Multimedyada Eylül var. İyi okumalar :)
''Lanet pazartesi. Lanet okul.'' diye kendi kendime söyleniyordum. Henüz uyanamamış olan Kağan ise ''Hııı...'' gibi sesler çıkararak elinden geldiği kadar beni onaylamaya çalışıyordu. Daha okulun ilk günü olmasına rağmen okula sövmeye başlamıştım. Yemin ediyorum çekilmez bu öğrencilik hayatı. Ben okula ve sisteme saydırırken içeriye öğretmen girdi. Günaydın faslı geçtikten birkaç dakika sonra kapı çalındı.
Öğretmenin ''Gir.'' komutu ile açılan kapının arkasından daha önce hiç örmediğim bir çocuk içeri girdi. Öğretmen masadan kalkarak sınıfın yarısına kadar gelmiş olan yabancının yanına gitti. Ardından sınıfa dönerek ''Bu Emir Güney. Sınıfınıza ve okulumuza Ankara'dan geldi. Boş olan bir yere otur Emir. Bu gün okulun ilk günü olduğu için serbestsiz'' dedi. Emir sınıfta tek boş yer olan Ilgın'ın yanına, benim önüme geçti.
Bende iyice sırama yayılıp elıme Uyumsuz serisinin son kitabını alıp okumaya başladım. Kitapla bütünleşmiş bir halde okurken kitabın sayfalarını ıslatan su ile irkildim. Bu olayın sorumlusunu ararken gözlerim onun şeffaf sayılabilecek kadır açık gri gözleri ile buluştu. Dirseğinin hemen akasındaki su şişemi devirmiş kapağı açılan su şişesi de sıramı, dahası kitabımı su içinde bırakmıştı.
Birkaç saniye gözlerime baktıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi önüne döndü.Böyle birşey yapmasına anlam veremeyerek ayağa fırladım. ''Az önce ne yaptığını farkında mısın sen?!'' diye cırladım. Arkasına döndü ve bu dünya üzerindeki en umursamaz bakışlar eşliğinde ''Alt tarafı su silersin geçer.'' dedi
Bu cümleyi söylediği anda sinirlerim iyice zıpladı ve tam anlamıyla bağırmaya başladım. ''Kitabımı. Su. İçinde. Bıraktın.'' Aynı umursamaz tavrıyla sadece ''Evet.'' dedi. ''İnsan bir özür diler, ki ben bunu senin insan olduğunu varsayarak söylüyorum!''
Sınıf ikimizi film izlermiş gibi izliyordu. Kendi aralarında yorum yapıp kendi çaplarında eğleniyorlardı. İlginç olansa yanımda iki seksen yatan ve uyuyan Kağan'ın suya rağmen uyanmamış olmasıydı.
Emir bana buz gibi gözlerle baktı ve '' Ben hiç himseden özür dilemem. Ayrıca sadece su döküldü. Çok abartıyorsun.'' dedi. Cevap verceğim sırada içeriye öğretmen girdi. Zilin çaldığını bile duymamıştım. Sinirden olsa gerek diye düşündüm. Çantamdan çıkardığım peçete ile sıramı silidim. Fakat kitabıma yapabileceğim bir şey yoktu.
Ders yine boştu. İlk gün olduğu için ders işlemiyorduk. Gerçi işleseydik bile ben dinlemiyor olurdum. Kitabımı sular aldığı için bende telefonumu çıkarıp Clumsy Ninja oynamaya başladım. Bütün gün böyle geçti. Sıramda yosun bağlayarak oturdum. Kağan uyudu ve Ilgın ile lafladık. Clumsy Ninja oynadım.
Beni okul işkencesinden kurtaran çıkış zili çaldığında kulaklığımı takıp sınıftan çıktım. Kalan yüzde yirmilik şarj ile müzik dinleyip yürümeye başladım. Evimiz pek yakın sayılmazdı fakat ben yürümeyi seviyordum. Müzik eşliğinde eve vardım.
Evimiz iki katlı müsakil bir evdi. Aslında iki katlı diyemezdiniz çünkü ikinci kat sadece benim odamdan oluşan çatı katıydı. Evin kapısına ulaştığımda montumun cebinden anahtarımı çıkarp eve girdim. İçeri adım atar atmaz annemin sesini duyfum. ''Eylül sen misin?''
''Hayır anne ben baltalı katilim evinizin anahtarlarını çaldım.'' dedim. Annemde klasik olarak ''Cevap verme anneye.'' dedi. Annemi es geçip odama çıktım. Okul formalarımı çıkarıp pofuduk pijamalarımı giydim. Ardından aşağıya annemin yanına indim.
Mutfaktan içeri girer girmez klasik sonumu sordum ''Anne yemekte ne var?'' ''Sarma yaptım.'' diye karşılık verdi annem ve bir tabağı elime tutuşturdu. Tabak ağzına kadar sarma doluydu. ''Git bunları yeni komşularımıza ver de gel.'' dedi annem. ''Onlar bugün mü taşındılar?'' diye sordum saf saf. ''Hayır kızım ben seni bir tabak sarmayla boş bir eve yolluyorum.'' dedi annem.'' ''Anam ben bunları gidene kadar yerim.'' dedim. Annem omuz silkerek ''Ben anlamam Eylül. O tabağı gidip komşularımıza veriyorsun. Yeni taşındı insanlar evlerinde yiyecek birşey yoktur daha.'' dedi.
Yan ev bizim evin tıpatıp aynısı olarak inşaa edilmişti ve eskiden büyükbabama ve büyükanneme aitti. Fakat onları iki yıl önce ilk önce büyükbabam ardından büyükannem olmak üzere üç ay arayla kaybetmiştik.'' Biz de ailecek evi satılığa çıkarmaya karar vermiştik. Bir ay önce alıcı çıkmıştı. Bu haftalarda taşınacaklarını biliyordum fakat bugün taşınmış olduklarını öğrenince şaşırmıştım.
Elimde tabak ile iki evi ayıran çitlerin ortasındaki kapıyı açtım. Yan evin bahçesinde hızla yürüyüp kapıya ulaştım. Kapının tokmağını üç kere vurup geri çekildim. Kapı zillerinden nedensizce hoşlanmıyordum. Birkaç saniye sonra yaklaşan adım sesleri ile birlikte kapı açıldı. Kapıyı açan kişiyi görmemle birlikte olduğum yerde donup kaldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Buzdan Kalp
General FictionDaha önce hiç sevgi görmemiş bir kalbe sevginin ne olduğunu anlatmak çok zordur. Böylesine buz tutmuş bir kalbi buzların arasından çekip çıkaramaz herkes.Fakat buzdan bir kalbi doğru kişi kolaylıkla eritebilir.