Korku

60 14 6
                                    

Merhaba arkadaşlar. Sizden ricam vote ve yorumlarınızı eksik etmemeniz ve bana destek olmanızdır. İyi okumalar arkadaşlar. Umarım beğenirsiniz.

"Öp beni,
Ölümcül silahlar henüz bize çekilmeden...
Hala bir şeyler hissediyorken...
Hala buradayken."
Never Get Used To People

Dün olanlardan sonra direk evime gidip düşüncelerimi bu dünyadan kısa süreliğine de olsa soyutlamayı planlamıştım. Ancak planlarım yalnızca askıda kalmakla yetinmemiş bir de 1 hafta öncesinde unuttuğum eski borçları ödemekle uğraşmıştım.

Şu an da ise sabah saat 11 e geliyordu ve ben yatağımda usulca boyası akmış olan kurşuni renk tavanımla bakışıyordum.

Midemdeki sesler yerini ahenkli bir düzene bırakmış hiç dinmeyen guruldamalara sahiplik ediyordu. Daha fazla kendimi açlık hissiyle sınamadan ayağa kalktım ve yemek yemem için mutfağa yürümeye başladım..

Buzdolabını açtığımda içinde neredeyse bir şey kalmadığını fark ettim.en yakın zamanda markete gitmem gerekiyordu.

Kahvaltılık bir şeyler yedikten sonra ne yapacağımı düşünmeye başladım.

Zihnimi kitap okuyarak meşgul edebilirdim.

Tam kitaplığıma yöneldiğim sırada telefonuma mesaj geldiğini bildiren bir ses yankılandı odada. Büyük ihtimalle Turkcell den gelmiştir diyerek geçiştirmeyi tercih ettim lakin 1 dakika sonra tekrar o sesi işittim.

Telefonumu elime alıp kilit tuşunu tuşladığımda gördüğüm mesajla kalakalmıştım.

" Kim olduğunu biliyorum"
".......... Sokağına gel Cadı."

Bu da ne demekti. Gözlerim hayretle irileşti. Tüylerim diken diken oldu. Kimdi bu kişi, Beni nereden tanıyordu ve ne istiyordu benden?

Aklım oraya gitmekle gitmemek arasında gidip geliyordu.. Hayır! Gitmeyecektim. Bu riski göze alamazdım.

_ 3 Saat Sonra _

O mesajın ardından 3 saat geçmişti ve benim aklımda tonlarca soru peydah olmuştu.

Kendimi rahatlatmak amacıyla adımlarımı Banyoma doğru yönelttim. Sıcak bir duş yorgun vücuduma iyi gelebilirdi. Ancak asıl yorgunluk vücudumda değil ruhumda kronik olarak varlığını sürdürüyordu...

Küveti sıcak suyla doldurup içerisine çilek kokulu köpüğümü boşalttım. Üstümde ki kıyafetleri çıkarıp kirli sepetine de yerleştirdikten sonra telefonumdan favori müziğim olan Carla Morrison- Disfruto' yu açıp bedenimi sıcak suya teslim ettim.

Bu his gerçekten tarifi olmayan bir eylemdi. Resmen bedenimi ve ruhumu geçici de olsa gevşetip bir türlü kavuşamadığım hururla buluşturuyordu.

Ne kadar süre bu şekilde kaldığımı bilmiyorum lakin buruşukluk ayak ve el parmaklarımda taht kurmuş gibiydi.

    Küvetten çıktım ve bornozumu üzerime geçirip odama girdim. İç çamaşırlarımı ve ardından kalan kıyafetlerimi giyinip saçlarımı kurulamak için sözde makyaj masamın yanı başında yerimi aldım.

     Saçlarımı da fönleme işini hallettikten sonra her ne kadar tehlike arz etse de yürüyüş yapmak gibi deli bir karara vardım. Üzerime kalın şarap rengi ceketimi giyinip fermuarımı gerdanıma kadar çıkardım. Aynı renkteki botumu da ayaklarıma geçirip kendimi dışarıya çıkardım.

    Çok fazla uzaklaşmayacaktım. Tek amacım biraz yürüyüş yapmaktı. Evimin çok yakınında olan parka doğru ilerlemeye başladım. Parka vardığımda kimse yoktu. Saatime baktığımda 3 e doğru geliyordu.
    Bu minik Parkta yer alan salıncağı görünce adımlarımı oraya yönelttim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 01, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ay Işığında Kanlı Dans 🍷Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin