'Bana mutluluğu çiz boyansın ellerin, her renkten koy kamaşsın gözlerin'
"Geldik!" Kafamı kaldırıp etrafı inceledim. Ne ara uyuya kaldığımı hatırlamıyorum ama en son konuştuğumuz şeyi hatırlıyorum. Bunun için hiç bir şey demeden arabadan indim. İndikten sonra ne tarafa gidiceğimi bilmediğim için beklemek zorunda kaldım. Kapı sesini duyunca Selimin indiğini anladım. "Tribi bırakıp arkanı dönersen nereye gidiceğini anlarsın sevgilim." Göz devirerek arkama döndüm. Sonra gözlerim kocaman oldu ve ağzım açıldı. "Beğenmene sevindim. Sen uyurken ben markete uğradım yolda, bir kaç bir şey aldım." Ağzını kapatıp Selimin bagajı açışını izledim. İki küçük valiz çıkarıp bir kaç poşet aldı. Valizlere baktığımda bir tanesinin benim valizim olduğunu fark edip ağzımı açıcaktım ki Ecemin kimin tarafında olduğunu hatırlayınca geri kapatma kararı aldım. "Cidden konuşmayacak mısın? 1 hafta boyunca böyle susup bekleyecek misin?" "Sen beni cidden çıldırtmak istiyorsun sanırım." "Arabada da söylediğim gibi biz sevgiliyiz ve sen bunu kabul edene kadar buradayız. Bir haftayı geçerse de gerekirse izin alırız." Arkamı dönüp gidecektim ki ormanda olduğumuz ve yolu bilmediğim geldi aklıma. Kuzu kuzu dağ evine doğru yürümeye başladım. Arkamdan o meşhur gülüşü yaptığına yemin edebilirim ama kanıtlayamam. Yoo kanıtlarım. Bir anda arkamı dönüp suratına baktım. Tam tahmin ettiğim gibi. Ona göz devirip yürümeye başladım. Bi anda başım döndü ama belli etmeden kapının önünde beklemeye başladım. Arkamdan gelip kapıyı açtı ve içeri girdi. Bende peşinden girdim. Elindekileri mutfağa bırakıp valizleri almaya gitti. Etrafı incelemeye başladım. Evin çoğunluğuna gri ve siyah hakimdi. Salonun bi duvarı tamamen cam kaplı ve manzara mükemmel gözüküyor. Hemen koşarak üst kata bakma isteği uyandı içimde ama bunu yapamamak için kendimi şartlandırdım. Çünkü eğer yaparsam çok hevesli gözükürüm ve hiç hevesli değilim. Ayrıca burdan kaçma yolu bulsam iyi ederim. Koltuğa oturup navigasyon dan bakma kararı aldım. Selim de bana karşı çıkma kararı almış olucak ki, telefonumu çıkarmamla elimden alması bir oldu. "Verir misin telefonumu?" "Hayır." "Selim, telefonumu ver!" "Gel de al!" Deyip elini havaya kaldırdı. Göz devirip oturduğum yerden kalktım. "Şımarma da ver şunu!" Sıkıyorsa gel al der gibi baktı suratıma. Uğraşmak istemeyip, daha doğrusu uğraşamayacağımı bildiğim için yanından geçip yukarı çıktım. "E böyle olmadı ki! Senin bunu almaya çalışman gerekiyordu!" Cevap vermeden yukarıyı incelemeye başladım. Banyo, yatak odası ve çalışma odasına benzeyen bi oda vardı. Odaların dekoru aşağıyla nerdeyse aynıydı. Yatak odasına girdim. Çift kişilik bir yatak vardı. Bir de hasır bi salıncak dolap yoktu onun yerine bi kapı vardı. Sanırım giyinme odası. Yapacak başka bir şeyim olmadığı için yatmaya karar verdim. Aşağıya inip valizimi alma kararı almıştım ki Selim elinde 2 valizle odaya giriş yaptı. Elindeki valizleri soyunma odası olduğunu düşündüğüm odaya bıraktı. Demek ki yanılmamışım. "Üstünü değiştir istersen, biraz dinlen sonra biraz dolaşırız."deyip yanağımdan makas alıp çıktı. O dediği için değil, zaten ben yapacak olduğum için soyunma odasına gittim ve valizimi açtım. Keşke aşmasaydım! Ecemi öldürmeyi aklımın bir kenarına kazıyıp olabilen en düzgün geceliğimi çıkarttım. Pandalı olanı! Evet sevgili arkadaşım o kadar saçma sapan şeyler koymuş ki en düzgün olan pandalı olanı...
