Medya=Kaç Canım Kalmış~Kafamı Hissetmiyorum
*****
Uyandığımda sağıma baktım ve
-Günaydın, dedim usulca.
Yeşil gözlü siyah beyaz kedim de, günaydın der gibi baktı gözlerime.
Onu yaklaşık 1 yıl önce yağmurlu bir günde bir tekerleğin altında acı içinde miyavlarken bulmuştum. Küçüktü. 1 yılda baya büyüdü. Hayatımda hiç hayvan bakmamıştım ve bir şeye bakmanın sorumluluğunu almaya korktuğumdan evde bir bitkim bile yoktu ama o çok farklıydı. O kadar çaresiz ve üzgün bakmıştı ki bana gözlerinde kendimi gördüğümü sanmıştım. Aslında arkamı dönüp herkes gibi yoluma devam etmeye çalışmıştım ama içimde öyle büyük bir his oluşmuştu ki sanki onu oradan almasam ölümüne neden olacaktım. O yüzden denemeye karar verdim.
O, saldırgan ya da hırçın değildi. Aksine insanların hiç anlamadığı acımı görüyordu ve iyileştirmek ister gibi sürekli yalıyordu yüzümü, ellerimi.
Adını İlaç koydum.
Çünkü İlaç, hayatıma girdiğinden beri kabul etmeliyim ki daha iyiydim. Bana gerçek anlamda ilaç gibi gelmişti. Yalnızlığımı keskin pençeleriyle delmiş ve belki de bana yeni bir sayfa açmam için yol göstermişti. Dün gece ise İlaç'a söz vermiştim.-Söz, yarın yeni bir gün olacak. Bir şeyleri değiştirmeye çalışacağım.
Bazılarına göre bir kediyle konuşmak garip gelebilir ama bence bir insandan farkı yok. Belki konuşamayan bir insan gibi ama ben de çok konuşmam zaten. O yüzden fazlasıyla iyi anlaşıyorduk.
Ben düşüncelere dalmışken İlaç, ayağa kalktı ve gerindi. Sonra bana bakıp miyavladı.
Bu artık benimde kalkmamı istediği anlamına gelirdi. Ben de üzerimdeki battaniyeyi kenara attım ve yatakta oturur vaziyete geldim. İlaç da kendini yalamaya başlamıştı.
Ben de bu sırada onunla konuşmaya başladım.-Evet, ilaç. Bugün büyük gün. Tabiki her zamanki gibi hayatımıza bakacağız ama bugün iş de bakacağım. Gerçi bildiğin gibi işe ihtiyacımız yok. Yani en azından 10-15 yıl aile mirasıyla idare ederiz ama bu değişmek için. Yani, iyi bir fikir mi emin değilim. Her hangi tuhaf bir durumda daha kötü olabilirim ama ne yapayım. O İnternet sayfası sosyalleşmem gerektiğini söylüyordu.
Ve o İnternet sayfası psikoloğa gitmemi de söylüyordu. İnternet sayfalarına çok güvendiğim söylenemez ama ben yaşamaya değer bir şeyler bulmaya çalışıyordum çünkü gerçekten ölümü beklemekten çok sıkılmıştım. Özellikle de İlaç hayatıma girip de yalnızlığımı biraz dindirince bu konuları daha sık düşünmeye başlamıştım.
Geçmişim, korkunçtu. Ya da ben çok zayıftım. Bu konudan da artık emin değildim.
Son zamanlarda çok fazla film, dizi izliyordum ve karakterler oldukça zor şeyler yaşıyorlardı. Buna rağmen diziler hep güzel bitiyordu.
Özellikle Disney filmleri.
Ya da ben ciddi manada bir şeylere inanmak istiyordum artık.
Yataktan kalktım. İlaç da kalkıp kum kabının yanına giderken ben de lavaboya gittim. Her şeyimiz rutindi aslında. Lavabodan çıkmadan önce elimi, yüzümü yıkar ve dişlerimi fırçalardım. Lavabodan çıkınca İlaç'ı beni beklerken bulurdum ve beraber mutfağa girerdik. Ben kendime tost basarken onun mamasını koyardım. 2 dakikaya tostum olurdu. İçinin çok eriyip erimemesini umursamazdım. Yavaş yavaş yerdim. O sırada İlaç, mamasını bitirmiş fare oyuncağıyla ya da bastırınca öten kemik gibi bir oyuncakla oynardı. Açıkçası o bebek oyuncağımı yoksa kedi oyuncağımı bilmiyordum. Önemli olan onu sevmiş olmasıydı. Gerisinin bir önemi yok.
Sonra ise televizyondan, Daha Fazla Moda adlı programı izler ve "ne kadar paraya karşılık bu kadar mallık yapıyorlar" diye düşünürdüm.
Sonra ilaç sevilmek ister yanıma gelirdi. Ben onu severken o sol kolumdaki uzun zamandır yenilerini eklemediğim derin cam kesiklerine bakardı ve yaralarımı yalardı. Kedilerin yaraları iyileştirmek için yaladıklarını bilirdim. Bu yüzden hiç karışmazdım. Onu kucağıma alırdım ve sol kolumu ona uzatıp sağ elimle onu okşardım. İki saat otururduk karpuz gibi sonra öğlen olurdu ve biz şekerleme yapardık. Aslında o şekerleme yapardı ben de onu izler ve düşüncelere dalardım. Sonra kitap okurdum. İlaç'la ip oyunu oynardık vs vs. Akşam umut dolu bir film izleyip inanmak isterdim. Sonra uyurduk. Sıradan, rutin hayatımda bile İlaç yanımda olduğundan iyi hissederdim fakat bu gün öyle olmayacak.
İlaç kanepenin kenarında uyuklamaya başlarken ayağa kalktım. Odama gittim. Dolabımı açtım. Siyah bir kot pantolon çıkardım. Üzerine de düz çizgilerden oluşan rengarenk uzun kollu bir badi... Kısa kollu giymek benim için tehlikeli bakışlar demekti. Herkes kollarıma odaklanırdı. Bazılarının bakışları korku dolu iken bazıları acıyarak bakardı. İki bakıştan da nefret ederim. O yüzden hep uzun kollu giyerim ve nedense uzun kollularım hep renkli. Çıkardığım kıyafetleri giydikten sonra aynaya bakmadım. Sadece bağlı olan dalgalı saçlarımı serbest bıraktım ve dudaklarımı yaladım. Ne alaka ben de bilmiyorum ama dışarı çıkarken dudaklarımı yalardım. Kapıdan çıkmadan önce İlaç'a baktım. Huzurlu bir şekilde uyuyordu. Onu uyandırmamaya çalışarak sessiz adımlarla evden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PEMBE BULUTLAR, MAVİ UMUTLAR, KANLI SABAHLAR
ChickLitAcımla baş başa bırak beni. Bırak da ölümü kucaklayayım. #evdekal