_6_

7 0 0
                                    

Çok uyumak kaçmak içinmiş, uyuyamamak ise yakalanmak demekmiş. Ben sana uyuyamıyorum'

"Durumunuz güncellendi"

Zaman, mekan anlamını yitirdi yine. Ben yine onun tek bir cümlesiyle her şeyi unuttum.. Ne geçmiş kaldı, ne de şimdiki acılar. Neden mi? Çünkü ben zaten ona hep yenilmişim. Sanki sırf o yıksın diye duvar örmüşüm. Sırf o sakinleştirsin diye sinirlenmişim. Sırf o iyileştirsin diye yaralanmışım. O karşıma bulamadığım babam olarak çıkmış, hissedemediğim sevgiyi ondan istemişim, o versin istemişim, o sevsin beni. Şimdi bana yıllardır istediğim şeyi söylerken, nasıl sinirli kalabilirim ki? O sözler benim bir zamanlar durumumdu. Görmesini istediğim, numaramı silmesi düşüncesi ile ağladığım durum. Şimdi ne mi olacak. Bende bilmiyorum. Gördüklerimden sonra, yaşadıklarımdan sonra ne yapacağım, bilmiyorum. Ama ne yapmayacağımı biliyorum. Mesela bu seferde onu kaybetmeyeceğim. Tamam hemen affetmem. Ama çokta sürünmesin yazık. Bunları düşünürken birden kapı yumruklanmaya başladı. "GECE BAK SAKLANIYORSAN ORAYA HİÇ ÜMİTLENME NE OLDUĞUNU ANLATICAKSIN!" "Öf rahat duş bile aldırmıyorsun bi git gelicem ben." Ve 3 hapşırık. Çok güzel şimdi bide hasta olucam.
&&&&&&

"Anlat."
"Aslında anlatılacak çok da bir şey yok." "Gecee sinirlendirme beni. Ne kadar merak ettik senin haberin var mı? Hiç bir şey söylemeden hiç bir şey almadan çekip gidiyorsun ve sırılsıklam olmuş bir halde ayakların yara içinde gecenin bi körü Selim seni bulup getiriyor. Selim seni bulmasaydı nolurdu acaba?" "Selim deme bana! Yada diyede bilirsin bilmiyorum." "Ay noldu be! Çatlatma da anlat iştee." Gözleri büyüdü birden ve sonra, "AY YOKSA.." diye bağırmaya başlamıştı ki susturdum onu. "Yok öyle bir şey. Tamam anlatıyorum ama susacaksın. Tamam mı?" Kafasını salladı. "Partide yanına çıktığımda o kızla öpüşüyordu bende sinirlenip çıktım." "NE! Önce ağzına çarpıp öyle çıksaydın bari. Yada önce dinleseydin ya suçsuzsa." "Of sus bi. Sonra yanıma geldi sahilde işte, tartıştık biraz, sonra bana aşık olduğunu söyledi." "OHAAAAAAAA!" "Bende aşka inanmayan birisini böyle kandıramazsın dedim." "Sen aşırı salak bi insansın Gece." "Sonra biraz daha tartıştık.." "Sonrada öptü dede tam olsun lütfen." Heyecanlı heyecanlı beni izliyo manyak.. "Saçmalama. Ama şey dedi, çok uyumak kaçmak içinmiş, uyuyamamak ise yakalanmak demekmiş. Ben sana uyuyamıyorum.. dedi." Gözleri kocaman oldu. Çünkü oda biliyor, gecelerce nasıl ona uyuyamadığımı... Hemen telefonunu aldı eline hiç bir şey söylemeden. "NAPIYORSUN YA?" " Düğün için elbise bakıyorum. Sen ne zannettin ki?" Göz devirmekle yetindim. Çünkü bir an Selimi arayıp, 'şimdiye kadar nerdeydin' yada 'sonunda be enişte' gibi şeyler zırvalayacağını düşündüm. Çünkü yapar. Çünkü bu Ecem. Çünkü ona göre neden yapmasın ki? "Ee şimdi sevgili misiniz yani?" Dik dik suratına baktım. "Saçmalama istersen." "E niye o bıraktı o zaman seni?" "Bu cümleden sonra ben biraz dondum kaldım. Sonra bana yaklaştı ceketini omzuma bıraktı, sonra bana hadi seni yurda bırakayım dedi, sonra bıraktı." "Sen ağzını bile açmadın bunlar olurken?" "Cık!" "Ay cidden salaksın seen! Yalnız baya birazcık donmuş kalmışsın, aynen." "Of sus ya!" "E sen sevgili değiliz diyorsun da, Selimin bundan haberi var mı?" "Bilmiyorum." "Ya sevgili olarak anladıysa, ki bence öylesiniz." "Ya öyle yaptıysa, çünkü sevgili değiliz." "Öğrenmenin tek bir yolu var." "Neymiş?" "Arayıp sormak." "Saçmalamaaa. Hayatta olmaz.." derken mesaj sesiyle lafım yarıda kesildi. "Öf kim bu saatte ya? Nerde benim telefonum?" "Çantanı masaya koydum." Kalkıp telefonu aldım ve geri yerime oturdum. "Oha saat 5 olmuş!" "Evet yurda geldiğinde 3.5tu. 1.5 saatte duşta kaldın."   Mesajı okuyunca gözlerim yerinden fırlayacak zannettim bir an. "Ay sen böyle gözlerini pörtletip kızardığına göre kessin Selim mesaj atmış. Ne yazmış bakıyım." Deyip direk telefona atlamaya çalıştı. Ben birden kalkınca yatağa yatmış oldu. "Dur bi." "E ben duruyorum söyle hadi çatlatma!" "Bence uyusan iyi edersin, 2 saat sonra seni almaya geleceğim." "Aramamıza gerek kalmadı çünkü sevgilisiniz." Gülmeye başladı. Bende mal mal ekrana bakıyordum, ki bi mesaj daha geldi. "Hayır deme hakkına sahip değilsin, çünkü donup kaldığın vakit bu hakkı kaybettin." Ve bir mesaj daha.. "Ha bu arada, saat 7de aşağıda olmazsan ben yukarı çıkıp alırım seni. Yapamazsın deme yapabiliceğimi biliyosun. 😏 😏 " Ağzım açık kaldı. Ciddi ciddi yapardı çünkü. "Oha 2 saat var uyumazsan kesin pandaya dönersin gel ayağına krem sürelim sonra hemen doğru yatağa!" "Offffffff. Al işte! Ben uyanamam ki iki saatte." "Mecbur artık. Yoksa valla gelir kucaklayıp indirir seni. Hemde pandalı ve şortlu pijamalarında." "Yok ya yapmaz o kadar da." "Yoo yapar eniştem. Neyse hadi yatağa bende krem getiriyim. Giyeceklerini de seçeyim." "Ben seçerim kendi giyeceğim şeyi." "Hıı, tabi tabi." Sonra yanıma geldi kremi verdi ve yattığım gibi uyuduğumu hatırlıyorum. Çünkü göz kapaklarım çok ağırlaşmıştı zaten.