Üzerimi değiştirince bi ağırlık çöktü. Biraz yatağa uzandıktan sonra hemen uyuya kalmışım ve hatırladığım son şey bu.&&&& SELİM
Gece neden böyle yapıyor anlamıyorum. Sevmediğini düşünücek oluyorum ama sevmeyen birisi böyle bakmaz. Belki korkuyodur, tekrar aynı olmasından. Haklı da sonuçta. Ama bilmediği bir şey var. Ben değiştim. Şimdi ne istediğimin yanında, ne istemediğimi de biliyorum. Neyse daha buradayız nasılsa, Geceyi ikna ederim. Şimdi planlara başlasam iyi olur. Tabi önce Geceyi uyandırmam gerek. Yukarı çıkınca bi süre onu izledim. Kabus görüyor gibiydi. Yanına gidip seslendim ama duymadı. "Gece.." elimi yüzüne götürdüğümde yandığını fark ettim. "Yine mi ya of!" Şuan hastaneye gitmemiz imkansız. Ne yapıcam? Buldum! Islak bez. Önce üzerini açıyım biraz. Selim yine kendi kendine konuşmaya başladın. Konuşucağına git de bez getir. Gidip bezi getirdim hemen anlına koydum. "Lütfen düşsün ateşin, lütfen!" Bir şeyler mırıldandı ama anlamadım. "Ne dedin güzelim?" Tekrar mırıldandı ama yine anlamadım. Sanki kendisiyle kavga ediyor gibiydi. "Gecee..." "Hmm?" Saçmalama Selim kız ne halde, sen ne düşünüyorsun? Ama şuan ki cevabı her şeyi belirlemiş olucak! Hayır, olmaz! Tamam birazcık ateşi düşsün sonra şey yapabilirsin. Silkelenip kendime geldim. Tekrar ateşine baktığımda biraz daha düşmüştü. "Oh. Çok şükür düşüyor." Aşağı inip çorba yapıyım bari.
Çorbayı yanına limon da koyup tepsiyle yukarıya çıkardım. Gecenin ateşine tekrar baktığımda nerdeyse tamamen düştüğünü gördüm. Tepsiyi bir kenara koyup Gecenin yanına oturdum. "Gecee.." "Hı?" Off tamam sor hadi sor. "Beni seviyor musun?" "Hıhı." Gülümsedim. "Neden sevgili olduğunuzu kabul etmiyosun peki?" Kaşlarını çattı sonra gözlerini açıp etrafa baktı. Nerede olduğunu algılayınca, "Sevgili değiliz de ondan." dedi. Tam uyanıcak zamanı buldun sende ama ya. "Hıhı ondan. Hadi doğrul da çorbanı içiriyim." Doğruldu, "Ben içerim." Göz devirip köşeden tepsiyi aldım ve geri yanına oturdum. Gözüm pijamalarına takılınca gülmemek için zor tuttum kendimi ama gülümsememi saklayamadım. Neye güldüğümü anlayınca kaşlarını çatıp, "Gülme!" dedi. "Gülmüyorum ki.." "Zaten beni buraya getirdiğini için önce seni, sana yardım ve yataklık yaptığı için de sonra Ecemi öldürücem." "Önce bi iyileş sonra bakarız." "İyileş derken?" "Aa hatırlamıyor musun?" "Neyi?" Yan yan sırıttım. Kaşlarını çatmış bana bakıyordu. "Bana ne kadar aşık olduğunu söyleyip, aşkımdan kendini yatağa attın bi baktım ateşler içinde yanıyorsun." Arkasındaki yastığı alıp bana doğru savurdu. "Ama bak elimde çorba var döküceksin. Yanıcam sonra." "Yanarsan yan be! Zaten zorla alı koydun beni burda." "Ay hep aynı gündem papağan mı oldun sen?" Tek kaşını kaldırıp dik dik bana baktı. "Gerçek olduğu için olabilir mi?"
Ağzına bir kaşık çorba uzattım. "Hadi iç de iyileş sevgilim." "Ay hep aynı gündem papağan mı oldun sen?" Yan yan sırıttım. "Gerçekler işte naparsın." Göz devirip elimdeki tepsiye uzandı. Tepsiyi kendime çektim. "Ben içiricem boşa uğraşma." " Niyeymiş o?" " Canım öyle istiyor." Göz devirip çorbayı içti. Bittiğinde tepsiyle ayağa kalktım. "Ben bunları bırakıyorum sen de üstünü giy, dolaşalım biraz." Odadan çıkıp aşağı indim. Benden kısa bir süre sonra Gece de indi. Ona döndüğümde etrafta bizden başka kimse olmadığı için şükrettim. Dönünce Geceyi alışverişe çıkarsam iyi olucak.&&&&&&&&&&&&&&
&&&&&&
Gece DAL
Uzun bir süre sessizce yürüdük. Daha sonra yağmur atıştırmaya başlayınca geri döndük. Camın önündeki minderlerden birisine oturdum. Selim de yanıma oturdu. "Hadi bak gerçekten düzgün düzgün konuşalım." "Konuşacak bir şey yok." "Sevdiğin halde niye böyle yaptığın başlıklı bir konumuz var." "İnanır mısın, hiç ilgimi çekmiyor." "Yalvarıyorum yapma ya nolur. Bak burdayız hiç bir yere gitmiyoruz. En azından konuşalım." "İlk ve son kez söylüyorum o zaman sebebini. Hiç kimse ikinci bir şansı hak etmez." "İkinci şansımı kullanabilmem için ne yapmam gerek peki?" "Senin ilk şansınla bir problemin yok. Ben doğru kullanamadım ve ikinci şansı hak etmeyen de benim."
&&&&&
Selam olduğundan emin olmadığım okuyucularım:). Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Önceki bölümlerde baya yazım hatası yapmışım. Onları düzeltme kararı aldım. Bir de bazı yerlerde değişiklik yapacağım. Çünkü hikayeye başlama zamanımdan itibaren hayatımda çok şey değişti:) ve bu değişiklikler yüzünden o değişimleri yapmam gerek. Ve kitabı sonradan okuyunca ben Gece ve Selim'i gerçekten çok sevdiğimi fark ettim. Umarım siz de seversiniz:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEYL
RandomSöylesene gece mi bu? Yoksa sen yoksun diye gecenin içinden çıkıp gelen leyl mi beni karanlığa gömen?..