çocukla eşyalarımı mı karıştırdınız?!" diye fısıldadı. Lily kendini savunmaya çalıştı ama Petunia tükürürcesine "UCUBE" dedi ve anne babasının yanına çekildi. Lily gözlerinden akan bir kaç damla yaşı sildi ve ailesiyle vedalaşıp trene bindi. Babasının sandığını yerleştirdiği kompartımana geçip cam kenarına oturdu. Tam o anda tren hareket etmeye başladı. Yaklaşık iki dakika sonra iki tane siyah saçlı çocuk geldi ve oturmak için izin istedi. Lily çocuklara yüzünü dönmeden kafa sallayarak onayladı. Çocuklar karşılıklı kapı tarafına oturdular. Ağlayan kız pek umurlarında değildi.
Severus trende Lily'yi arıyordu. Şimdiden üzerini değiştirip cüppesini giymişti bile. Sonunda onu iki tane oğlanın konuştuğu bir bölmede buldu. İçeri girip karşısına oturdu."Seninle konuşmak istemiyorum!"dedi Lily "Neden?" diye sordu Severus "Petunia benden nefret ediyor çünkü Dumbeldore'dan gelen o mektupları gördük." dedi hala ağlıyordu "Eeee?" hala anlamamıştı Snape "Eeee'si o benim ablam!" diye bağırdı kız. Severus sonunda çakmıştı kızı sakinleştirmek için "Ama sonunda gidiyoruz işte bu Hogwarts'a gidiyoruz!" dedi. Lily istemese de hafifçe gülümsedi. "Slytherin'e girsen iyi olur." dedi Snape. O ana kadar ikisine de en ufak ilgi göstermemiş olan iki çocuktan biri "Slytherin mi?" dedi bu James Potter'dı "Kim Slytherin olmak ister ki? Ben olsam ayrılırdım. Ya sen?" dedi karşısındaki çocuğa. Bu çocuk da Sirius Black'di "Benim bütün ailem hep Slytherin olmuştur." dedi üzgünce, sonra ekledi "Belki bu geleneğe bir son veririm" "Peki seçme şansın olsa sen nereye gitmek isterdin?" diye sordu "'Yiğittir Gryffindor'a kalan çocuklar' babam gibi" dedi James. "Hıh yani zeki olacağına kaslı olmayı seçiyorsun" dedi küçümser bir sesle Snape buna karşılık Sirius "O zaman sen nereye gidiyorsun? İkisi de olmadığına göre" dedi ikisi kahkahalara boğuldular. Lily sinirlenerek Flame'ın sepetini aldı ve "Gel Severus kendimize başka bir yer bulalım" dedi ve çıktı Sirius'dan bir "Oooo!" yükseldi. James Snape'e çelme takmaya çalıştı ve onlar çıkarken "Görüşürüz Sümsükus!" dedi
Lily ve Severus gittikten sonra fazla geçmeden. Kompartımanın kapısı tekrar açıldı. Eski yara ve çiziklerle dolu bir çocuk gelmişti. Bu Remus Lupin'di İçeri girdi birlikte yemek arabacısı cadı gelene kadar uzun uzun sohbet ettiler. Git gide hava karardı, ışıklar yandı çocuklar üstlerini değiştirdiler. Eşyalarını bırakıp trenden indiler. Dışarıda kalın ve gür bir ses bağırıyordu. "Birinci sınıflar, birinci sınıflar bu taraftan! Hadi ürkek olmayın, gelin!" Sirius adamı görünce sessizce "Merlin'in kıllı bacağı aşkına adam sanki dev gibi..." dedi. Dörder kişilik kayıklara bindiler ve gölü geçmeye başladılar. James tam önündeki kayığa baktı. Gece olmasına rağmen parlayan uzun kızıl saçlar gördü. Çocuk içinde sanki yeni bir süpürgeye binmiş gibi hissetti. Anlamayarak bu hissi uzaklaştırdı ve kafasını kaldırdı. O an oldukça uzun zamandır beklediği şeyi gördü: Görkemli şato karşısında bütün heybetiyle yükseliyordu. Aynı his daha şiddetli bir şekilde geri geldi...
Bayramınız mübarek olsun !!!!
Bölümler gec geldiği için özür dilerim...

YOU ARE READING
Çapulcular Ve Lily Evans
Fantasía-Sonunda kız beynini kullanmayı bırakıp vücudunu kalbinin emrine bıraktı. Bunun sonucunda da koşarak kollarını James'in boynuna doladı. Bu ani hareketle çocuk bir an dona kaldı ama sonunda o da kollarını Lily'nin beline sardı. Kız uzaklaşmadan James...