4;

664 107 246
                                    

Bir vakit sonrası, sabahlar zor olmaya başlamıştı bana ve muhtemelen Bay Taehyung'a da. 

Kasım ilerliyor, neredeyse sona yaklaşıyordu ve biz hala evde tıkılı kalmış, insanların bizlere olan bakışları ve tepkileri yüzünden sokağa çıkamaz olmuştuk. 

Bay Taehyung'a olan yakınlığım ve hislerim, sanki günler geçtikçe çok daha kuvvetli bir hal alırken onun da bana olan hislerinin aynı şekilde büyüdüğünü gözlerimle, barizdir ki görebiliyordum. Tanışmamız üzerinden yalnızca günler geçmiş olmasına rağmen, bizler sanki yıllardır tanışıklığımız varmış kadar samimiydik. 

Bu aşk veyahut cinsellik değildi, bizler duygularımızı ilk kez yaşıyorduk sanki. Bundan ötürüydü bu samimiyet, bu heyecan. Bay Taehyung'u öptüğüm gece, dudaklarımızı ilk kez bir araya getirmemiz, sanki saatler önce yaşanmış kadar tazeydi bende. Zaten ondan sonra da ne ben onu öpmüştüm ne de o beni öpmüştü. Yabancıydık hala birbirimize lakin yeni duyguları tatmak için de her zaman birlikte gibiydik. 

Ev içinde, çekingenliğim her ne kadar devam etse de, bazı vakitler ellerimiz birbirine değdiğinde ya da bakışlarımız kesiştiğinde kalbimde sanki bir bozukluk varmış gibi ritmi değişiyordu. Dudaklarım benden bağımsız, yukarı kıvrılıyordu ve Bay Taehyung'un da etkileyici çehresine yakışır bir gülümseme oturuyordu dudaklarına.

Ne var ki, son iki gündür evin kapısından camlarına kadar bir şeyler fırlatan yakın çevre, her ne kadar yoksulluk içinde olsalar da saygılarından yoksunlardı. Bay Taehyung sabah erkenden evden ayrılıp ihtiyaç duyabileceğimiz herhangi bir şey varsa hemen alıyor ve dışarıda uzun kalamıyordu. Ben de gün içinde bir kez dışarı çıkmayı denemiş -bir önceki gün de denemiştim- ancak yine, yakın çevrenin aşırı yargılayıcı bakışları altında ezilerek eve geri girmek zorunda kalmıştım. 

Zaten yabancılık çektiğim bu çevrede ve yaşantıda, öylesine zorlanıyorduk ki, bir de insanların bu halleri başıma ağrılar sokar olmuştu. Pencereden bakmaya bile utanır hale gelmiştim, her an biri yerden bulduğu taşı, karı veya başka bir şeyi evin dış cephesine atabilirdi. 

Neden bunlar başımıza geliyordu, bir türlü anlayamazken, Bay Taehyung fark ettiğim üzere bu durumdan çok daha rahatsızdı. Yine de bir şey demiyor, yapmıyor ve sessiz kalarak beni rahat ettirmeye çalışıyordu. Bunu kim görse söylerdi, Bay Taehyung benim rahat olabilmem için elinden geleni yapıyordu.

Sizler bu halimizin aceleciliğini, bu kadar çabuk yakınlaşmamızın abes olduğunu eleştirebilirdiniz lakin sizlere verebileceğim tek bir cevap vardı; bu duygulara olan yabancılığımız, merakımız ve sevgiye olan açlığımızdı her şeyin sebebi.

Diğer kardeşlerim kadar iyi yetiştirilmiş bir prens değildim, çoğu eğitimden mahrum bırakılmıştım ve en basitinden kendimi savunmayı bilmiyordum. Dışarıda gördüğüm insanların hepsi, benim için birer tehlike arz ediyor gibiydi ve Bay Taehyung, bana zarar vermeyerek en başta güvenimi kazanmıştı. Başka insanlar artık pek de umrumda değildi, sonuçta Bay Taehyung bana iyi bakıyor ve iyi davranıyordu. Bu yanlış bir psikoloji miydi yoksa değil miydi, henüz emin olamıyor olsam da kendimi onun evinde fazlasıyla güvende hissediyordum. 

Özellikle geceleri, hala aynı yatakta yatıyor oluşumuzdan kaynaklı, daha da bir kendimi iyi ve güvende hissediyordum. Onun kolları arasında, sanki başıma asla kötü bir şey gelemezmiş gibiydi. Beni ona bağlayan asıl şey buydu, benim için tehlike arz etmiyordu

Gün içinde, ben evin içinde kalırken Bay Taehyung bir süreliğine dışarı çıkıp bir süre gelmedi. Her ne kadar onu merak etsem de kapının önünde sessizce oturup onu beklemekten ileriye gidemedim. Başına bir şey gelecek korkusuyla adeta kavrulurken dışarıdan gelen her bir sesi onun sesi sanıyor, hafifçe kafamı kaldırıp camdan bakıyordum ancak pencereden içeri bakmaya çalışan çocukları gördükçe kendimi yeniden gizliyordum.

Korkutucuydu, gerçekten de normal hayatlar böyle miydi? Bizim dışımızda kimsenin evine bu şekilde bir yaklaşım yoktu

Dakikalar üst üste binip de saatleri meydana getirirken benim gözüm hala kapıda, Bay Taehyung'u bekler haldeydi. Zaman bu kadar hızlı mı akıyordu cidden de? Kasvetli hava sanki daha bir hızlı kararır hale gelmişti, korkunçtu. 

Burada. Çin sınırındaki gibi parlak yıldızlar yoktu. Gökyüzü, sanki bize, aciz insanlara, küsmüştü. Parlamamak için ısrar ediyor, nefretini karla kusuyor ve bir şekilde kendini güçlü sananlara ders veriyordu. İnsanlar alışık olabilirdi zorluklara lakin daha kolayını bulduklarında, zor olanı hemen unutuverirlerdi. 

Gözlerim artık kapanır, açık kalmaya direnemez hale geldiğinde yere çöktü. Sandalyede oturamadım daha fazla. Tam da kapının yanına sırtımı dayadım, yavaşça kaydım aşağı ve kafam yana düştü, gözlerim kapandı. Bay Taehyung beni terk etmiş olabilir miydi? Benden nefret ediyor olabilir miydi?

Ona zorluk yaşattığım için beni ardında bırakarak başka bir eve gitmiş olduğunun düşüncesi beynimi kemirirken hemen yan tarafımdan bir tıkırtı ses geldi ve çok geçmeden kapının gıcırtısı duyuldu. Göz kapaklarıma düşen ağırlık birden uçuverdi ve ayaklanıp kapıya baktım. 

Bay Taehyung, ıslak kabanı ile içeri girdiğinde gözleri ilk benim gözlerimle kesişti. "Neyiniz var?" dedi panikle. "Uykusuz kaldığınızı söylemeyin bana sakın, demedim mi ben size ben gelemezsem yatın uyuyun diye?" evet, aynen böyle söylemişti ancak onun varlığını uzun süre hissedememiş olmanın verdiği korku uykularımı kaçırmıştı lakin yine de güçsüz düşmüştüm. 

"Affedin," dedim başımı öne eğip. "Siz çok geciktiniz, ben de panik yaptım."

Bay Taehyung, kabanın içine sakladığı gazeteyi benden uzak bir yere bırakıp elimden tuttu ve yatağın başına götürdü bizi. Üzerindeki kabanı çıkarıp bir kenara bıraktıktan sonra da, hızlıca üzerine yeni bir kazak geçirdi. "Uyuyalım," dedi soğuk bir sesle. "Geç oldu, doğru diyorsunuz."

O gece, bana dokunmaktan önce çok çekinir gibi oldu. Isınmak için onun göğsüne sokulduğum vakit ise benden uzak kalamadı artık ve kollarını etrafıma sarıp dudaklarını saçlarıma bastırdı. "İyi uyuyun bu gece," dedi sakin bir sesle. "İyi uyuyalım." diye cevap verdim ona ve gözlerimi sıkıca yumarak kendimi uykuya teslim ettim. 

Neler olacağından bihaberdim. Gerçek korku, henüz bedenimi ziyarete gelmemişti. 

____________________

merhabaa~!
fic şimdiden 500 okunma olmuş, çok teşekkür ederim

lütfen fic hakkında düşüncelerinizi benimle paylaşın

Okuduğunuz için teşekkür ederim hepinize💘

Saint Petersburg İstasyonu | TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin