7; Final

859 108 305
                                    

Belki o kapı hiç açılmasaydı her şey daha farklı olabilirdi.

Rahatımızı bozarak olduğumuz yerden ayaklanıp kapıya gittiğimizde, içimde, hiçbir şekilde tarif edemeyeceğim bir yabancılık vardı. Son zamanlarda iyi uyuyamıyor olmamı da korkuyor olmama bağlasam da aslında benden gitmeyen bu yabancılık her şeyin başında geliyordu.

Bay Taehyung kapıyı açmamakta ısrarcı oldu, beni arka odaya gönderdi. O vakit, yatağın üzerinde otururkenki kalp çarpıntım, belki normal zamanda beni öldürebilecek kadar şiddetliydi. Dilimden yalnızca Bay Taehyung anlıyordu, bu nedenle kapıya gelenlerin ne dediğini katiyen anlayamıyordum. Yabancılık korkunçtu, bir yere ait olamamak da daha beterdi.

Kendimi saraya ait hissedemediğim için çıktığım bu yolda, başıma elbette kötü işler geleceğinden haberdardım. Bilerek yapmıştım bunu lakin bir adamla aşka düşeceğimi hiç tahmin etmezdim. Buna artık aşk diyebilirim çünkü kitaplarda hep öyle yazardı, insanlar kendilerine yeni olan duyguları ne şekilde öğrenebilirlerdi? Okuyan insan bilirdi belki ama yaşamak bambaşkaydı.

Bay Taehyung, ince parmaklarıyla kapının tokmağını sardığında göz göze geldik. Çenemin titrediğini bilerek dudaklarımı aralasam bile artık bir şeye fayda etmeyeceğini, yolun sonuna geldiğimi hissedebiliyordum. Bu işin buraya kadar olmasından yana değildim, kapıya gelen yabancıların sıradan birileri olması için dua etmekten başka bir şey gelmezdi elimden. Anlamıştım ama kapıdakilerin sıradan insanlar olmadıklarını, Bay Taehyung'un gözlerindeki korkuya tanık olmuştum çünkü. Ellerindeki titreme, beni tutarkenkinden çok daha başkaydı.

Yavaşça kapıyı araladığında sessizliğimizi bozan, içeri giren adamın ayağındaki ayakkabının tok sesi oldu. Taehyung'a bakıp bir şeyler söylediklerinde göğsüm hızla inip kalkmaya başlamış, elimle ağzımı kapatmıştım. Buna ihtiyaç duymuştum çünkü titrek sesimle varlığımı belli etmek istemiyordum.

Bay Taehyung'un kollarından tutan adamlar, onun yüzüne karşı bağırdıklarında kendisi yalnızca kafasını yana çevirip gözlerini yumdu. Ufak bir çocuğun azar işitişine benzer olan bu sahneye tanıklık etmek kalbimi paramparça yaparken yutkundum sertçe.

Adamlar evin içinde ilerlemeye başladılar. Başka şansları yoktu; zaten ufacık olan bu evin içinde saklanabileceğim pek yer de yoktu,benim de şansım yoktu.

Korku dolu gözlerle baktığım uzun ve iri adamlar, yatağın karşısına geldiklerinde bedenim zangır zangır titriyordu. Bana zarar vermeleri beni tedirgin eden ilk şey olsa da o an, bana en yakın olan adam paltosunun içinden bugünün gazetesini çıkarıp bir bana bir de gazete baktı. Hiç anlamadığım o diliyle birkaç şey mırıldanıp yanındaki adamlara emir yağdırıyormuş gibi bir havaya büründüğünde titrek bir nefes verdim ağzımdaki ellerimi çekerek.

Kolumdan tutup beni oracıktan çıkardılar, kapının önüne kadar sürüklediler.

Acı dolu çığlığım kulaklarına ulaşıyor olsa da duymamazlıktan gelip Taehyung ve beni evin içinden çıkardılar. Bana, Taehyung'a uyguladıkları kadar güç uygulamıyorlar, muhtemelen saygılarını bozmamak adına da sadece çevremi sararak ve arkamdan iterek beni yürütüyorlardı. Buna karşılık Taehyung'un elleri bağlanmış ve benden olabildiğince uzağa çekilmişti.

Kısa bir mesafeyi, sokaktaki insanların acıyan bakışları altında ezilerek kat ettik. Neler olacağını bir türlü kestiremediğimden sürekli Bay Taehyung'a bakıyor, onun titreyen ve iteklenen bedeniyle karşılaşıyor ve hızla kafamı öne eğiyordum.

Yanlış anlaşılmak istemiyordum, bu adamların ne dediğinden bihaberdim ve benim ne söyleyeceklerimi anlayacak tek kişi de Bay Taehyung olacaktı. Ne yaparsak yapalım da ona inanmayacaklardı.

Saint Petersburg İstasyonu | TaejinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin