_4_

11 1 0
                                    

👆🏻👆🏻 Furkan AYDIN👆🏻👆🏻

'İki gözüm seneler geçiyor, gönül ektiğini biçiyor. Bi selam lütfet, bu ne çok hasret, gel barışalım artık. Can özüm bahar geldi, dalları kiraz bastı. Yedi kat eller, yakınım oldu, gel kavuşalım artık'

Bu sefer eminim. Kesin iltifattı bu. Ama şimdi ne denirki buna? "İltifat mıydı, o?" Salak! Sen aşırı salak bir insansın Gece. Salak. Bin kez salak diyebilirim. "Bilmem, öylemiydi? 😉😏" Aa! Sırıtışa bak. 'Seni o gamzeye gömerim! Sen kiminle dalga geçiyorsun be?' diye çemkirmedim tabii ki. "Sen bayaa baya benimle dalga geçiyorsun ama!" Kahkaha attı. Manyak bu çocuk. Hemen sonra radyonun sesini açıp, "Hadi, söyle." dedi. "Ben bu şarkıyı bilmiyorum." Biliyorum. Ama söylemeyeceğim. Zaten duyduğum şarkıyla aklıma başka anılar geldi.

O da zaten bilmediğime inanmayıp kahkaha attı. "Gece ikimizde bu dünyadaki tüm şarkıları bildiğini biliyoruz." "Yok artık! Saçmalama istersen!" "Tamam hadi diyelim tüm şarkıları bilmiyorsun -ki bu ben seni gördüğüm, tanığım yıllar boyunca kulağında olan o kulaklıkla imkansız ama- benim sana söylediğim şarkıyı ben sana söyledikten sonra binlerce kez dinlememe ihtimalin olmadığını düşünüyorum." NE! İTİRAF ETTİ! BENİM KABULLENMEK İSTEMEDİĞİM ŞEYİ KABUL ETTİ. Kayıda falan geçsin bu sözleri. Ben bana söylememiştir diye kendimi avuttum. Ama o şuan itiraf etti. İNANAMIYORUM!

&&&&&&&&&&&&&&&

19.02.2018

" Hilal! Hızlı yürü biraz, dönücekler karşılaşmak istemiyorum."
"Yalnız farkındaysan hızlı yürüyoruz zaten. Ayrıca, biz hızandıkça onlarda hızlanıyor. Niyeyse acabaaa."
"Şiit, sessiz ol dibimizdeler. Neyse yavaşla o zaman da öne geçsinler."
"Hangi şarkı çalıyor? Bir dakika biliyorum ben bu şarkıyı."
"Off bunlar da yavaşladı. Niye yavaşladılar ki bunlar?"
'Sözün şiirlerin mükemmelidir. Senden başkasını seven delidir.'
"Oha oha oha! Gece resmen sana söylüyor!"
"Şiit, sessiz olsana dibimizdeler zaten, hem yok öyle bir şey. Çıkar aklından onu."
"Yoo, çocuk resmen sana söyledi."

&&&&&&&&&&

       "Madem bu şarkıyı sen bana söylemiştin. Ben o zamanlar üstüme alınmamıştım. Şimdi tekrar söylede bakıyım, belki üzerime alınırım." OHA! O imayı ben mi yapmıştım, bana mı öyle geldi? Ecem görse tebrik  ederdi. Ben içimden şaşırmama, hemen toparlamasına rağmen 5 saniye açık kalan ağzı ile Selim'in de eşlik ettiğini anladım. E alıştı tabi, benim o bakarken bakışlarımı kaçıtmama. Birden atağa geçinde şaşışır beyfendi. "E söyleyelim bakalım... Sözün şiirlerin mükemmelidir. Senden başkasını seven delidir. Yüzün çiçeklerin en güzeldir, gözlerin bilinmez bir diyar gibi.." dondum kaldım. Tam anlamıyla. Sizi bizi böyle bırakın ya. Gerçekten ben bu anın bozulmasını istemiyorum. "Başını göğsüme sakla sevdiğim,  güzel saçlarında dolaşsın elim..." size yemin ederim gözümün içine bakarak söyledi. Sanki benim üstüme alınmadığımı avutur gibi,  doya doya. Eğer bu seferde ben yanlış anlıyorsam yuh artık. Gerçekten. "Geldik." Gülümseyip kemerimi açtım. Tam kapıyı açıcakken, "Bekle" deyip indi. İnanamıyorum benim kapımı açmaya geliyor! Tamam sakin ol Gece. Sonuçta bu bir centilmenlik kuralı ve çok normal bir şey. "Teşekkürler. 😊😊" "Ne demek, görevimiz. 😉😏" Benim inmemi bekleyip arabayı kilitledi. Sonra kolunu kırıp bana doğru uzattı. Her ne kadar şok olsam da tabii ki bozuntuya vermeden gülümseyerek koluma girdim. Sonra telefonum titredi. Ekrana bakınca yüzüm düştü. Acaba ne oldu da arıyor ki şimdi? Sessize alıp devam ettim. Selim'in ne oldu der gibi yüzüme baktığını görünce bir şey yok deyip, gülümsedim. İçeri girerken, girişte Ecemlerin bizi beklediğini gördüm. Görevliye üzerimdeki şalı ve çantamı verip onların yanına doğru ilerledik. Yanlarına gittiğimizde bayağı kaynaşmış olduklarını fark ettim. Ecem zaten benim tersime çok uyumlu bir insandı. "İçeri geçelim mi, artık? Zaten ağaç olduk." Nasıl ya ne kadar beklemiş olabilirler ki? Sonuçta aynı amda yola çıktık ve yavaş ta değildik. Kinaye yapıyor heralde. Salona geçtiğimizde masaların çoktan ayırtılmış olduğunu gördüm. Gerçekten aşırı güzel bir mekan. Şu ana kadar evlenmeyi düşümeyen birisi olarak hiç düğün hayali kurmadım ama eğer birisi beni evlenmeye ikna ederse,  kesimlikle burada evlenirdim. "Oturalım hadi." sesin sahibi yavaşça kulağıma eğilip, "Yoksa o topuklularla yere yapışıcak gibi duruyosun" Beni mi düşünmüştü, dalga mı geçmişti bilmiyorum ama teşekkür edip reziş olmak yerine gardımı almayı tercih ettim tabii ki. "Ha yani ben o kadar beceriksizim ki kesinlikle yürüyemem bile. Çok haklısın aynen." "Öyle demek istemedim." "Hıhı, tamam ondan. Hadi oturalım. Yoksa şimdi düşerim falan." Beklemeden masaya doğru yürümeye başladım. Arkamdan "Of Gece of!" diye söylendiğini duydum. Arkamdan Ecem gelip yanıma oturdu. "Neden geç kaldınız?" diye sorunca şaşırdım. "Geç kalmadık normkal geldik işte. Siz çok mu hızlı geldiniz?" "Hayır. Benim korkumu biliyorsun zaten.. AA bu Selim yolu uzatmış olmasın?" "Saçmalama! Neden öyle bir şey yapsın?" "Ne konuşuyorsunuz? 😉" "Sanane 😊." Aferin Gece! Salak şimdi anlaşılmayalım diye düşünmeden konuştuğun için, saçma bir şey yüzünden trip yaptığını düşünücek. Off Gece of! "Yanii şey, önemsiz bir şey." "Anladım, tamam." Al işte şimdi o trip atıyor. Off nedense içimde kötü bir his var.

&&&&&&&&&

"Ben bir lavobaya gidip geliyorum." "Iı, şey. Ecem biz de dans edelim mi?" "O_olur." Ecem kekeledi mi, bana mi öyle geliyor? Off çok sıkıldım tek başıma. "Dans edebilir miyiz acaba." Kafamı çevirdiğimde tanıdık ama çıkaramadığım bir sima ile karşılaştım. Çocuk bakışlarımdan anlamamış olucak ki "Ben Mehmet, iç mimarlığa giriş dersinde karşılaşmıştık." "Aa evet. Şey, olur." Çok sıkıldım ne yapabilirim? Hem Selimde ortalıklarda yok. Hem kabalık olur şimdi. Biz tam dans etmeye başlamışken, kolumdan çekildim ve başka birisinin kollanırının arasında buldum kendimi. Tam kim olduğuna bakacaktım ki, "İzninle partnerimle ilk dansı ben etsem daha iyi olur sanırım." cümlesini duydum. Gerçi sesine gerek yok, kokusu kim olduğunu anlatıyor zaten... "Neden başkalarıyla dans ediyorsun?" Kafamı kaldırıp suratına baktığımda alnında ki damarın belirginleştiğini gördüm. Kıskanmış mı o? Yok be saçmalama, hahaha ilahi Gece. "Neden etmeyim ki? Hem sıkılmıştım." "İyi benimle dans et işte!" Aa ciddi ciddi kıskanmış bu! Şaka gibi. Şuan bağırarak 'SELİM BENİ KISKANDI, SELİM BENİ KISKANDI.' diye şarkı söyşemek istiyorum. "T-tamam." şaşkınlıktan kekeledim resmen. "Sen bana bir şey söylicektin?"  Ne giyerse giderdi hoşuma, öyle tatlı bir bela ki başıma...  "Şey, of nasıl söylesem bilemedim. Gece..." "Aa Selimcim sende mi buradaydın?" Bu kim ya? "SEN KİMSİN DE SELİM'LE ARAMIZA GİRİP DANSIMIZI BOZUYORSUN? SelimCİM sen cümlene devam et." demedim tabii kii. Selim "Ben hemen dönerim." deyip gitti. Bende masaya döndüm. Aradan bayağı zaman geçince sıkılıp hem hava almaya hem de Selim'i aramaya çıktığımı söyleyip terasa doğru ilerledim. Dışarıda neredeyse hiç kimse yoktu. Herkes içeride dans edip, eğleniyordu. Etrafa bakınırken, gördüklerimle başımdan aşşağı kaynar sular döküldü. Selim o kızla.. Hayır bunu söylemek istemiyorum. Al işte Gece yine aynı şey oldu. Hemen arkamı dönüp uzaklaştım. Nereye gittiğimi bilmeden çıktım oradan. Dışarıda yağmur yağıyordu. Sanki hissetti evren benim ağlamaya ihtiyacım olduğunu,  biliyor ağlayamadığımı, benim için akıtıyor akıtamadığım göz yaşlarımı. Buradan hemen uzaklaşmak istiyorum. Hem de hemen. Eğilip ayakkabılarımı çıkartıp elime aldım, koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmeden ayakşarımın acısına aldırmadan. Sadece koştum. Kaderden, en çokta Selimden kaçarcasına koştum.

LEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin