Halid bu cevaptan çok etkilenmişti, halbuki sıradan bir soruya sıradan bir cevap beklenebilirdi. Alemlerin Rabbi'nin merhameti kendisine ne kadar nankörlük yapılırsa yapılsın, yine bir kulunu uyandırmak için tecelli etmişti. Tevekkül çoğalmaz mıydı bu durumda? Elbet çoğalırdı. Yine düşünmeye başladı, bu defa çok farklı düşünüyordu. Başı boş bir şekilde değil de daha çözüm odaklı bakmaya başlamıştı. Biraz eşelemek ne güzellikler verecekti kendine.. Tabi insan gaflette iken bunları ne bilebilir, ne de hissedebilirdi. İşin daha vahim tarafı ise; insan, gaflet denilen şeyin içinde olduğunun farkına bile varamaz. İşte gaflet de tam olarak bu idi. Biraz sonra aynı adam çayını getirdi, tam yudumlamaya başlamıştı ki Eğirdir Gölü'nün cilveli görünüşünün ardında kulağa çok hoş gelen bir ezgi işitti. Ritmi ve sözleri o kadar hoştu ki.. Dinledi, dinledi, dinledi ve dinledi.. Sözlerini aklında tutarak, her zaman sağ cebinde taşıdığı kağıt ve kalemi çıkardı ve hemen yazmaya başladı:
"Kara bulutlarda bir şimşek çaktı,
Çatlayan yer tohuma kucak açtı,
Çöplükte gül yetişmeye başladı,
Yağmurlar dindi bir güneş doğuyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUTLU TOHUM
Short StoryHalid, hemen herkesin sevdiği bir çocuktu. Çok baş kaldıran, tüm duygularını çok sert yaşayan bir çocuk. Her duygusu sert ve derinden olduğundan, deniz dalgalarına karşı koyamayan kum taneleri misali epeyce takılı kalmıştı geçici dünyaya..