🎶 pete yorn & scarlett johansson
- i don't know what to doTony
Duyduğum zil sesiyle çok rahatlamıştım. Nedenini soruyorsanız hemen anlatayım.
Bay Williams sınıftan ayrılınca Steve ile yaşadıklarımızı unutamıyordum. Ona sarılmıştım. Neden bunu yapmıştım? İnsanlar benim ondan hoşlandığımı falan sanacaktı. Ya da sanmazlardı. Bilmiyorum. Çünkü hemen geri çekilmiştim.
Ama ben yine saçma bir şey yapıp ona sarılmıştım. Kafam çok karışık. Gerçekten beynimin içinin Harry Potter ve Ateş Kadehi kitabındaki labirent bölümünden hiçbir farkı yok.
Kendimi şuan camdan atmak istiyorum. Neden bunu yaptın Tony? Kafayı yiyecektim. Her neyse, bu olayı unutup Natasha'nın yanına uçmam gerekiyordu. Gerçekten uçmam gerekiyordu. Çünkü bu sınıfta ve Steve'in yanı başında daha fazla kalırsam okulda oluşabilecek her türlü dedidokuyu alevlendirmiş olurdum. Bir yanım hâlâ burda kalmak istiyordu fakat kendimi durdurdum.
Derin bir nefes alıp ayağa kalktım.
"Nereye gidiyorsun?" Steve'in bana dönüp konuşmasıyla ona baktım.
"Natasha'nın yanına."dedim ona bakmadan kenardan geçerek.
Anlıyorum bakışlarıyla benim gitmemi izlerken acaba çok mu kabaydım dedim kendi kendime. Gerçekten şuan aptalın tekiydim. Ana sınıfına gidip insanlarla konuşmayı öğrenmem gerekiyordu.
Ben onun oturduğu sandalyenin arkasından çıkarken o ise bana bakmayı sürdürüyordu.Neden bakıyordu ki? Keşke bir telepat olsaydım, hayatım çok güzel olurdu. Saçma düşüncelerimi kenara bıraktım.
Sınıfın kapısından çıkarken birinin bana çarpmasıyla geriye sendeledim.Kafamı kaldırdığım da bunun Bucky olduğunu fark ettim.
"Hey selam Tony?" gülümsemesine gülümseyerek karşılık verdim.
"İyi.Steve içerde oturuyor." dedim içeriyi göstererek.O sırada Steve'e göz ucuyla baktım.Bizi izliyordu.Bucky tekrar konuşunca ona odaklandım.
"Aslında seninle konuşacaktım." dedi bana bakarak.
"Ee-şey tamam, konuşalım." Açıkçası buna çok şaşırmıştım.
Ama belli etmemeye çalışıyordum.Benimle ne konuşacaktı ki?"İstersen bahçeye çıkalım."dedi öneri olarak.
Kafamla onayladım.Ve yürümeye başladık.Benimle ne konuşabilirdi ki? Yani ne konuşmak istiyordu?
Aklımdan bin bir türlü senaryo geçerken aramızdaki sessizliği bozan o olmuştu.
"Steve, ben seni sonra ararım." O sırada benimle değil de telefonla konuştuğunu anladım.Ve ayrıca Steve kelimesini vurgulayarak mı söylemişti.Hayır, galiba bana öyle gelmişti.
Kaşlarımı çatarak onu izliyordum ve bir yandan da merdivenleri takip ediyordum.
"Steve, tamam.Sus artık!" dedi sesini kısık yapmaya çalışsa da yanyanaydık.Nasıl duymayabilirdim ki?
O sırada aniden telefonu kapatınca önüme döndüm.Ve tekrar konuşmadan merdivenlerden inmeye devam ettik.
Sonunda bahçeye ulaştığımızda uzaktaki banklara yönelmeye başlamıştı. Ben de peşinden gidiyordum. Herkesten uzak ve bahçedeki kocaman ağacın altındaki banka oturmuştu. Ben de yanına oturdum.Elleriyle oynamaya başladı.
Zil çalacaktı, biraz daha hızlı olabilirdi.Ben bunları düşünürken aniden konuşmaya başladı.
"Tony sana bir şey söylemeliyim." dedi bana dönüp.Yüzündeki ifadeye bakılırsa gerçekten bir derdi vardı.
Gerçekten n'olduğunu merak etmeye başlamıştım.Ve o tekrar konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
here's to never growing up | stony au
Fiksi Penggemariki düşman liseli genç, bir partide birbirlerine aşık oluyor. fakat bunu tek anlamayanlar da yine onlar oluyor. ─ stony fanfiction. ✧ 290420