&&&&

"Gece, hadi uyan! Gece bak 7 ye 5 var bende uyuya kalmışım hadi Selim çıkacak yukarı şimdi. Gecee! Hii, senin ateşin var!" Kesik kesik şeyler duyuyorum. Ama gözümü açamıyorum. Kapı çaldı. Sonra Selimin sesini duydum. Başımda bir el hissettim, hafif bi küfür mırıldanışı eşliğinde. Daha sonra bacaklarımın altından bir elin geçtiğini hissettim, ve belimden de. Düşmemek için tutunmaya çalıştım ama kaldıramadım kolumu. Çok üşüyorum lütfen birisi örtsün üzerimi.

&&&&&&&
Gözümü açtığımda nerde olduğumu algılamaya çalıştım. Hiç tanımadığım bir yerdeyim. Odaya gri hakim. Odada ki tek renk komodinin üstündeki kırmızı abajurlar. En son yatağıma yatmıştım. Selim gelicekti ben almaya. Doğrulmaya çalıştığımda kolumdaki sızıya baktım. Serum takılı. Sonra kesik kesik anılar canlandı gözümde. Hastaneye götürmüştü Selim. Peki şimdi nerdeyim? Yavaşça kapı aralandı. Kafamı çevirdiğimde Selimi gördüm. "Uyandın mı?" "Sence?" Demeye çalıştım. Ama sadece çalıştım. Çünkü sesim çıkmadı. Çıkmadığı gibi birde boğazım acıdı. "Ters cevap vermeye çalışırsan öyle olur işte." Deyip bana doğru yaklaştı. Bende göz devirdim. Elini uzatıp alnıma ve yanağıma koydu. "İyi ateşin düşmüş en azından." "Burası neresi?" Diye fısıldadım. Sesim daha çok çıktı en azından. Selimde bana doğru eğilip, "Seni kaçırdım." Diye fısıldadı. Yine göz devirdim. Ama sonra gözleri dikkatimi çekince kaşlarımı kaldırarak gözlerine baktım. Kıpkırmızı olmuş. "Ne kadar komiksin! Gözlerine ne oldu?" "Hemen kafasını çekti, normal sesiyle "ne olmuş?" dedi. Ben dik dik bakmaya başlayınca, "Bir tane cadaloz ben suçsuzken benden kaçmak için saatlerce yağmurun altında ıslanıp hasta olunca gece onun başında bekledim de birazcık." "Sensin cadaloz" diye cırlayacaktım ama sesim çıkmadı ve iğrenç bi ses çıktı ortaya. Çıkan sesle ve acıyla suratımı buruşturdum. Selimde gülerek, "Aynen cadı gibi sesi olan da benim," deyip üstümü süzüp fısıldayarak "panda." deyip göz kırptı. Sonra ben şaşırmış bir şekilde kocaman gözlerle kafamı eğip üzerime baktım. Çok güzel.. pandalı ve kısacık şortluyum. Baya güzel. Kızarmaktan nefret ediyorum.. "Burası neresi ve neden hastane yerine burdayım ve neden bana Ecem yerine sen baktın akşam?" "1.si burası benim evim. 2.si az önce o şort boyunla seni ben gördüm diye kızardın ki hastanede olsaydın hem senin hem benim için daha mı iyiydi? 3.sü doktor buraya geldi Ecem çok yorgundu, Furkan onu yurda bıraktı, ve sende bana kaldın işte. Ayrıca insan bi teşekkür eder." Oha eve bak. Tabi evi görmedim ama oda mükemmel. Hem senin hem benim için derken. Kıskandı mı o? Yok be saçmalama. Evet sonuncusunda haklı teşekkür ediyim bari. "Teşekkür ederim de gece boyu kısmını şuan algıladım. Gece boyu derken?" "Yaklaşık 24 saattir uyuyor ve baygınsın panda." Deyip kendini yatağın yan tarafına bıraktı. "Ne yapıyorsun?" "İzin verirsen birazda ben uyuyayım diyorum." "E uyu da önce şu serumu çıkarda gidiyim ben." "Cık!" "Ne demek cık?" "Gece sana baktım sen uyudun, şimdi bende ödül olarak yanında uyuma kararı aldım."

LEYLHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin